Kategori: Uncategorized

Şeyma’nın yedikleri büyüyor 4

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Şeyma’nın yedikleri büyüyor 4
On gün rahat geçti. Sanki hayatımı baştan aşağı değiştiren olaylar yaşanmamış gibi. Yeğenler ile gündüz deniz, akşam TV, kitap. Tam rahat tatil ortamı. Bir iki gece tilki suratlı herif aklıma gelip yatak içinde ağlayarak sızmak dışında, her şey sakindi. Eski enişteyi de iki üç günde bir çocuklarını yemeğe veya onun evinde kalmaya götürmek için aldığında gördüm. Her gördüğümde sinirim yükseldi ama o hiç bir şey yaşanmamış gibiydi tavırları. Bir gece çat kapı geldi bir akşam yemeğinden sonra, elinde bir şişe şarap, yanında çocuklar hayırdır dedim.

– Çocuklar burada kalsın bu gece, ben sabaha doğru İstanbul’a gideceğim. Gelmişken de oturalım, senin borçların için danışmanlık yapayım. Gerçekten de bir saat içinde benim aylardır içinden çıkamadığım karmaşayı düzene koydu. Ne İngiliz ne tilki surat konusu açmadı. Öncelikli ödemeleri belirledi, çok faiz ödediğim kartları nasıl iptal edeceğimi anlattı, banka ödemelerini nasıl düzene koymam gerektiğini gösterdi. Muzaffer’den bahsedince boş ver dedi, ne kadar geç ödersen fark etmez senet mi var aranızda. Önce banka borçları, sonra Muzaffer, en son da ben. Sorun çıkarırsa ben ararım iti.

Şişe bitti, ilk defa sohbet ediyordum nalet eski eniştem ile. Giderken kapıda bir ay sonra demiştim ama Muzaffere deyince.

– Ne kadar almıştın o sevimsizden?

– 7

– Dikkatli ol taşra esnafıdır, o it. Faydalanmaya kalkar.

– Asıldı zaten laf ile dedim. Güldü.

– Seninle bir geceye 77 verir o herifçioğlu. İngilizler bir öncekinin iki katını vermek için on kere aradı.

– Niye iki dakikada kabalaştın yine, ne güzeldi bu akşam. Hani söz vermiştin.

– Uff ergen kız gibi davranma, yaşanmış bir şeyler işte, çok güzel kadınsın. Kapattım tamam. Baldızım olmasan o göt kadar şehirde ben de adam ile aynı şeyleri düşünürdüm. Kadın mı görüyor orada.

Sinirle ve ne anlama geldiği söyler söylemez aklıma dank ettiği için salakça cevap verdim. Cevap verir vermez suratında oluşan gülümsemeden de pişman oldum.

– Sen benim eniştem filan değilsin. Git hadi.

Ertesi gece ablam yıllık izni için gelince kaçtım hemen eve. İki İngiliz bir kaç kere daha aradı, açmadım mesaj yazıp İzmir’e gelir misin seni misafir ederiz haftasonu diye yazdılar. Cevap vermedim, hala paraya ihtiyacın varsa ikimiz haftasonu için biner öderiz mesajı geldi en son. İkimiz derken nasıl bir teklif bu, off neler sardım başıma. Bin dedikleri dolardır herhalde.

Mecburen tekrar anne ve babam ile geçirdiğim ilk günlerden beri aklımda olan kendi evim için plan yapabilecek durumdayım artık. Her sabah ıslanmış bir külot ile kalkıp evdeki tek banyoda bunu anneme çaktırmadan yıkamak veya odamda gizlice şarap içmek bu yaşta çok zor geliyordu. İki ay sonra taksitlerin biri bitecek, kredi kartı derdinden de kurtuldum. Okula yakın küçük bir eve çıkabilirim belki. Babam kocamın evindeki eşyalarımı bir kamyonet ile almış depoda duruyor. Okula gidip avans istedim vermedi hayvanlar. Geçen ayki maaşımdan artan bin lirayı o akşam eniştem hayır demiş olmasına rağmen Muzaffer dallamasına gönderdim. Nasılsa tamamını ödeyemeyeceğim yüzüm olsun. Bir saat sonra aradı, ne acelesi vardı diye, eve gelmişken yatırayım dedim deyince, burada mısın ya, hadi yarın öğle yemeğine gel dedi.

Yemekte ek süre istemek daha makul. Eniştemin sözleri aklımdan çıkmıyor. Bu herife versem borcumu siler, ama bu boktan şehirde cümle aleme rezil olmak var. Kot üzeri bele oturan bir gömlek ile çıktım evden. Kapı önünden taksiye atladım. Ofisine girerken üstten bir düğme açtım, üç herifin sikini yemiştim para karşılığı, biraz dekolte gösterip borç ertelemek ne ki benim için artık. Tamam ilkinde para karşılığı değildi ama sonuçta karşı taraf para vermişti.

Ofisinde dışardan söylenenler ile yemek yedik. Borç konusunu yemekten kalkar iken söyledim. Bir ev tutmak istediğimi biraz zamana ihtiyacım olduğunu filan. Genç güzel kadınsın tek başına rahat yaşayamazsın bu şehirde var mı bir koca adayı diye girdi yine lafa. Yok dedim bir süre daha düşünmüyorum. Yine aynı laflar dilinde. Her kadının ona kol kanat gerecek bir erkeğe ihtiyacı vardır, senin gibi güzel kadını yaşatacak parası da gücü de olacak diyerek yolcu etti öküz. Yemek boyu göz ucu ile takıldığı hafif dekolteme bir daha takılarak tekrarladı erkek dediğin her şeyiyle evin içinde de dışında da güçlü olmalı diye. Şüphe yok artık herif benim için yanıyor ve hayvanca asılıyordu. Evde kaldığım sürede hep olduğu gibi o gece de eski kocam ve siki yine rüyama girdi. Sabah sırılsıklam olmuş çamaşırlarım ile uyandım, odamda banyo olsa tam mastürbasyonluk havamdayım. Bir evim olmasını tam da bu yüzde istiyorum belki de.

Bir gün sonra sabahın köründe mesaj geldi. “Yarın uğra yine yemeğe, bir ev var sana onu gösteririm” “ Kirası nedir” yazdım. “ Senden kira mı isteyen var” “Olur mu öyle şey mahçup olurum” “ Senin gibi güzel bir kadına güçlü bir erkek olarak kol kanat germek bizim borcumuz” yazdı. Gerilen başka yerleri var bence şerefsizin ve güçlü bir erkek lafı yine araya sıkıştırılmış. Açıkça ben kol kanat gereyim gücüm de yerimde diyor öküz. Madem öyle dizüstü dar bir etek üzerine hafif dekolteli kolsuz bir bluz giydim üstüme. İnce bluz içinde sütyenim belli oluyordu. Böyle sokağa çıkamayacağımdan üzerine ince bir ceket ile örttüm kıyafetimi. Saçlarım omuzlarımda, hafif makyaj renklendirdi yüzümü ve tatilde yanmış cildimi. Taksi ile ofisine gittiğimde kapı önündeydi. Güzel bir et lokantası açılmış gel arabaya geçelim demesi ile yeni BMW’sine oturduk. Yeni saç sakal traşı olmuş, ilk defa hacı yağı değil parfüm kokuyor. Kolunda altın Rolex’i, gövdesi ile bir olmuş göbeği ve kısa kollu lacoste tshirtin sergilediği kalın kıllı kolları ile tam bir hacıağa.

Sonunda kahve faslına gelince üzerimdeki ceketi çıkardım ve yandaki sandalyeye eğilerek astım. Şimdi kaçınmaya çalışsa bile gözleri göğüslerime takılmadan muhabbeti sürdüremiyordu ki göğüs dekoltem yok denecek kadar azdı ama bluz tam üstüme yapışan cinsten. Bu güzelliğin kıymetini bilmedi kocan diye lafa girdi tekrar. Tatlı söyledi, ben yemiyorum dedim. Bir tatlı ile bozulmaz bu güzellik ye diye ısrar etti. Ben borç konusunu açtıkça konuyu kapattı. Ev konusu da borç konusu da çözülür aramızda sorun değil sen benim himayemdesin artık. Ne zaman olmuştu bu himaye?

Eve bakalım diye ayağa kalkınca şehrin yeni mahallelerinde yapılmış, genelde üniversite öğrencilerinin ve bekarların yaşadığı stüdyo dairelere doğru yola çıktık. Arabaya otururken yine giydim ceketimi, elbisen çok yakışmış ceketsiz daha iyiydi diye ilk atağını yaptı.

– Çıkarsam mı dışarıda ayıp olmaz mı?

– Araba içindeyiz canım, rahat otur. Çıkardım ceketimi katlayıp ön koltuktan arka koltuğa eğilerek bıraktım. Yeterince görmüştür herhalde bacaklarımı. Herifin evine doğru gidiyoruz. Gerildim bir anda hedefim biraz vücut sergilemekti sadece,boş evde en fazla biraz asılır herhalde sonra döneriz. Konuyu dağıtmak için lafa girdim.

– Eşyalarım da var, en kısa sürede öderim borcumu.

– Aman boş duruyor zaten ne zamandır, esk**en yengenden kaçıp kafa dinlemek için giderdim. Yıllardır onu da yapmıyorum. Eşya ihtiyacı da yok her şeyi tam. Aferin salak karı durduk yerde herifin tam döşeli garsoniyerine gidiyorsun diye söylendim kendime. Rüşvetçi imar müdürü aklıma geldi, şerefsiz enişteme binlerce lira bana da 2100 TL kazandırmıştı on dakikada. Neler düşünüyorum bu öküzün de mi altına yatacağım. Yan gözle baktım. Altı bin borcu kaç kere de siler acaba? Çıkarmalıyım bunları aklımdan.

– Geldik sesine irkildim. İki katlı dört daireli bir apartmanın açık otoparkı. Elim ceketime gitti.

– Kalsın dedi. Biri boş diğerlerinde de bizim aşçı kadın ile muhasebeci oturuyor, işteler şimdi.

Kapıyı açıp içeri girdik. İkinci kata çıkarken arkamdaydı. Kalçamı örten ceket olmayınca dar etekten iyi bir manzara sunuyordum yaşlı ite. Arabadan inerken aldığı bir torbadan anahtarı bulup açtı kapıyı. Tam döşeli bir ev yeni temizlenmiş.

– Bakıp çıkalım hemen dedim.

– Tamam tamam sen yeterki beğen

– Bu ev pek de yıllardır gelinmemiş gibi değil.

– Dün temizlettim. Dolap bile dolu bir viski koy da içelim. Viski mi diye sorunca güldü. Dışarda hacıdır bu şehirde herkes ama evde dolap boş durmaz. Dolabı karıştırdım kendime de bir bira açtım ona bir bardak viski koydum. Boş beleş konuşarak bitirdik elimizdekileri. O koltukta ben kapıya yakın bir sandalyede. Gözleri hep göğüslerimde.

– Güzel bir kadın ile içince farklı oluyor. Hiç bu kadar zevk almamıştım bu meretten. Ne diyorsun beğendin mi evi? Gel odalara da bir daha bakalım istemediğin eşya varsa indirt depoya. Odalardan biri küçük bir depo kadar zaten. Tam döşeli yatak odasının içinde ayakta dikilip bir an önce kaçmaya çalışırken cebinden bir kutu çıkardı. Uzat bakayım bileğini. Kalın altın bir bileklik.

– Muzaffer Bey bu ne?

– Bu evin kadını olmanı istiyorum. Bilekliği taktığı elimi sonra kolumu öperek bana iyice yaklaştı.

– Muzaffer Bey lütfen diyerek kolumu çektim.

– Hayır deme. Kapıldım sana. Hep aklımdasın. Kadınım ol bu evde yaşa

– Aman o nasıl söz. Ben bunu beklemiyordum Muzaffer Bey. Ben gideyim.

– Tamam gidersin, dur. Otur bir konuşalım diyerek yatağın ucuna oturttu. Karımı o. Koynuma girdiği bile yok. Bak bana borcunu filan unut. İstediğin kadar yaşa burada sadece benim karım ol, tapusu bile senin olsun.

Ellerimi tuttu, öptü. Herifin asılacağını tahmin ediyordum ama bu beklenmedik oldu. İstersem rahatlıkla buradan çıkarım, ya da bir kat da bu ihtiyara verip tüm dertlerimden kurtulurum.

– Çok güzelsin, ateş düşürdün içime. Bu yaşlı adamın karısı olur musun?

– Ama nasıl olsun ki adım çıkar.

– Kimseler bilmeyecek diye atıldı hemen.

Kolumu öpe öpe boynuma geldi, kafamı çevirdim. Batan sakalları tüylerimi diken diken etmişti.

– Durun lütfen Muzaffer Bey. Durdu ama burnundan soluyordu.

– Bekle lütfen diyerek içeri gitti. Eteğimi üstümü toparladım. Elinde bir kağıt ile geldi.

– Al bak bu da tapu sen imam nikahla karım olmaya he de. Tapuya gideriz pazartesi, bu sende dursun.

Tekrar yanıma oturdu. Nasıl yani bu adamın metresi mi oluyordum şimdi. Bekledi tekrar kucağımda duran elimi tuttu. Diğer eli ile yanağımı tutarak çevirince dudaklarıma yapıştı. Sivri sakalları dudaklarıma batarken eli sıyrılmış eteğimden açılmış bacaklarımda idi. Ne yapıyorum ben böyle? Benden neredeyse otuz yaş büyük. Geri çekildim tekrar, elini çekmeden durdu.

– Aşık ettin beni kendine yalvarırım hayır deme.

Kalın eli ilerledi, elim ile tutup ilerlemesini engelledim. Yatağın kenarını oturmuş bir itiş kakış halinde idik. Eli ise hala çorapsız çıplak bacağımın üstünde, hafif hafif sıkıyordu. Kalın dudaklarındaki viski tadı hala ağzımda. Parmakları da kalın nasırlı, benim ince cildimi kazımakta.Elini itekledim bir kere daha.

– Affet beni diyerek geri çekildi. Öylece durduk bir süre. Sen de huzur bulacaktım.

Şaşırtıcı bir hareket ile kafasını dizlerime koyup çocuk gibi uzandı. Bir eli dizimi tutuyordu, diğer eli ise belime dolandı. İtekleyemedim bu masum yatışı. Çok kısa süre sonra sıcak nefesini dizimin biraz üstünde hissettim. Sıcak erkek nefesi ve sıcak kalın dudakları değdi bacaklarıma. Diğer eli belimi okşadı, okşarken bile parmakları sert sert belime battı. Muzaffer Bey, gidelim dedim ama belimdeki her bir parmağı ayrı bir penis sanki. Eli diğer bacağımda idi belimi okşayan el ise eteğimin yandaki düğmesini açtı bile. Tepki veremedim. Vermek istemedim, gerçekten çok güçlü, kokusu, sert kalın parmakları, bacağıma batan derisi. Erkeklik kokuyor her hareketi. Eli bacakaramı sıkıp sıkıp bırakıyordu. Kafasını kaldırdı ayağa kalktı, omuzlarımdan yavaşça iterek yatağa yatmamı sağladı. Üzerime ağırlığını vermeden eğilip tekrar dudaklarıma değdi dudakları. Etli kocaman ağzı ağzımı kapladı, yanaklarımı gezip dudaklarıma geldi yine. Bir parmağı çamaşırıma ulaştı bile. Dudaklarım tepkisiz hala ama amım çoktan her zamanki tepkisini verdi, ıslağım kahretsin.

– Offf yangın var burada yangın diyerek parmaklarını çamaşırım üzerinden am dudaklarıma bastırdı. Titredim aralanan dudaklarımı emdi tekrar. Dili dudaklarımda gezindi, dudaklarım am dudaklarım kadar hassas şimdi. Eteğimi çekerek çıkardı. Dev gibi elleri bacakaramı avuçladı. Çok sert elleri. Dudaklarımı daha da aralayınca dilini dolaştırdı dudaklarımda. Sadece önümü değil iki tarafımı da sertçe ezdi kocaman eli. Erkekliği de böyle olsun sert, ezsin beni. Göğüs uçlarım yanıyor. Dili ağzımın içinde artık. Kalın dudaklarını emmemek için tutuyorum kendimi.

Ayağa kalktı aniden. Üzerindeki tshirti attı.

– Domal şuraya dedi

Şaşırıp durdum bir an.Heyecanım tırmanırken durmuştu her şey. Beklemiyordum böyle ani bir geçiş. Sanki domalmayı bilmiyormuşum gibi duraklayınca, dört ayak üstünde ters dön dedi. Yavaşça dönerek dediğini yaptım ve yapar yapmaz kalçama bir tokat indi.

– Ne yapıyorsun sen diye bağırdım.

– Çok güzel karısın be taş taş. Aylardır aklımda bu güzel götün. Geriye doğru baktım. Pantolonu da çıkardı. Koca göbeği yarısı beyaz kıllarla kaplıyken daha da iri. Don ile önünde domalmış haldeyim, çaresiz bekleyen bendim artık. Kalçalarımı iki eli ile sarıp arasına sakallı suratını bastırıp, derin bir nefes aldı.

– Oooo mis gibi taze amcık.

İrkildim bir anda. Ağır sapığa çattık. Buradan kaçış da yok artık. Çamaşırımı indirip dudaklarını ve dilini kalçamda gezdirmeye başladı. Sıcak dudakları yakıyor cildimi. Sakalları batıyor ama dili gitgide deliklerime ilerliyordu. Doğru düzgün öpüşmediğim bir herif, şimdi kadınlığıma kafasını gömmüş kalçalarımı avuçluyor öpüyordu. Aylardır yaşamadığım oral seks bacaklarımı ellleri iki yana aralayınca gerçekleşti. Önce dili değdi, sonra sakalları ve dudakları. Sakalları battı ama dili sert ve kocaman bir tur ile her yerimi dolaştı. Yana çekti çamaşırımı ve tekrar alev alev dudakları ile kadınlığımla buluştu.

– Am değil çeşme bu erkeksizlikten sırıl sıklam olmuşsun lan hemen. Dilini alttan üste gezdirdi. En ummadığım adam arada sivri sakalları ile canımı yakarak suratını kadınlığıma gömmüştü. İki eli ile kalçalarımın arasını iyice açıp kadınlığımın dudaklarını emdi çekiştirerek. Dizlerimde güç yok. Tüm kanım bacak aramda sanki. Her şey durdu sadece koca dilin kadınlığımı dıştan yalamasına odaklandı vücudum.

– Tazecik amcıklım tomurcuk tomurcuk

Uğraşa uğraşa üstümü çıkardı, sütyenimin kopçalarını da açtı. Ters çevirdi acele ile. Tekrar saldırdı aynı yerlere. Kadınlığımın küçük dudaklarını dudaklarının arasında ezmesi aynı anda hem inletiyor batan sakalları ise daha da canımı yakıyordu.

– Yavaş sakalların derken inleyen sesime şaştım.

– Ne tatlı bu amcık, ne zaman sikti seni en son. Konuşmayı seviyor demek ki Muzaffer amcamız.

– Aylar oldu yavaş lütfen. Ahhh diye zıpladım tekrar dili ile bızırımı kıstırınca. Bu öküz herif yalayarak boşaltacak beni.

– Ne tatlı suların.

Koca bir dil önce içimde, sonra aşağıdan yukarı dışımda gezindi. Çok özlemişim bunu. İçime giren parmağı. Kolları ile bacaklarımı kavramış durumda. Dili ne büyük ve sert. Az evvel cildimi kazıyan nasırlı kalın parmak içime kaydı. Acı ve zevk ile bağırdım. Çıkardı içimden çıkar deyince. Dudakları arasında bızırım. Arada iki bacağımın iç kısımlarını emerek dişleyerek acıtıyordu. Sonra tekrar kadınlığımda. Dili tekrar bızırımda yine nazik nazik ezdi, elleri yukarı göğsüme ulaştı. Ahh göğüslerim kalın parmaklarına hapsoldu. Kutsal üçgeni tamamlamıştı. Göğüs uçlarım ellerinde bızırım dilinde.

– Doyulmaz bu amcığa be. Offf memelerin de bomba imiş kız.

İki göğsüme birden saldırdı elleri. Acıdı göğüs uçlarım ama elektrik çarpar halde her hoyrat yoğurmasında. Gelmek üzereyim durma diye bağırmak istiyordum. Bir iki dil darbesi uzağım orgazma. Ağzım aralık soluyorum sadece.

Bızırımın üzerinden göbeğime oradan göğüslerime çıktı.

– Nereden büyüttün bunları? Yerim ben. Fazla yemeden dudağıma yapıştı. Ağzında kendi kadınlığımın ıslaklığı, kokusu. Kadınlığımdan çıkardığı dili ağzımın içinde şimdi. Ben de saldırdım etli dudaklarına. Koca göbeği ve erkekliği göbeğimi ezmekte. Orgazmın kıyısında olmanın coşkusu ile boynuna kıllı sırtına sarılmış halde bacaklarımı araladım. Dilimi uzattım emdi. Siksin artık beni. Hafif kalçası doğruldu. Aylar sonra bir sikin o sert ama kadife başı prezervatif olmadan, ıslak kadınlığıma değdi. Hedefini kolay buldu ohh işte buydu özlediğim. Gözlerinde bir vahşilik ile gözlerime baktı. Böyle ıslak amcık görmedim ben yıllardır. Kasma kendini. Başı içinde kadınlığımın, kolay girdi. Yavaşça ağır gövdesi üzerime çöktü ve bekaretimi kaybettiğim an gibi acı ile sikin gövdesi de içime yerleşti. Nefessiz kalıp bağırdım. Geri iteklemeye çalıştım. Altında eziliyor içimdeki genişlemenin şaşkınlığı ile terliyordum. Bağırdım Üzerimdeki dev cüssenin ağırlığından ve içimdeki genişlemeden nefessiz kalarak. Biraz doğrularak git gele başladı. Geri çekilirken içim daha da gerildi sanki.

– Canım yandı yavaş dedim.

– Yanar tabii daha çocuk çıkmamış tomurcuk amcığından. Yarı dizlerinin üzerinde doğrulmuş halde bacaklarımı iyice açarak katladı. Kalın kolları ile bastırdı bacaklarımı. Top oldum altında. Gördüğüm kalın kıllı bir göbek ile bacak aramın buluşması sadece. İçime giren sik kalın olmalı, bacaklarım bu kadar açılmasına rağmen belinin yavaş hareketleri ile oynadıkça içimde kalın bir kütük geziniyordu. Korkunç bir baskı var girişimde bızırımın üstünde kadınlığımın iç durvarlarında. Alnı terlemiş gözlerini kapatmış aynı tempoda yavaş ama sert ileri geri bel hareketi ile sikilmekteyim. İçimdeki kalın şeyi hızlıca bir iki santim içime iteklediğinde inliyordum, yavaşça geri çektiğinde tüm kadınlığımı da geri çekiyordu sanki. Sızlama sürmekteydi, ama genişleme, içimde daha önce ezilmemiş noktaları ezen sikin baskısı baş döndürücü. Gövdesi içimde değilmemiş yerlere sürtüyor, üstüme abandığında bızırımdaki baskı baş döndürüyordu. Bir erkekliğin sıcaklığının içimde olması ne güzel, aylar sonra prezervatifsiz bir sikin içime değmesi, yakması. Gözlerimi kapattım. Elim kendi göğsüme gitti. Göğüs aramdaki alev, kadınlığımdaki ile buluştu. Karnıma sancılar girerek dönüşü olmayan orgazm titremelerim başladı. Sular taşıyan lan amından diye böğürdü. Kendi göğsümü daha da çok sıktım. Kocama aşıkken bile daha geç gelen orgazm orospu gibi sikilirken çabucak teslim almıştı bünyemi. Boynum sancı ile öne doğru gerildi. Karnım kasıldı, nefesim kesik kesik boğazımdan söküldü. Sakinlemeye başlarken,

– Yanıyormuşsun. Genç kadın kocasız kalmamalı. Sesi ile sarhoşluğum biraz dağıldı. Yolda görsem yüzüne tüküreceğim bir herifin altında ter içinde inim inim inliyordum ve evet yanıyordum diye bağırmak istiyordum.

– Geleyim mi içine dedi. Sakın dedim hala toparlanamamış nefesimle zor çıktı ağzımdan ses. Belini geri çekmesi ile müthiş rahatladı kadınlığım.

– Dön bakalım yine deyince bitkin vücudumu çevirdi tekrar. Başladığımız pozisyonda dört ayak üzerinde beklerken soktu tekrar sikini. Yine bağırdım.

– Alışırsın Saniye de çocuktan sonra alıştı. Bir iki kere gördüğüm kilolu kısa boylu geniş kalçalı karısı geldi aklıma. Yine aynı tempo ve tarzda başladı sikmeye, sertçe içime giriş, biraz bekleyip yavaşça geri geliş. Neredeyse hiç ayrılmıyordu kalçalarımız birbirinden. Her girişinde daha çok geriliyor sanki içim. Biraz daha kendimdeyim. İçime giren çok derinlerde değil ama girişimi patlatacak kadar germekte. Dizim ağrıyana kadar sürdü git geli. Çıktı ve siki kalçalarımın arasına değdi. Aman aman sesi sonrası kalçama değen sıcak damlaların döl olduğunu biliyordum.

– Offf herşeyim sana feda olsun ne karıymışsın diye kıçıma bir şaplak attı. Ben kaput takmam sen çaresine bak bir şekilde dedi. Kendimi yüzükoyun bıraktım yatağa. Doğruldu içeri doğru yürüdü. Belinde bir havlu sarılı olarak döndü.

– Hadi kalk böyle yatma ben sonra girerim duşa. Sen bir viski daha koy abur cubur bir şeyler de almıştım.

Evin karısı olmuştum iki saat içinde. Duştan çıktığımda örtüyü çekmiş uyukluyordu yatakta. Annemi aradım Ayşen ile yemekteyim geç gelirim diye. Giyindim herşeyi hazırladım salona. Bana taktığı bilekliğin kutusu masaüstünde poşette. Faturası var mıdır diye baktığım poşetin içinde de bir eczane torbası. Çeşitli ilaçlar sadece bir tanesinin ne işe yaradığını biliyorum. Viagra. O yüzden bu kadar sertti demek içime giren. Bir bira daha içtim. İçerden uyanma ve sonra duş sesleri geldi. Bilekliği onbine almış.

Yanıma üstünde önü açık bir gömlek bir şort ile geldi.

– Niye giyindin?

– Gitmeyecek miyiz?

Kolumdan çekip oturttu yanına. Kocamdan öncesi sonrası oldu mu, onunla yaşarken uymam gerekenler, her cuma sonrası buraya geleceğini benim de burada olmam gerektiği, erkekler ile görüşmeyeceğimi dışarda böyle giyinmeyeceğimi, sıraladı da sıraladı. Her itiraz eder gibi olduğumda da evim arabam param her şeyim emrinde, üzme beni diye susturdu.

– Son bir tane daha koy diye uzattı bardağını. Koyup geldim. Çıkar bakalım üstündekileri. Sadece iç çamaşırlarım ile kalınca elimi tutup şortuna götürdü. Bakalım canlandırabilecek misin, diyerek kalçasını kaldırıp şortu indirdi. Göbeğinin çıkıntısından tek görünen koyu renk kalın bir mantar. Elim ile okşadım. Garip bir sik. İnik hali ile avucum boyunda ama çevresi avucuma zor sığmakta. Kafamı eğmesine karşı koymadım. Kendini geriye bıraktı. Tam zevk pezevengi ben de kapaması. Çevresi traşlanmış sikin ve altında sarkan taşaklarında bir kaç beyaz tüy durmakta yalnızca. Dudaklarımı sikine göre küçük mantara değdirdim. Sarkan taşaklarını tutunca ohladı. Elimle sıvazlamayı ve dillemeyi sürdürdüm. Biraz olsun dikildi yaşlı siki. Amının sızlamasına şaşmamak lazım. Normal büyüklükte başı var girmesi o yüzden kolay olmuş. Yaladıkça şişti ortası bombeli ağzıma sığamaz, tek elim ile bile saramıyorum. Çok kalın ama bodur koni şeklinde bir sik. Belki imar müdürününkinden bile kısa boy olarak, en olarak ise yamuk yumuk bir kola kutusu sanki. İçimi parçalarmış bu sik, adam genç olsa ve hızlı hızlı sikebilse.

– Gel kucağıma demesi ile ayrıldım sertleşen sikinden. Kucağına yerleşir yerleşmez göğüslerime saldırdı. Alttan da kalçalarıma yapıştı. Siki yarı sert hali ile kadınlığıma sürtünürken acıtma göğüslerimi diye tekrar uyardım. Eli ile sikini içime iteklemeye çalıştı. Girmedi. Biraz daha yala diye emir verdi. Bu sefer önünde diz çökerek baş kısmını emmeye çalıştım. Tekrar sertleşti. Kalkıp kendim kontrol ederek garip görünümlü takoza oturmaya başladım. Bacaklarımı olabildiğince açarak üstüne yerleştim. Başı girdi sonra kalan kısmı yumruk gibi içimde. İlk sevişmemizde bu kalınlığı yüzünden deli gibi terledim demek ki. O Kendini geri atmış göğüslerimi ezerken, yavaşça kalçalarımı oynatmak istiyordum üstünde. Mümkün değil. Her yerimi doldurmuş, kıpırdadıkça içimi yakan şimşekler çaktıran bir alev topu sanki. Elimi önüme götürdüm, ıslaklığım onun vücuduna da bulaşmış.

O kadar sakin bir tempoda üstünde kıvranıyorum ki, sanki yavaş çekimdeyiz. O da acelesiz kalça hareketleri ile bir santim ileri bir santim geri oynamakta. Dakikalarca sürdü bu. Arada sanki biraz yumuşuyordu içimdeki. Biraz hassaslaşan göğüs uçlarımı emip kalçalarımı nasırlı elleri ile sıkınca içimdeki büyümeyi fark ediyordum. Göğüslerimi kazımıştı elleri, sızlıyordu. Konuşmadı bu sefer hiç. Bu ateş bu ter bu titremeler biraz daha hıza ihtiyacım var biraz öne doğru eğilerek kendim tempoyu artırdım. Dudaklarımı boynumu şah damarımın üstünü emmekte. Kocaman dudakları boynumu kaplıyor vakum gibi içine çekiyor. Elleri kalçamı sıkmakta. Amım orgazm kasılmalarını yaşayamayacak kadar dolu. Bacaklarımı sıkamayacak kadar güçsüz gözlerim yaşararak yığıldım üstüne. Ben mi onu siktim o mu beni. Bu titremelere bu rüya alemine dalmaya değerdi. Altımdaki adama saldırmak yaşadığım dehşet orgazma onu da dahil etmek için dudaklarına yapışmak istiyordum. Sadece bu sikiş ile bile bu adamın kölesi olurdum. İçimde sertliği azalan sik yavaşça kaydı dışarı. Göğsü korkunç bir tempo ile inip kalkıyor hırlıyordu.

Nasıl bir gelmeydi o kız, öldürüyordun beni. Bense elimin kolumun titremesi dışında bir şey hatırlamıyorum. İndim üstünden. Ondan önce kendime gelip toparlanmak için duşa girdim. Bacakaramdaki ıslaklık hiç olmadığı kadar fazla bir bölgeye yayılmış. Evet nasıl böyle getirdiyse bu öküz. Sıcak su kadınlığımı yaktı. Dudakları kızarmış girişim yarı açık. Sıvılarımın arasından biraz döl bulaştı elime. O da boşalmış demek. Adet dönemim gelmek üzere, risk yok, yine de sonrası için bir korunma bulmalı. Bir saate hazırlanıp çıkabildik evden ayağa zor kalktı çünkü. Çarşamba gidip iki hafta Kuşadasında yeğenlere benim bakmam lazım deyince sinirlendi. Her gece arayacağım seni diye tembihledi. Sabahın köründe kadınlığımdaki ağrı ile uyanana kadar bayılmışım yatakta. Hastanede yeni evliyim yalanı ile kontrol oldum. Kadın doktor boynumdaki kızarıklığı da sorup defalarca tecavüze mi uğradım diye ağzımı yokladı. İçimi ne hale getirdi ise hayvan. Diğer ilaçlar ile doğum kontrol haplarını gizlice alıp evden çıkmadan dinlendim. Nihayet Kuşadasına ulaştığımda ilk iş koşarak kendimi denize atmak oldu. Muzaffer konusu tüm hayatımı değiştiriyordu konuşacak birilerine ihtiyacım var.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Çarşaflı Hanife! (3. Bölüm) ALINTI

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Çarşaflı Hanife! (3. Bölüm) ALINTI

Hanife saf bir kadındı. Resim ve videoları gözünün önünde silince hepsinin gittiğini sanıyordu. Ama en basiti ona cep telefonumda çıplak resmini gösterdiğimi bile unutmuştu. O gece gözüme uyku girmiyordu bir türlü. Aklım ondaydı. Ayaküstü güzel bir sikiş yaşamıştım ve tadı damağımda kalmıştı. Saat 02:00’ye doğru kalktım ve salona geçtim. Cep telefonumu alıp Hanife’nin çıplak resimlerine baktım bir süre.

Aklıma bir fırlamalık geldi. Daha önce kızının cep telefonunu tamir ederken telefondaki kayıtlı numaralarını almıştım ve bu numaralardan biri de Hanife’ninkiydi. Numarayı da tabletime kaydetmiştim. Hemen benimle beraber evden işe işten eve gidip gelen tabletteki numarayı telefonuma kaydettim. Hanife’nin Whatsapp kullandığını gördüm. Profil resmi olarak küçük kızının resmini koymuştu.

En son saat 23:30’da girmişti Whataspp’a. Hemen o resimleri gönderdim kendisine. Kocası nasılsa İstanbul’daydı. Korkmamı gerektirecek bir şey yoktu. Resimlerin ardından, “Bilgisayardan sildim, ama telefonumdakileri ne yapacaksın?” diye yazdım. Ne cevap vereceğini merak ediyordum.

Bu saatte uyuyordur, sabah görünce bakalım ne olacak diye düşünürken, bir dakika kadar sonra, “Orospu çocuğu, Allah belanı versin!” diye bir mesaj yazıp gönderdi. Anlaşılan Hanife’nin de gözüne benimki gibi uyku girmemişti. “Resim ve videoların kopyaları elimde, seni bundan sonra ne zaman istersem sikecem!” diye yazdım. Hanife cevap olarak küfürlü mesajlar yazıp durdu. “Kocan seni çekerken hiç böyle asabi değildin!” dedim ve sonuna kahkaha figürleri ekledim. O çok sinirliyken ben çok rahat ve keyifliydim.

Ona, “Bugünkünü kabul etmiyorum. Seninle yatakta adam gibi sikişmek istiyorum. Ya kabul edersin yada şimdi resimlerini koyarım internete!” diye yazdıktan hemen sonra telefonum çaldı. Hanife yazmak yerine doğrudan aramayı tercih etmişti. Oldukça öfkeli ama fısıltılı bir sesle bana ana avrat küfürler savurdu. Bense hiç sesimi çıkarmadan dinledim onu. Küfürlerin ardından, “Ne istiyorsun benden? Üç çocuğum var, sen nasıl bir adamsın, hayatımı mahvedeceksin!” deyince, “Öyle bir niyetim yok, sadece senden hoşlanıyorum!” dedim. “Allah belanı versin senin!” dedi, telefonun ucunda ağladığını duyuyordum.

“Kocan niye böyle bir şey yaptı?” dedim ama cevap vermedi. Salonun karanlığında telefonun ucundan gelen ağlamalarını dinliyordum. “Niye böyle bir şey yaptı, sen niye yaptın?” diye sordum bu sefer. “Koray, sana yalvarıyorum, ne olur, Allah rızası için, bırak beni, hayatımı mahvedeceksin, ne olur, çocuklarım var benim, onların başı gözü için, yapma, vazgeç, bu işin sonu iyi olmaz!” deyince, “Ne o, beni tehdit mi ediyorsun?” diye sordum. Cevap vermedi bu sözüme. Ben gene, “Niye böyle bir işe girdiniz, niye yaptınız?” diye sordum. Basit bir karı koca fantazisi miydi bu? Niye yapmışlardı?

Hanife, “Faruk istedi!” deyince, “Niye istedi, fantazi olsun diye mi yaptınız, kendiniz mi izlediniz?” dedim. “Yok, ben bilmiyorum, benden istedi ben de bir şey demedim!” diye ağlamaklı bir cevap verdi. “İyi de sen nasıl kabul ettin?” dediğimdeyse, “Kocam o benim, karşı gelemem. Hem karı koca arasında öyle şeyler olmasında bir şey yok!” dedi ve sonra gene yalvarıp yakardı. “Bunu seninle yüz yüze konuşmak istiyorum, sabah görüşürüz!” dedim ve kapattım telefonu. Belki arar diye bekledim ama aramadı, mesaj da yazmadı.

Faruk abi neden böyle bir şey yapmıştı? Neydi amacı? Karısının o resim ve videolarına bakıp 31 mi çekecekti? Aklım almıyordu bunu. Bu işte bir iş var gibi geliyordu. Yatağa girdim. Karım horul horul uyuyordu. Bakışlarımı tavana diktim. Kocası Hanife’nin çıplak resimlerini çekmiş, sikişirlerken videoya almıştı. Hanife ise sesini çıkartmamıştı buna. Üstelik (Karı koca arasında öyle şeyler olmasında bir şey yok!) diyordu. Nerden baksan garip bir durumdu bu. Görüntüsü, yaşantısı bu yaptıklarına 180 derece zıttı, niye böyle bir işe girmişlerdi?

Sabah saat 10:00 gibi dükkân kepenklerinin kalkmasını duydum. Bakınca kepengi kaldıranın Hanife olduğunu gördüm, yanında kapalı ama onun gibi çarşaflı olmayan bir kadın vardı. Hanife dün kepengi benim kaldırmamı istemişti ama şimdi kendi kaldırıyordu. Ben işime devam ederken aklım Hanife’ye takılmıştı. Acaba bir önlem olarak mı bu kadını getirmişti? Kocası dönene kadar beni kendinden uzak tutmak için yaptığı bir şey miydi? Aklım türlü sorularla doluydu. Saat öğleye yaklaşırken dükkân kapısı açılıp kapandı. Hızlıca kalkıp baktım, Hanife ile beraber gelen kadın gidiyordu. Hanife şimdi tekti yanda. Yanına uğrayıp uğramama konusunda kararsız kaldım.

Ancak birkaç dakika sonra kapı açıldı ve Hanife içeri girdi. Koyu lacivert, peçeli bir çarşafın içindeydi bugün. Burnunun ucundan yukarısı görünüyordu sadece. “Ne istiyorsun benden?” diye kararlı bir sesle sordu. “Sana söyledim ne istediğimi!” dediğimde, “Onu sormuyorum, nereye kadar gidecek senin isteğin?” dedi.

Sonra da, “Metresin olmamı mı istiyorsun?” diye sordu. İlginç bir soruydu bu. “İki gün sonra kocam gelecek, ondan sonra ne olacak, nereye kadar gidecek bu iş, söylesene?” diye devam etti sözlerine. Dünkü utangaç, korkak hali yoktu hiç, çok kararlı ve cesur görünüyordu.

Ben de, “O resimleri, videoları gördüğümden beri aklımdasın. Karıma elimi sürmez oldum, varsa yoksa sen. Nereye kadar gider bilmiyorum ama seni aklımdan çıkartamıyorum!” dedim sözlerine karşılık. Büyük, kahverengi gözlerini üzerime dikti, bir süre bir şey demeden baktı. Ona, “Niye öyle bir şey yaptınız, sizin gibi insanların o tip şeylerle işi ne?” diye sordum. “Bu seni ilgilendirmez!” dedi.

O sıra bir müşteri geldi. Hanife, “Ben başka yerde bozdurayım o zaman…” diyerek başını öne eğip çıktı. Müşterinin yanında para bozdurmaya gelmiş gibi numara yaptı. Müşteri tanıdık bir arkadaşımdı, konuşurken konu konuyu açtı ve bir saate yakın süre geçti. O gittikten sonra bir süre Hanife gelir mi diye bekledim, ama gelen giden olmayınca çıkıp baktım. Dükkân kapısı kapalıydı, Hanife yoktu içerde, gitmişti. Telefon açtım, hemen meşgule attı. Sonra birkaç defa daha aradım, ama hep meşguldü, engellemişti beni. “Ben sana yapacağımı bilirim!” dedim sinirle.

Yarım saat kadar sonra kapıdan içeri girdi. Sinirim yatıştı onu görünce. “Yoktun?” dediğimde, “Kızın okuluna gittim, öğretmeniyle konuştum.” dedi. Sonra yeniden beni ikna etmeye çalışan sözler söyledi. Ama bu sözlerinin bir önemi yoktu benim için. “Boşuna konuşma, ben söyleyeceğimi söyledim sana!” dedim. Gözlerinde yaşlar belirdi. Ona, “Senin bu duruma düşmenin sorumlusu ben değilim, kocan. Eğer kocan bu salaklığı yapmasaydı sen bu durumda olmazdın. Benim yerimde hangi erkek olsa aynısını yapar, senin gibi bir kadına sahip olma fırsatını aklı olan kimse tepmez!” dedim. Hiçbir şey demedi bu sözlerime.

“İçerisi müsait!” dediğimde de bir şey demedi, sanki dilini yutmuştu Hanife. Bedeni buradaydı ama aklı ve ruhu başka yerdeydi. “Beni duydun mu?” demek zorunda kaldım. Sakince, “Kapıyı kapatıp geliyorum.” dedi ve çıktı. Bense birazdan yaşayacağım sikişmenin zevkiyle ellerimi çırptım. Hanife 2-3 dakika sonra içeri girdi ve benim bir şey dememe kalmadan arka tarafa geçti. Dışarı baktım, sokak boştu, görecek kimsenin olmadığına emin olduktan sonra kapadım kapıyı ve kilitledim.

Arkaya geçince Hanife’yi sandalyede oturur buldum. Ayağa kalkınca, “Gerek yok, otur!” dedim ve hemen önünde soyunmaya başladım. Hanife yeniden sandalyeye oturdu, ben soyunurken gözlerini yere dikti. Az sonra üzerimde giysi olarak sadece çoraplarımla kaldım. Sikim sertleşmişti çoktan. Sikimi sıvazlarken Hanife’ye, “Kocana yaptığın gibi yap, ağzına al!” dedim emreder gibi. Hanife oldukça sakin ve uysal davranıyordu. Peçesini çenesinin altına indirdi, ben sikimi sıvazlarken, ince, pembe dudaklarını araladı.

“Hadi, al ağzına, durma öyle!” dedim. Hanife öne eğdiği başını kaldırdı ve araladığı dudaklarının arasına sikimin kafasını aldı. O an vücudumdan büyük bir elektrik akımı geçti sanki. İnce narin dudakları sikimin kafasını çepeçevre sarmıştı. Bir süre öyle durdu, hiçbir şey yapmadı.

Islak, sıcak dilini sikimin kafasında hissettim az sonra. Elleri dizlerinin üzerinde, sikime hiç dokunmadan sakso çekiyordu Hanife. Kocasının çektiği resimlerde acemi görünürken şimdi pek de öyle olmadığını fark ettim. Sadece sikimin kafasını ağzına almış olsa da dilini ustaca kullanıyordu. Elimi başına attım. Tüm vücudunu saran yumuşacık çarşafının altındaki saçlarını hissettim, başını okşadım. Bu sırada Hanife yumuşak, uysal haliyle saksosuna devam ediyordu. Sanki başına gelenleri kabullenmiş gibiydi.

“Çok güzel, işte böyle, devam et, nerde öğrendin böyle yalamasını?” dedim aldığım zevkle. Ancak Hanife’den ses çıkmıyor, sadece işini yapıyordu. “Elinle tut, okşa onu!” dediğimdeyse sol elini kaldırıp sikimi kökünden kavradı. Tıpkı resimde kocasının sikini tuttuğu gibi tuttu. Yumuşak, beyaz eli sikime dokundukça aldığım zevk katlanıyordu. Harika bir duyguydu bu. Sikimin sertliği tavan yapmıştı artık, bir an önce amına girmek için yanıp tutuşuyordum. Ancak Hanife’nin diğer elini de sikime atmasıyla beraber biraz daha sabırlı olmam gerektiğini anladım.

Her iki eliyle sikimi tutuyordu şimdi. Pembe dudakları sikimin kafasıyla birleşmişti sanki onları hiç ayırmadan devam ediyordu işine. Pamuksu, beyaz ellerinin dokunuşları beni daha da azdırıyordu. Başını okşuyordum durmadan. Onu çıplak görmeyi çok istiyordum, ama bu kapalı halinin de ayrı bir güzelliği ve çekiciliği vardı. İpek gibi yumuşak ve kaygandı çarşafı, ellerim üzerinde kayıyordu.

Aldığım zevkle gözlerimi kapatmışken birden taşaklarımda Hanife’nin elini hissettim. Sol eli sikimde, sağ eliyse taşaklarımdaydı. Sertleşip şişmiş taşaklarımı bir ineğin yada koyunun memesini sağar gibi çekiştiriyordu. Başını tutup bana bakmasını istedim, koca kahverengi gözlerini benimkilere dikti. Sonra da kendini geriye çekip, “Tamam mı?” dedi kararlı bir sesle. “Tamam!” dedim başımı sallayarak.

Ben bir şey demeden kalktı ayağa ve dünkü gibi ellerini tezgâha koyarak domaldı hemen önümde. Çarşafının alt eteğini altına giydiği eteği ile birlikte kaldırdım. Dünkü bordo eteğini giymişti, ancak dünden farklı olarak erkek çorabına benzeyen ve baldırlarına gelen siyah kalın çoraplar vardı ayağında. Kalın tabanlı siyah ayakkabılarıysa yine ayağındaydı.

Çarşafını ve eteğini tamamen kaldırdığımdaysa bir sürpriz bekliyordu beni, altında külot yoktu. “Külot giymedin mi sen?” diye sorduğumda, “Aptal aptal konuşma, çıkardım, dükkânda!” dedi yanıt olarak. Dolgun beyaz götü ve şimdiden ayrık duran amı karşımdaydı. Kasıklarında hafif bir ıslaklık vardı, terlemişti belki de.

Çarşafla eteğini topladım belinde, sikimi sıvazladım. Zaten Hanife’nin dili ve dudakları sayesinde taş gibi sertleştiğinden sıvazlamama gerek kalmamıştı. Götünün derin yarığına sürtmeye başladığımda yerinde kıpırdar gibi oldu. Sonra da hareketsiz şekilde kaldı, sadece önüne bakıyordu. Göt yarığında aşağı yukarı sürttüm sikimi. Saksodan çok daha güzel, çok daha ateşli ve zevk verici bir deneyimdi bu.

Ellerimle ayırdım göt yanaklarını daha sonra ve amının etli, kararmış dudaklarına sürttüm bu sefer de. Dünkü gibi ani ve hızlı bir sikiş olmaması için çabalıyordum. Hanife’nin amının dudakları şişmiş gibiydi, sikimin kafası dokundukça rüzgârda titreyen birer yaprak gibi oluyorlardı. Ancak Hanife, “Tamam, hadi, sabaha kadar kalamam burada!” deyince, “Tamam be, sen de zevkten anlamıyorsun!” dedim. “Zevk istiyorsan git karını sik!” dedi karşılık olarak. Hanife yeniden sinirlenmeye başlıyordu.

“Az belini eğ, bacaklarını biraz daha aç!” dedim. Hemen dediğimi yaptı, ancak sikimi amına sokmadan başını yana çevirip, “İçime boşalma, dün öyle yaptın, benim başımı derde sokma!” dedi. “Tamam, dikkat ederim!” dedim yanıt olarak. Dün aldığım zevkle boşalırken sikimi amından çıkaracak halde değildim, ama dediği gibi dikkat etmem gerekiyordu.

Sikimi tuttum kafasından ve yavaş yavaş bastırmaya başladım. Dünkünden daha rahat şekilde sikim amına girmeye başlamıştı. Ve sonunda yarısından fazlası girdiğinde ağır hareketlerle gidip gelmeye başladım içinde. Ellerimi kalçalarına attım, her saniyenin tadını çıkartmak istercesine yavaş yavaş sikiyordum Hanife’yi.

Dolgun, beyaz kalçalarını ve göt yanaklarını okşuyordum. Çarşafla eteğini biraz daha kaldırdım yukarı. Siyah tüylerle kaplı bel çukuru göründü. Eteğin üzerine beyaz atlet gibi bir şey giymişti. Amı sıcak ve kaygandı. Dün hemen sulanmadığından canı yanmıştı, ama şimdi amının kayganlığı buna engel oluyordu. Hanife zevk mi almıştı da amı sulanmıştı, yoksa başka bir şey miydi bilmiyorum, ama aldığım zevki perçinleyen bir şeydi bu. Ağır hareketlerimi yavaş yavaş hızlandırmaya başladım. Sikim amına daha çok girip çıkmaya başlamıştı, nerdeyse dibine kadar giriyordu.

Hanife olduğu yerde sabit şekilde durmaya devam ediyordu gene. Amı sulanmış ama kendisi odun gibi hareketsizdi. Sikim amında olduğu halde sağa sola oynattım. Amının kaygan duvarlarına sürttüğüm sikim onu biraz olsun hareketlendirdi. Sadece kendim zevk almak istemiyor, onun da almasını istiyordum. Daha da bastırdım sikimi, sonunda köküne kadar girdi amına. Bir süre bekledim o şekilde, sonra da tamamen çıkardım amından. Hanife, “Ne oldu, geldin mi, içime mi boşaldın?” diye sordu başını çevirip.

“Yok, daha değil!” dedim keyifle ve yeniden amına soktum sikimi. Gene dibine kadar girince bekledim. Bazen yavaş bazen hızlı şekilde sikmeye başladım. Amının etli dudakları sikim içinde gidip geldikçe bir açılıp bir kapanan birer kapı kanadı gibi hareket ediyordu. Amının yakıcı sıcaklığı sikimden tüm vücuduma yayılıyor, her yerim zevk dalgaları ile sarsılıyordu.

O sıra dükkânın camlı kapısına birisinin vurduğunu duydum. İkimiz de bir an korkuya kapıldık, sikimi amından çıkartırken Hanife de doğruldu. “Tamam, yeter, yakalanacağız şimdi!” dedi korkuyla. “Korkma, sessiz ol, birazdan gider her kimse, bizi göremez zaten!” dedim.

Birkaç kez daha cama vuruldu, ama sonra sesler kesildi. Ucuz atlatmıştık. Hanife doğrulmuş, üstünü başını topluyordu. Gitmeye çalışınca kolundan kavradım, “Şimdi gidemezsin, hem gidersen görünürsün!” dedim. Korkuyla baktı bana, “Hayatımı mahvedeceksin, yeter artık bırak beni!” diyerek kurtulmaya çalıştı.

Daha sıkı tuttum kolunu. Yumuşak çarşafın altında sanki bir şey yoktu, kolunun dolgun etini hissediyordum kolayca. “Bana bak, tepemi attırma, geç şöyle!” dedim. Hanife kolunu kurtardı elimden, bir şey demeden yeniden domalacakken, “Öyle istemiyorum!” dedim. Şaşırmış gibi bakınca, “Ben sandalyeye oturunca sen de önümde domalacaksın!” dedim ve sandalyeye oturdum.

Havaya dikili halde duran sikimi sıvazlarken ona, “Şu üzerindekileri çıkart, böyle olmuyor!” dedim. Hanife benimle sikişiyor olsa da karşımda soyunmak istemiyordu, itiraz etti. “İyi, tamam. O zaman şöyle önüme geçip de domal!” dedim. Bu kez itiraz etmedi, önüme geçti. Çarşafını ve altındaki eteğini belinde topladı, alta düşmemesi için de önden bağladı. “Nasıl olacak böyle?” diye sorunca, “Eğil iyice, ellerini yere koy!” dedim. Hanife tam önümde eğildi, ama ellerini yere değil de eski malzemeleri koyduğum karton kutuya dayadı.

Bacaklarımı açtım iyice ve kalçalarından tutarak kendime çektim, “Az geri gel!” dedim. Geriye doğru bir iki adım attı. Göt yanaklarını tutup ayırdım, amı tam sikimin hizasındaydı şimdi. “Ellerini dizlerime koy, yavaşça otur!” dediğimde Hanife dediğimi yaparak ellerini dizlerime attı ve sonra da oturdu. Tabii otururken sikim amına giriyordu. Tamamen oturduğunda sikim amına gömülmüştü.

Domalırken aldığım zevkten daha fazlasını alıyordum bu pozisyonda. Ona, “Yavaş yavaş öne arkaya hareket et!” deyince Hanife o halde olduğu yerde hareketlenmeye başladı. Sikim amının içindeydi tamamen ve Hanife hareket ettikçe amının duvarlarını dövüyordu. Hanife’nin hareketleri saniyeler ilerledikçe hızlanmaya başladı. Zevk aldığını düşünüyordum. Dizlerimi sıkıca tutmuştu. Dolgun beyaz göt yanaklarını kavramış onları sıkıyor, okşuyordum. “Ohhhh, çok güzel, işte böyle, devam et, çok güzel!” demeye başladım. Hanife ise hiç ses etmeden kucağımda oturur halde götünü sağa sola, ileri geri oynatıp duruyordu.

Sonrasında belinden kavradım ve “Şimdi de oturup kalkmaya başla, öyle yap!” dedim. Hanife gene elleri dizlerimde olduğu halde oturup kalkar gibi yapmaya başladığında sikim de amının içinde gidip gelmeye başlamıştı. Ona destek olmak için belinden tutuyordum. Ellerimi çarşafının altına soktum. Karnını ellerimin altında hissederken içine giydiği beyaz atletini de sıyırdım yukarı. Şimdi ellerimin altında şişkin ve dolgun, oturup kalktıkça sallanan memeleri vardı. Sutyen takmamıştı, belki de külotu gibi onu da çıkartmıştı. Onu kendime çektim ve sıkıca avuçladım memelerini.

Hanife bundan hoşlanmış gibiydi. Kendini bana doğru yasladı ve hızlı hareketlerle oturup kalkmaya başladı. Bu anlarda ıslak, terli kasıklarımızın çarpışmasının çıkardığı yoğun ve şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri bulunduğumuz yeri çınlatıyordu. Ellerim karnında, yuvarlak ve dolgun memelerinde, kalçalarında gidip geliyordu. Etli meme uçlarını sıktıkça Hanife’nin hareketleri hızlanıyor ve dudaklarından belli belirsiz sesler çıkıyordu. Zevk aldığına adım gibi emindim.

Onu daha da zevklendirmek için sağ elimi amına attım ve etli amını avuçladım. Sikimin amının içindeki hareketlerini parmaklarımın ucunda hissediyordum. Sol elimse memelerindeydi. Hanife kendini bana yaslıyordu sürekli. Altımdaki ahşap sandalyeden gacır gucur sesler gelmeye başlamıştı. Hanife hızlı hareketlerle oturup kalkmaya ve sikimi amının en derinlerine almaya devam ediyordu. Ancak bir süre sonra yorulmuş olmalı ki hareketleri yavaşladı. Bense memelerini avuçlayıp amını okşamaya devam ediyordum.

“Yoruldun mu?” diye sordum. “Biraz.” dedi. Bir süre hareketsiz kaldıktan sonra kalktı ayağa. Sikim amının sıvıları ile kaplanmış tavandaki floresan lambanın altında parlıyordu. Hanife benden yana döndü ve çarşafıyla eteğini iyice yukarı kaldırdı ve sonra da sikimi tutarak amına hizaladı. Kontrol ondaydı şimdi, sikim amının dudaklarına değerken yavaşça oturdu. Şimdi yine kucağımdaydı, ama bu kez yüz yüzeydik. Sikim kısa bir aranın ardından amındaydı tekrar. Ellerimi göt yanaklarına atarken Hanife çarşafının üst kısmını çekti yukarıya.

İlk defa memelerini çıplak görüyordum. Ellerimin hoyratça sıkıp okşadığı bembeyaz memelerinde kızarıklıklar oluşmuştu. Hanife kucağımda oynayıp sallandıkça iri memeleri de aynı şekilde oynuyor, sallanıyordu. Onları aç bir kurt gibi dişledim, ağzıma aldım. Memelerini emmeye başlarken Hanife’nin elleri sırtımda, saçlarımda geziniyor, başımı sıkıca tutup memelerine bastırıyordu.

Sikim amında, ellerim kalçalarında ve göt yanaklarında, ağzımsa memelerindeydi. Memelerini emmeyi bırakıp pembe dudaklarına yöneldim, onu dudaklarından öpmek istiyordum. Hanife isteğimi anlamıştı, araladığı dudaklarını kanırta kanırta öpüp emmeye başladım. İki eliyle başımı mengene gibi sıkıyordu. Ellerim dolgun göt yanaklarını sıkıyor, avuçluyordu.

Dudaklarından sonra yeniden memelerini emmeye başladım. Onları sıkıca kavramış, sıkıyor ve ağzıma sırayla sokuyordum. Hanife’nin gözleri sımsıkı kapalıydı, hırıltılı inlemeler çıkmaya başladı dudaklarından. Aynı şekilde ben de inliyordum. Gittikçe yaklaşıyordum boşalmaya, onun ısrarla, “İçime boşalma!” demesine rağmen bu gidişle gene içine akıtacaktım döllerimi.

Ve sonunda sarsıla sarsıla, kendimden geçercesine boşalmaya başladım. Kucağımdaki Hanife’den de bu ara yoğun sesler, iniltiler geliyordu. Yüzünün şekli değişmiş, hareketleri farklılaşmıştı. O da benim gibi boşalmıştı. Sonunda ikimiz de birer külçeye dönüştük. O halde kaldık, Hanife sıkıca sarıldı bana, elleri çıplak sırtımda gezindi. Az önceki enerjik halimizden eser kalmamıştı. Muhteşem bir sikiş deneyimi yaşamıştım. Karımla bile böylesi bir şeyi uzun zamandır tatmamıştım.

Ona, “Çok güzeldi, çok teşekkür ederim!” dedim. Kahverengi gözlerini yüzümde gezdirdi, “Hoşuna gitti mi?” diye sordu. “Hem de çok, senin gitmedi mi?” dediğimde cevap vermedi. Ama sonra, “Ne olursun bırak peşimi, bu son olsun, korkuyorum, kendim için, çocuklarım için, ne olur bırak beni!” dedi. Sıkıca sarıldım, “Bu saatten sonra seni ölürüm de bırakmam, böyle bir şeyi yaşadıktan sonra artık vazgeçemem!” dedim. Sessiz kaldı sözlerime karşılık.

Ayağa kalktı. Sikimin üzeri döllerimle ve amının sıvıları ile kaplanmıştı. Halen sertti ama inmişti biraz. Ona, “Gene içine boşaldım, kusura bakma!” dediğimde de cevap vermedi. Üstünü başını düzeltti. Bense sandalyede oturuyor, onu izliyordum. Tam gidecekken geri döndü ve “O şeyleri silecek misin?” diye sordu. “Sen istedikten sonra hepsini silerim, ama seni asla bırakmam!” dedim. Peçesini çekti yukarı, bununla ilgili bir şey diyecek sandım, ama, “Hoşça kal.” dedikten sonra çıktı.

İnanılmaz ve yoğun bir sikişmenin sonrasında çalışacak halim ve gücüm kalmamıştı. Bir an önce eve gidip yıkanmak ve uyumak istiyordum. Bir sigara yaktım. Sigaramı söndürürken Hanife’nin dükkân kepenklerini indirdiğini duydum. O da benim gibi sikişin ardından çalışacak halde değildi.

Eve gittim, yıkanıp girdim yatağa. Ama uyku haramdı bana. Aklım fikrim Hanife’deydi. Karım ve çocuklar televizyon izliyordu. Saat 23:00 gibiyken yanı başımdaki telefonuma bir mesaj geldi. Hanife göndermişti mesajı. “Kocamın gelmesi bir haftayı bulacak.” diye çok kısa ama öz bir mesaj yazmıştı.

Artık Hanife’yi sikmek için şantaj yapmama gerek olmadığının, onun da benden hoşlandığının kanıtıydı bu mesaj…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Bir İstanbul Masalı

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir İstanbul Masalı

Can, yanında ikimizin de tanımadığı orta yaşlı bir herifle karşımıza çıktığında; İstanbul’un o popüler gece klüplerinden birinde, kafalarımız oldukça iyi, oturuyorduk. Neredeyse beş yılllık bir aradan sonra Türkiye’ye gelince, gazetelerden adını bildiğimiz bu yere gelmiş ve biraz eğlenmek istemiştik. Barın dip tarafında, iki taburelik küçük bir yer vardı. Oranın boş olduğunu görünce hemen kapmış ve çevremizi seyretmeye başlamıştık.

Karım bayağı mutluydu. Gülüyor, eğleniyor, biraz da çevredekilerle dalga geçiyordu. Çeşitli Avrupa ülkelerinde geçirdiğimiz o beş yıllık süre içinde, bir çok yeni tip çıkmıştı piyasaya.

Derken kalabalık arasında Can’ı gördüm. O da beni görmüştü hemen. Doğruca yanımıza geldi. Tabii, o adam da gelmişti. Öpüştük Can’la. Aslında karımla yalnızca göz aşinalıkları vardı. Ama Can onu da öptü. Sonra da yanındaki yabancıyla tanıştırdı bizi. Adı Hakkı’ydı ve söylediğine göre reklam fotoğrafçılığı yapıyordu. Uzun boylu ve kumral Can’ın aksine, ortadan da biraz kısa, saçları ve kısa sakalları iyice kırlaşmış biriydi. Kaynatmaya başladık.

Başka boş tabure olmadığı için, Can’la Hakkı, yanımızda ayakta duruyorlardı. Ben Can’la konuşurken, Hakkı da karımla meşgul olmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra onun karıma büyük bir ilgi gösterdiğini farkettim. Hem hızlı hızlı bir şeyler anlatıyor, hem de karımı tepeden tırnağa inceliyordu. Aslında pek haksız sayılmazdı tabii. En iyisi, size burada biraz karımdan söz edeyim.

Karım, yani Şule 30 yaşında, uzun boylu, uzun bacaklı, ince ve nefis vücutlu bir kadın. Ayrıca çok da güzel ama, onun asıl özelliği, güzelliğinden çok çekiciliğiyle dikkati çeken biri olması. Açık kumral ve dalgalı saçları omuzlarına kadar iniyor. Şehvetli ağzı ve ilginç ışıklar saçan gözleri, yüzünü büsbütün güzelleştiriyor. Memeleri küçük, karnı hafifçe çıkık, beli incecik ve kalçaları dolgun ve yusyuvarlak. Ama bunlar yalnızca dış görüntüsü tabii. Bir de değişik, onu büsbütün çekici kılan özellikleri var. Bu özelliklerin en belirgini de, zaman zaman sınırları zorlayan ve onu hep etkisi altında tutan teşhircilik tutkusu. Doğaldır ki, tüm giyim felsefesi de, bu tutkuya uygun biçimde kurulu. Altı yılllık evliliğimiz süresince, onun bir tek kez bile sutyen taktığını görmedim. Kilot ise Şule için yalnız kanama dönemlerinde zorunlu olarak kullanılması gereken bir giysi. Bütün bu özelliklere; bir de bütün giysilerinin, güzelliklerini gizlemekten çok göstermek amacıyla seçilmiş şeyler olduğunu eklemek gerekiyor.

O gece de karım, hakkındaki tüm bu tanımlamalara uygun bir haldeydi. Üstündeki giysiyi, aslında “sade” sözcüğüyla tanımlamak en doğrusuydu ama, yine de, görenin gözlerini yuvasından fırlatacak türden bir şeydi bu. İnce ve kaygan, siyah üstüne küçük beyaz benekleri olan bir kumaştan yapılmıştı. Üst kısmı karımın vücuduna iyice yapışıyordu. Dekoltesi de, neredeyse göbeğine kadardı. Kolsuz olduğu için, kollarıyla omuzlarını da meydanda bırakıyordu. Eteği ise oldukça bol ve alabildiğine kısaydı. Böyle bar taburesinde bacak bacak üstüne atıp oturduğunda, neredeyse kalçalarına kadar sıyrılıyordu. Ayaklarında da; yüksek topuklu, dekolte ayakkabılar vardı. Memelerinin dekolteden görünen kısımlarıyla kumaşın altından birer düğme gibi belli olan başları, sutyeni olmadığının hemen anlaşılmasına yol açıyordu. Eteğinin altında kıçının çıplak olduğunu ise gerçi başkaları görmüyordu ama, ben gayet iyi biliyordum.

Muhabbet koyulaştıkça içki bardakları da peşpeşe devriliyordu tabii. Zaten iyi olan kafalarımız, iyice dumanlanmaya başlamıştı. Sonra Hakkı, yakınlarda olan evine gitmemizi teklif etti. Anlattığına göre, hem stüdyo hem de ev olarak kullandığı bir teras katı vardı. Hep birlikte kalkıp bir taksiye atladık.

Gerçekten hoş bir yerdi Hakkı’nın evi. Yüksek bir apartmanın terasının tam ortasında inşa edilmiş bir eve benziyordu. Bütün odalardan alabildiğine geniş terasa çıkılabiliyordu. Biri stüdyo haline getirilmiş iki büyük salonu, iki yatak odası, geniş bir mutfağı ile banyosu vardı. Salondaki geniş koltuklara oturduk. Hakkı salonun dip tarafındaki barın arkasına gitmiş ve hepimize içki hazırlamaya koyulmuştu. Normal olarak ona dikkat etmemem gerekiyordu ama, kaçamak hareketleri ilgimi çektiği için, çaktırmadan yaptıklarını izlemeye başlamıştım. Tezgahın üstüne önce üç bardak koymuştu. Ellerini tekrar tezgahın altına götürdüğünü ve birşeyler yaptığını farketmiştim. Sanki elindeki bir şeyi sallıyor gibiydi. Sonra bir dördüncü bardağı çıkarıp ötekilerin yanına ve sol başa yerleştirdiğini gördüm. Birden o bardağın içine bir şeyler koyduğu kuşkusuna kapılmıştım.

Bir yandan da, onu seyrettiğimi anlamasını istemiyordum. Gidip mutfaktan bir kova buz getirdi. Önce buzları attı bardaklara, sonra da viski doldurdu. Kuşkulu bardağı sağ eline, bir diğerini de sol eline alıp bize doğru geldi. Sol elindeki bardağı bana, sağ elindekini de, Can’la konuşmakta karıma verdi. Sonra gidip öbür iki bardağı da aldı ve birini Can’a verip, diğeri elinde, koltuklardan birine oturdu. Şimdi sırf dikkat kesilmiştim. Karımın bardağına viski dışında bir şeyler koyduğundan emindim artık. İçimden gidip bara bakmak geliyordu ama, sabretmeye çalışıyordum. Nasıl olsa bir fırsat geçerdi elime.

Hakkı’nın yerine oturduğu andan itibaren gözlerini karımndan ayırmadığını farketmekten geri kalmamıştım. Yine bacak bacak üstüne atmıştı Şule. Böylece, seyrine doyum olmayacak nefis bir manzara sergiliyordu. Arasıra konuşmasını destekleyen hareketler yaparken hafifçe öne eğildiğinde de, memeleri, yarıyarıya ortaya çıkıyordu. Hakkı da, bunların hiç birini kaçırmıyor, karımı gözleriyle yiyordu sanki.

Hakkı’nın yerinden kalkıp içeri gittiğini gördüğümde, beklediğim fırsatı elime geçirdim. Bardağımı elime alıp, sanki buz eklemek istiyormuşum gibi barın arkasına gittim. Hemen yanımda, mutfağa açılan küçük bir pencere vardı ve Hakkı’nın orada birşeyler yaptığını duyabiliyordum. Çaktırmadan tezgahın altına bakındım. Gözlerim, bardakların yan tarafında, geriye doğru itilmiş küçük şişeyi yakalayıverdi. Can’ın da yerinden kalkıp içeriye gittiğini görünce, elimi uzatıp şişeyi aldım. Gerçekten minik bir şişeydi bu ve üstünde “Spanish Fly” yazıyordu. Birden her şeyi anlamıştım. Hakkı, karımı azdırmak için afrodizyak vermişti ona.

Sonra mutfaktan gelen sesler dikkatimi çekti. Hakkı’yla Can alçak sesle bir şeyler konuşuyorlardı. Elimde bulduğum minik şişe, dikkatle dinlemeye başladım. Doğrusu sırf merak kesilmiştim.

– “Ulan ne biçim karı be…” diyordu Hakkı, “Hani ilik gibi derler ya…”

– “Güzel, değil mi..?”

– “Güzel de laf mı..? İlik gibi dedim ya… Her yeri am, karının. Baktıkça sikim kalkıyor…”

– “Ne adamsın be…”

– “Ne adamı var mı şimdi bunun… O götün güzelliğine baksana… Üstelik bir de açıyor orospu… Valla sikemezsem deliririm…”

– “Olur mu yav..? Kocası var…”

– “Kocasını boşver canım…”

– “Nasıl boş vereyim yani… Herif burada…”

– “Ne yani..? Sen sikmek istemez miydin..?”

– “Tabii ki isterdim… Ama nasıl yapıcaz ki..?”

– “Sandığın kadar zor değil oğlum… Sen bana bırak bu işleri…”

– “Lan manyaklık etme… Nasıl sikeceksin karıyı kocasının yanında..?”

– “Orasına karışma… Sen sikmek istiyor musun onu söyle bana…”

– “İstiyorum tabii deli misin..? Yıllardır istiyorum zaten de, bir türlü denk getiremiyorum işte…”

– “Tamam o zaman… Önce ben sikerim, sonra sen… Sonra da, istersen beraber sikeriz…”

– “Sen uçuyorsun valla…”

– “Ne uçması oğlum..? Karının amı yanıyor amı… Vermek için içi gidiyordur şimdi…”

– “Tabii, senin yakışıklılığına tav oldu değil mi..?”

– “Oğlum sen hakkaten safsın be… Karının içkisine ilacı dayadım… Görmüyor musun, yerinde duramıyor…”

– “Sen şeytanın tekisin… Peki kocası ne olacak..?”

– “Onu da; içkiyle bayıltırız nasıl olsa…”

Konuşmaları bitmek üzereydi. Elimdeki şişeyi aldığım yere koyup, yakalanmadan bardan uzaklaştım ve gidip yerime oturdum. Duyduklarım ve bulduğum afrodizyak şişesi beni serseme çevirmişti. Hakkı’yla yeni tanışmıştık. Can’a söylerken duyduğum kadarıyla da, herif daha ilk görüşte karımın içine düşmüş ve onu sikmeyi kafaya koymuştu. Bizi eve davet etmesinin ardında yatan nedenin bu olduğunu, artık biliyordum. Kafasından geçenleri gerçekleştirebilmek için de, daha oturur oturmaz, karıma afrodizyaklı içki vermişti. Onu böylece azdırıp, beni de sarhoş edip bayılttıktan sonrasıyla ilgili niyetlerini de, Can’a açık açık söylemişti zaten. Üstelik bu yetmiyormuş gibi, Can da karımı sikmek niyetindeydi.

Doğrusu, iyi yere dükkan açmıştık.

Bütün bu olanlar son derece garipti tabii. Ama, aynı anda daha da garip bir bir şey dikkatimi çekmişti. O da hiç kızmamış olmamdı. Normal olarak içimi doldurması gereken öfke ortada yoktu. Onun yerine, son derece tahrik olduğumu hissediyor ve şaşırıyordum. Şaşmayacak gibi değildi zaten. Herifler karımı sikmeye niyetlenip, bunun için planlar yapıyordu ve benim tepkim ise, sikimin kalkması olmuştu.

Karşımda oturan Şule’ye baktım. İçkisi bitmek üzereydi ve anladığım kadarıyla afrodizyak etkisini göstermeye başlamıştı bile. Yanaklarının hafifçe kızardığını, gözlerinin parlamaya başladığını görebiliyordum. Eteği de, sanki başta olduğundan daha fazla sıyrılmış gibiydi. Bacaklarının güzelliği, Hakkı’yı anlamama yardımcı oluyordu. Gerçekten de sik kaldırıcı bir manzara sergiliyordu karım. Fazla düşünmeme zaman kalmadan, Can’la Hakkı salona geri döndüler.

Hakkı artık en küçük bir hareketini bile kaçırmadan Şule’yi izliyordu. Böylece ortala ilginç bir durum çıkmış oluyordu. Can’la Hakkı’nın üstünde, planlarıyla ilgili bir gerilim vardı. Ben onların niyetini bildiğim için gerilim içindeydim. Şule ise bütün bu gelişmelerin dışında kalmıştı. Hiç bir şeyden haberi yoktu ve hem akşam boyu içtiği viskilerden kaynaklanan kafa iyiliğiyle, keyfi son derece yerinde, oturuyordu. Afrodizyak da üzerindeki etkisini göstermeye başlamış olmalıydı. Eskisi kadar sakin görünmüyor, yerinde kıpırdanıp duruyordu. En hareketlenen yeri de bacaklarıydı. Bu yüzden eteği artık iyice sıyrılmıştı.

İçkisi bittiğinde, Hakkı yerinden fırlayıp bardağı onun elinden neredeyse kaptı. Bu arada benim içkim de bitmişti. İkimizin bardaklarıyla yeniden barın arkasına dolandı ve Şule’nin bardağını yine tezgahın altına indirdi. Herif karımın yeteri derecede azmamış olduğunu düşünüyor olmalıydı. Onu uyandırmamak için, bakışlarımı yeniden Can’a çevirdim. Galiba en iyisi, olayları kendi akışına bırakmaktı. Neler olabileceğini merak etmeye başlamıştım.

Hakkı viski bardağını elime verdiğinde, neredeyse tepeleme doldurmuş olduğunu gördüm. Adamın niyeti, benden biran önce kurtulmaktı. Ama, benim içkiye ne kadar dayanaklı olduğumu bilmiyordu tabii. Sesimi çıkarmadan, koca bir yudum aldım visk**en. Sonra da karımın viskisini dudaklarına götürüşünü ve içişini izledim. Gerçekte içtiğinin ne olduğunu bilse, ne düşünürdü acaba?

Bir süre sonra Şule içkisini de yarılamıştı. Bu arada afrodizyak da, etkisini iyice göstermeye başlamış ve artık yerinde duramaz olmuştu. Birara eğilip ayakkaplarını çözdü ve çıkardı. Sonra da koltukta yan dönüp, bacaklarını koltuğun kol dayama yerinin üstünden sarkıttı. Şimdi eteği daha da sıyrılmıştı tabii. Üçümüz de, çıplak kalçasını görebiliyorduk. Üstelik böyle otururken vücudu iyice büküldüğü için; giysisinin ön kısmı da oyunlar oynamaya başlamış, memelerinden biri, neredeyse ucuna kadar meydana çıkmıştı. Hakkı’nın da, Can’ın da gözlerinin parladığını görebiliyordum.

Çaktırmadan Hakkı’yı incelemeye başladım. Can’a mutfakta, “karıya baktıkça sikim kalkıyor” derken yalan söylememişti. Gerçi bacak bacak üstüne atıp biraz gizlemişti ama, yine de, pantolonun önünde kocaman bir kabarıklık meydana geldiğini görebiliyordum. Sonra Can’ın sikinin de kalkmış olduğunu farkettim. Bu durum; daha da tahrik olmama yol açarak, beni iyice şaşırttı. Sanki benliğimin derinliklerinde hep gizli kalmış bir şeyler ortaya çıkıyordu. Başka türlü bir açıklama bulamıyordum. Öyle ya, iki erkek karımı sikmeyi kafalarına koymuştu ve ben bunu biliyordum. Uygun zamanın gelmesini beklerlerken de, kalkmış sikleriyle onu seyrediyorlardı. Şule de peşpeşe devirdiği afrodizyaklı iki bardak visk**en sonra, güzelliklerini büyük bir umursamazlıkla sergilemeye başlamıştı. Benim bütün bunlara tepkim ise tahrik olmak ve sikimin kalkması oluyordu.

Hakkı yerinden kalkıp Şule’ye doğru yürüdüğünde, düşüncelerim dağıldı. Dikkatimi, yine onu izlemeye verdim. Çünkü niyetinin, onun boşalan bardağını almak olduğunu anlamıştım. Sırtı bana dönük olduğu için ben göremiyordum gerçi ama, Şule, Hakkı’nın pantolonundaki kocaman kabarıklığı mutlaka farketmiş olmalıydı. Dumanlı gözlerle oraya baktığını gördüğümde, yanılmadığımı anladım. Kendisi için kalkan siki görmüştü. Hakkı da, bilinçli bir biçimde yavaş hareket ediyor ve sanki kendini seyrettirmek istiyordu. Sonunda elinde bardakla bara yöneldiğinde, yine ustaca bir manevrayla kendini bana önden göstermeden geçip gitti. Onun bu işleri çok iyi bildiğini anladım ben de.

Bu sefer viskiye afrodizyak karıştırmaya gerek görmemişti. Ama barda epeyce oyalandı. Sikinin inmesini beklediğini biliyordum. Sonra Şule’nin içkisini getirip, benim daha tam boşalmamış bardağımı aldı. Öyle ya, sarhoş edilip devre dışı bırakılması gereken bendim. Karım ise kıvamına gelmiş gibi görünüyordu. Bu sefer de tepeleme doluydu bardağım. O an için yapabilecek tek şay vardı. O da; Can ve Hakkı’nın yaptığını yapıp, Şule’yi seyretmekti.

Doğrusunu söylemek gerekirse; gözlerimizin önündeki manzara, gerçekten de seyretmeye değerdi. Karım bizlere yan dönmüş, bacakları koltuğun kol dayama yerinin üstüne uzatmış otururken, dış tarafta kalan bacağını ötekinin üstüne atmıştı. Böylece çıplak kalçası daha çok görünür hale gelmişti. Gerçi Can’la Hakkı, onun kıçında külot olmadığından henüz emin olamamışlardı ama, iyice kuşkulanmışlardı herhalde. Bu yetmiyormuş gibi, sürekli olarak ayak parmaklarını oynatıp duruyordu. Üçümüz de başka tarafa bakamaz olmuştuk. Ama o, böyle oturmaktan sıkılmıştı galiba. Bacaklarını indirip, tekrar yüzünü bize döndü. Bunu yaparken bacakları iyice aralanmış ve kısa bin an için amının kılları ortaya çıkmıştı. İşte bu öldürücü darbeydi. Artık Can da Hakkı da, karımın kilotu olmadığını biliyordu.

Hızla düşünüyor, duygularımı inceliyor ve ne yapmak gerektiği konusunda bir karar vermeye çalışıyordum. Gözlerimin önünde, Can ve Hakkı’nın karımı nasıl sikeceklerinin resimleri uçuşmaya başlamıştı. Bunu son derece güçlü bir biçimde arzuladığımın farkındaydım. Peki nasıl olacaktı bu iş? Aklıma ilk gelen, Hakkı’nın istediği gibi sarhoş olup bayılmak ve böylece onlara aradıkları fırsatı vermekti. Ama olup bitecekleri mutlaka seyretmek de istiyordum. Üstelik karımın seyredildiğini, en azından şimdilik bilmemesi de gerekiyordu. Aksi halde kendini bırakamayacağından emindim. Her neyse, ilk yapmam gereken, bayılma nuramasıydı.

Bardağımda kalan viskiyi kafama dikip, peltekleştirmeye özen gösterdiğim bir dille Hakkı’ya “kendime bir içki daha alıp alamayacağımı” sordum. Bu onu öylesine mutlu etmişti ki, anlatamam. Bardan doldurduğum bardakla tekrar yerime oturduğumda, Şule, biraz daha yerinde duramaz hale gelmişti. Şimdi kalçalarını koltuğun ön tarafına getirip iyice arkasına yaslanmış durumda oturuyordu. Çıplak ayaklarının yalnızca parmak uçları yere değiyordu. Dizleri, bir karıştan fazla ayrıktı ve eteği alabildiğine sıyrılmıştı. Eteğin kumaşını bacaklarının arasına soktuğu için, amı görünmüyordu.

Beklenenin aksine, duyduğum heyecanın etkisinden olacak, cin gibi ayılmıştım sanki. Ama bunu kimse bilmiyordu. Aksine, Can da Hakkı da, artık düşmek üzere olduğumdan emin gibiydiler. Hakkı, Şule’nin tam karşısında oturuyordu. Artık beni fazla umursamadığı için de, ilginç şeyler yapmaya başlamıştı. Tıpkı karım gibi, o da kalçalarını koltuğun ön tarafına kaydırmış, arkaya iyice yaslanıp, yarı yatar duruma gelmişti. Bacakları alabildiğine aralıktı. Pantolonun önündeki kocaman kabarıklık, açıkça görülüyordu. Üstelik, sanki işi garantiye almak istiyormuş gibi, zaman zaman elini götürüp kalkmış sikini okşuyor ve bunu yapaken de, Şule’nin gözlerinin içine bakıyordu.

Karım da gözlerini, kendisi için kalktığını bildiği sikten alamıyordu bir türlü. Ağzı yarı aralıktı. Gözleri buğulanmıştı. Burun kanatlarının oynadığını görebiliyordum. Artık tam sikilecek kıvama gelmişti ve sikilmeyi son derece istediğini de belli ediyordu. Birden yerinden kalkması, üçümüzü de şaşırttı. Parmaklarının ucunda, kalçalarını çalkalayarak bara doğru yürümesini hep birlikte seyrettik. Barın arkasına geçip bardağını tezgahın üstüne koydu ve elini buz kovasına daldırdı. Aynı anda da Hakkı fırladı yerinden ve hızla onun yanına gitti. Şimdi ikisi de tezgahın arkasındaydılar ve Hakkı karıma yardım ediyormuş gibi görünüyordu.

Can da ben de onları dikkatle seyrediyorduk. Ama ikisinin de bize aldırdığı yoktu. Bizimle hiç ilgilenmiyorlardı sanki. Şule’nin iki eli de tezgahın üstündeydi. Bir eliyle bardağını tutmuştu, diğeriyle de buz kovasından aldığı buzları bardağa koyuyordu. Hakkı onun sol tarafındaydı. Sol eliyle viski şişesini tutmuştu. Sağ eli ise aşağıdaydı. Karıma biraz daha sokulduğunda, bir şeyler yapacağından kuşkulandım. Neredeyse aynı anda Şule’nin yüzünde garip bir ifade belirdi. Sarsıldığını ve alt dudağını ısırdığını gördüm. Hakkı’nın elini arkadan getirip eteğinin altına, bacaklarının arasına soktuğundan emindim. Doğrusu herifi alkışlamak gerekiyordu. Gerçekten son derece cesurdu.

Sonra karımın vücudu daha da şiddetle sarsıldı. Gözlerini kapamıştı. Bir eli bardağı kavramış, öbür eli buz kovasının içinde, donup kalmıştı sanki. Hakkı’nın amıyla oynadığını anlamamak için salak olmak gerekirdi. Sikimin çatlayacak hale geldiğini ve zonkladığını hissediyordum. Şule de son derece heyecanlanmış olmalıydı. Vücudunun görünen üst kısmına bakarak, alt kısmının kıvrılıp büküldüğünü anlayabiliyordum. Herif karımı parmağıyla sikiyordu düpedüz. O da bundan çok büyük bir zevk alıyordu. Zaman kavramını yitirdiğim için, öyle ne kadar kaldıklarının farkında değildim. Sonra Şule’nin vücudu hafif hafif sarsılmaya başladı. Beli geliyordu. İşler, kelimenin tam anlamıyla kontrolden çıkmıştı artık.

Kendini toparlayıp elinde bardağıyla tekrar yerine giderken, benimle gözgöze gelemedi karım. Ama oturuşuna bakılırsa, yaşadığından pişman olduğu söylenemezdi. Şimdi dizleri daha da aralık oturuyordu. Gerçi yine eteğin kumaşını bacaklarının arasına sokup kasıklarını örtmüştü ama, yalnızca ancak küçük bir kilotun örtebileceği kadar bir yer gizlenmiş durumdaydı. Buna karşılık, iki bacağının da iç tarafında, hafifçe parlayan bir ıslaklık olduğunu görebiliyordum. Hakkı ise hala barın arkasındaydı ve Can’a bakarak, pis pis sırıtıyordu. Sonra o da gelip yerine oturdu ve Şule’nin gözlerinin içine bakarak, sağ elinin işaret parmağını ağzına götürüp emmeye başladı. Gerçekten de ustaydı herif.

Artık işi fazla uzatmamak gerektiğinin farkındaydım. Ya karımı alıp oradan gidecektim, ya da kalıp onu sikmelerine izin verecektim. Mantığım gitmeyi, duygularım ise bir yolunu bulup, Hakkı’ya Can’a aradıkları fırsatı vermeyi ve onlar karımı sikerken seyretmeyi emrediyordu. Sonunda duygularım kazandı.

İyice sallanarak kalktım koltuktan. Sonra da Hakkı’ya, içerde biraz yatıp kendime gelebileceğim bir oda olup olmadığını sordum. O da, Can da çok sevinmişlerdi tabii. Bu arada Şule’nin de rahatladığını farkediyordum. Hakkı önüme düşüp beni, içerdeki küçük bir odaya götürdü. Kilitteki anahtarı görünce, deli gibi sevindim.

– “Ben uyuycam… Tamam mı..?” dedim iyice yayılan bir dille, “Kimse beni rahatsız etmesin bak haaa…”

Sonra da kapıyı kapatıp anahtarı çevirdim. Bir süre kapının önünde kaldı Hakkı. Hatta kapıyı açmayı bile denedi. Sonra uzaklaştığını duydum. Hemen terasa açılan kapıya yöneldim. Hiç gürültü çıkarmadan açıldı kapı. Ayakkabılarımı çıkarıp, terasın beton zemininde sessizce yürüyerek salonun pencerelerine doğru gittim. İnce tül perdeler, içeriyi olduğu gibi görmeme olanak veriyordu. Onların beni görmesi ise çok zordu. Ayrıca kimsenin bakacağını da sanmıyordum. En büyük avantajım, üstlerdeki üç küçük camın da açık olmasıydı. Bu sayede, her şeyi duyabilecektim.

Şule’nin oturduğu koltuk cama çok yakındı. Bulunduğum yerle arasında yalnızca iki metre kadar mesafe vardı. Onu yandan seyrediyordum. O kadar hızlı gelmiştim ki, Hakkı daha yeni giriyordu salona. Hiç duraklamadan, karımın oturduğu koltuğa doğru yürüdü ve önünde yere diz çöktü. Elini uzatıp karımın bacağının iç tarafını okşamaya başladı.

– “Can…” dedi sorda da, “Sen biraz stüdyoya gitsene…”

Ona bakmamıştı bile. Gözleri karımın bacaklarının arasına dikiliydi. Şule de, gözlerini ondan ayıramıyordu. Hakkı öteki elini de götürüp bacaklarını iyice birbirinden ayırdığında, koltukta biraz daha öne kayıp, kalçalarını iyice kenara getirdi yalnızca. Şimdi eteği neredeyse beline kadar sıyrılmıştı. Hakkı, az önce parmağını soktuğu o güzelim amın şimdi tam içine bakıyordu. Sonra başı, karımın kasıklarına gömülüverdi.

– “Ohhhhh…” diye inledi Şule.

Ayaklarının yerden kesildiğini ve havalanıp Hakkı’nın omuzlarına yerleştiğini gördüm. Daha iyi yalanmak için, kendini tabak gibi açmıştı şimdi. Bir elini uzatıp parmaklarını Hakkı’nın saçları arasına geçirirken, öbür eli de memelerini okşamaya başlamıştı. O kadar çok heyecanlanmıştım ki, neredeyse belim gelecekti. Gözlerimin önündeki manzara o kadar güzeldi ki, kelimelerle anlatılması mümkün değilmiş gibi geliyordu bana. Karım kendinden geçmiş gibiydi. Afrodizyak etkisiyle saatlerden beri alev alev yanmakta olan amının içine giren dil, onu mestetmişti. Sonra tüm vücudu sarsılmaya başladı. Beli geliyordu. Kendini tutamamıştı.

Şule’nin ne kadar güzel sikiştiğini, sikilmeyi ne kadar sevdiğini, benim kadar iyi bilen olamazdı. Şimdiye kadar yaptıklarına bakarak, Hakkı’nın da hızlı bir sikici olduğu yargısına varıyordum. İkisi biraraya geldiklerinde, ortaya seyrine doyum olmayacak bir sikiş çıkacağınan emindim. Gördüklerim de, bu düşüncemin yanlış olmadığını belli ediyordu.

Karım yine çırpınmaya başlamıştı. Hakkı dilini çok ustaca kullanıyor olmalıydı. Yıllardır yalamaya doyamadığım o güzelim amın, şimdi onun ağzının altında nasıl açıldığını görür gibiydim. Birden derin bir “Iımmmmmhhhhh” çıktı Şule’nin ağzından. Tük vücudu sarsılıyor, tekrar beli geliyordu.

Sonra Hakkı’nın durduğunu ve başını karımın bacakları arasından çıkardığını gördüm. Birden ayağa kalktı ve pantolonunu çözmeye başladı. Akıl almayacak kadar kısa bir süre sonra belden aşağısı çıplak kalmıştı. Gözlerimi sikinden alamıyordum. Beklediğimden, sandığımdan çok daha büyüktü. Tıpkı sahibinin çıplak bacakları gibi, onun da neredeyse her tarafı kıllarla kaplıydı. Şule’nin gözleri de o noktada kitlenip kalmıştı sanki. Büyülenmiş gibi, biraz sonra içine girecek olan bu allameyi seyrediyordu. Elini götürüp, amını okşamaya başladı. Bulunduğum yerden göremiyordum ama; parmaklarının altındaki amın, tıpkı susamış bir ağız gibi açılmış, içine girecek siki sabırsızlıkla beklemekte olduğundan emindim.

Hakkı da acele ediyordu zaten. Yeniden karıma sokuldu ve bacaklarını dizlerinin arkalarından tutarak kaldırdı, sonra da göğsüne doğru bastırıp, onu adeta ikiye katladı. Kendi de, dizlerini biraz büküp iyice sokuldu ona. Siki, az sonra içine gireceği o güzelim amın dudaklarına sürünmeye başlamıştı bile. Birden Şule’nin elini uzattığını ve parmaklarının Hakkı’nın sikinin çevresine dolandığını gördüm.

– “Hadi sok artık n’olursun…” dedi, yalvaran bir sesle, “Ohhhh sok bana hadi…”

– “Sikilmek mi istiyorsun..?”

– “Ohhh evet… Ohhhh sikilmek istiyorum… Hadi sok n’olursun…”

– “Kocan içerde sızdı, biliyorsun değil mi… O baygın yatıyor ve sen sikilmek istiyorsun, öyle mi..?”

– “Ohhh evet… Beni sikmeni istiyorum anlıyor musun..? Saatlerce kalkmış sikini seyrettirdin bana… Şimdi onu yemek istiyorum… Hadi geçir bana… Gel hadi sik beni… Sik beni… Ohhhh sik beni n’olur…

Birden dibine kadar geçirdi Hakkı. Koltukta neredeyse ikiye katladığı karımın üstüne çökmüş, onu altına alıp ezmişti. Sonra pompalamaya başladı. Tam bir fırlamaydı doğrusu. Dediğini yapmıştı işte. Şule’yi sikiyordu. Üstelik onu bir de yalvarttırmıştı.

Olduğum yerde çömelmiş, nefes bile almadan seyrediyordum. Bulunduğum yerden, Hakkı’nın o kocaman sikinin karımın amına girip çıkışını, en ince ayrıntısına kadar görüyordum. Şule’nin amının dudakları, içindeki sikin çevresine sımsıkı sarılmıştı. Müthiş bir manzaraydı bu. Ben de, yüzlerce kez sikmiştim o amı. Fakat sikimin girip çıkışını böylesine yakından izlememe, elbetteki imkan olmamıştı. Başka bir yere bakamıyordum sanki.

Uzun ve sert hareketle sikiyordu Hakkı. Geri çekildiğinde siki neredeyse ucuna kadar çıkıyor, sonra bir hamlede dibine kadar geçiriyor ve taşakları karımın o güzelim götüne yapışıyordu. O da iyice tahrik olmuştu tabii. Bütün akşam boyunca Şule’nin içine düşmüş ve siki neredeyse hiç inmemişti. Fazla dayanabileceğini sanmıyordum. Hareketlerinin giderek hızlanması da, haksız olmadığımı belli ediyordu zaten. Bu arada ben de kendimi zor tutuyordum doğrusu. Sanki o koltuğun üstünde karımı siken Hakkı değil de benmişim gibi hissediyordum kendimi. Tarifi imkansız bir duygunun pençesindeydim. Heyecandan titreyen parmaklarımla pantolonumun fermuarını indirdim ve zonklamakta olan sikimi dışarı çıkardım. Belim geldiğinde, çamaşırlarımın berbat olmasını istemiyordum.

Karımın yüzü iyice çarpılmıştı artık. Duyduğu zevk, onu kendinden geçirmişti sanki. İki eliyle, Hakkı’nın, bacaklarını göğsüne doğru bastıran ellerini bileklerinden kavramıştı. Kalçaları kıvranıyor, içine girip çıkan sikin altında adeta dansediyordu. İnlemeleri, artık küçük birer çığlığa dönüşmüştü. Belinin gelmek üzere olduğunu görebiliyordum. Sonra Hakkı’nın ağzından ulumaya benzer bir ses çıktı. Bir anda dibine kadar geçirmişti karıma. Kalçalarının titrediğini görüyordum. Bu titremeler, tıpkı bir elektrik akımı gibi Şule’ye de geçiverdi. O ikiye katlanmış haliyle, koltukta çırpınıyordu karım.

Aynı anda, ikisinin de beli geliyordu.

Ben de bunu bekliyordum sanki. Belim terasın betonuna fışkırmaya başladı. Elimi bile değmemiştim sikime. Ama kendimi daha fazla da tutamamıştım işte. Tek yapabildiğim, duyduğum büyük zevkin verdiği duyguların, dudaklarımdan naralar halinde dışarı taşmasını önlemeye çalışmaktı.

Kendimi topladığımda, yeniden içeriye baktım. Hakkı sikini karımın amından çıkarmış ve geri çekilmişti. O kocaman siki, biraz inmiş gibiydi. Karım ise koltuğun üstünde, mestolmuş bir halde kendini toplamaya çalışıyordu. Bu ilk sikişin ne Hakkı’ya, ne de Şule’ye yetmediği belliydi. Yalnızca nefeslenmek için durmuş gibiydiler. Bunun farkına varmak, daha kendime tam gelememişken, yeniden heyecanlanmama neden oluyordu.

İlk hareket karımdan geldi. Doğrulup, elini Hakkı’nın sikine uzattığını gördüm. Parmakları, biraz önce amına girip çıkan, tohumlarını rahminin ağzına fışkırtmış, yarı inik o koca sikin çevresine dolandı. Sonra; hafif hafif, sanki incitmekten korkar gibi okşamaya başladı. Gözleri yine yarı kapalıydı. Yüzüne, sikilmek istediği zamanlarda hakim olan o anlatılmaz ifade, yine gelip yerleşmişti. Onca afrodizyaktan sonra, yalnızca bir kere sikilmekle yetinmesine olanak olmadığı belliydi.

Sikinde dolaşan parmaklar, Hakkı’nın üstünde beklenen etkiyi yaratmakta gecikmemişti tabii. Büyük bir hızla huylanıyordu. Bir anda, yeniden dimdik ve kocaman olmuştu siki. Biraz daha sokuldu karıma. Aklını başından alan sikin böyle yakınına gelmesi, Şule’yi daha da heyecanlandırmış gibiydi. Koltukta kıpırdanıp duruyordu. Sonra iyice doğrulup, o da Hakkı’ya sokuldu biraz. Şimdi herifin kocaman siki, neredeyse karımın yüzüne deyiyordu. Nefes bile almadan olup bitenleri izliyordum. Büyülenmiş gibi Şule’nin ağzını açışını ve o güzelim dudaklarının Hakkı’nın sikinin koca bir mantara benzeyen başına kapanışını seyrettim. Az önce amına girip çıkan, içinde tohumlarını fışkırtan sik, şimdi ağzındaydı karımın.

Şule’nin; alev alev yanan, kıpır kıpır diliyle insanın aklını başından alan, o çıldırtıcı ağzını çok iyi biliyordum. Yüzlerce kez, sikimin o ağzın içinde eridiğini hissederek mestolmuştum. Şimdi ise benim yerimde Hakkı vardı. Sikim yeniden taş gibi sertleşmişti. Hiç bir şeyi kaçırmamaya çalışarak seyretmeyi sürdürüyordum.

Karımın başı sürekli oynuyor, Hakkı’nın sikini ağzının derinliklerine alıp çıkarıyordu. Herifin yüzünde, ne kadar zevk almakta olduğunu açıkça belli eden bir ifade vardı. Başı hafifçe arkaya devrilmiş, gözlerini yarı kapatmıştı. İki eli, birer pençe gibi Şule’nin omuzlarını kavramıştı. Sonra kalçalarını ileri geri oynatmaya başladı. Artık sikini karımın ağzına sokup çıkarıyor, onu ağzından adeta sikiyordu. Manzara müthişti.

Sonra gözlerim salonun kapısında farkettiğim kıpırdanmaya takıldı. Can çaktırmadan gelmiş, tıpkı benim gibi, onları seyrediyordu. Aramızdaki mesafe yüzünden yüzünü tam göremiyordum ama, onun da son derece tahrik olduğundan emindim. Karımı sikmek için sırasını beklerken, seyretme fırsatını da kaçırmak istemiyordu anlaşılan.

Bu arada Hakkı’nın hareketleri giderek hızlanmış, sikini Şule’nin ağzına hırsla sokup çıkarmaya başlamıştı. Karımın gözleri kapalıydı. Yüzünde zevkten erimiş olduğunu açıkça gösteren bir ifade vardı. İki eliyle koltuğun kenarlarını sımsıkı kavramış, kendini alabildiğine bırakmıştı. Herif onu ağzından sikiyor, o da büyük bir teslimiyetle veriyordu. Burnundan çıkan mırıldanma ve inlemeler, bundan ne kadar çok hoşlandığını açıkça belli ediyordu.

Hakkı’nın ağzından hırıltılar çıkmaya başlamıştı. Belini getirmek üzere olduğu belliydi. Kalçalarının hareketleri giderek hızlanıyor, siki her bastırışında, karımın ağzına biraz daha çok giriyordu.

– “Ohhh ağzın am gibi…” dedi hırıldayan bir sesle. “Hadi iyice em bakayım sikimi… İyice em… Ohh şimdi fışkırtacağım ağzına… Gırtlağına fışkırtacağım şimdi… Ohh hadi yut tohumlarımı orospu… Yut tohumlarımı…”

Kalçalarının titrediğini görebiliyordum. Sonra vücudu da kasılmaya başladı. Aynı anda karımın boğazı da oynamaya başlamıştı. Tanrım, herif gerçekten de ağzında fışkırtıyor, o da büyük bir iştahla hepsini yutuyordu. Aynı anda onun da bütün vücudu titremeye, sarsılmaya başlamıştı. Hakkı’nın tohumları midesine inerken, o da belini getiriyordu.

Aslında yine patlama noktasına gelmiştim ama, kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Seyredeceklerimin bu kadarla kalmayacağı kesindi. Doğrusunu söylemek gerekirse, Hakkı planını aynen uyguluyordu. En azından söylediklerinin ilkini yerine getirmiş ve karımı sikmişti. Şimdi Can’a verdiği “ona da siktirme” sözünü tutacağından kuşkum yoktu. Zaten Can da hazırdı buna. Öte yandan, Hakkı’nın işi şimdilik bitmiş gibi görünüyordu. Şule’nin ağzında patlattıktan sonra, karşısındaki koltuğa oturmuş dinleniyordu. O kocaman siki yarıyarıya inmişti. Sonra yerinden kalkıp, salondan çıktı.

Karım, hala koltukta oturuyordu. Eteği artık beline kadar sıvalı, bacakları alabildiğine açıktı. Sağ elinin parmakları ise amıyla oynuyordu. Tanrım, sikilmeye doymamış olduğu öylesine belliydi ki. Çok geçmeden geri döneceğini tahmin ettiği Hakkı’yı beklediğini anlıyordum.

Gözlerimi ayırmadan onu seyretmekte olduğum için, Can’ın salona girdiğini, ancak Şule’nin yüzünde beliren şaşkınlıktan anlayabildim. Gözlerimi kapıya çevirdiğimde gördüğüm manzara beni de şaşırttı. Çırıl çıplaktı Can. Adaleli ve güneş yanığı bir vücudu vardı ama, ne karım ne de ben, işin bu tarafıyla pek ilgilenmiyorduk. İkimizin de dikkati, çelik bir yay gibi yukarıya kıvrık duran sikine yönelmişti.

Acele etmeden, karıma doğru yürüdü Can. Gözleriyle sanki onu yiyip bitiriyor gibiydi. Şule’yi “yıllardan beri sikmek istediğini” söylemişti Hakkı’ya. Şimdi yakalamıştı bu fırsatı işte. Karım, parmakları hala yeni sikilmiş amında, dudakları yarı aralık ve yüzünde içindeki sikilme isteğini açıkça ortaya koyan bir ifade ile onu bekliyordu. Can iyice yaklaştığında, birden kalkıverdi koltuktan. Sonra arkasını Can’a dönüp, dizlerinin üstünde, yeniden çıktı koltuğa. Ellerini koltuğun arkalığına dayamış, kıçını dışarı çıkarmış, belini bükmüştü.

Yeni bir siki içine almak için hazır bekliyordu.

Fazla bekletmedi Can onu. Arkadan sokulup sikini önünde açılmış bekleyen o güzelim amın dudakları arasına yerleştirdi ve bir anda dibine kadar geçirdi karıma. Şule’nin gözleri kaymıştı. Hiç itiraz etmeden, kendini ikinci bir adama siktiriyordu. İtiraz etmek ne kelime, zevkten bayıldığını görebiliyordum. Can da zevkten uçmuştu tabii. İki eliyle karımı belinden kavramış, gözleri yarı kapalı, hırsla sikiyordu. Birden belini getirmeye başladı. Vücudu sarsılıyor, kıçının yanakları titriyordu. Bütün gece heyecanla bu anın gelmesini beklemiş, üstelik, Hakkı karımı sikerken seyretmişti. Bunun onu daha da tahrik etmiş olduğu kesindi. Kendini tutamamıştı işte. Tohumlarını Şule’nin amına dolduruyordu.

İçindeki sikin fışkırdığını hissetmek de, karıma yetmişti tabii. Vücudunun dalga dalga sarsılıp çırpındığını, adeta kendinden geçerek belini getirdiğini görebiliyordum.

Durulmalarını elbetteki beklemiyordum ama, Can’ın sanki hiç bir şey olmamış gibi karımı sikmeyi sürdürdüğünü görünce, yine de şaşırdım. Yoksa Hakkı ona da mı afrodizyak vermişti acaba?

Şule’nin yüzü bana dönüktü. Zevkten kaymış gözleriyle, hiç bir yere bakmıyor gibiydi. Beni aklına bile getirmediğinden emindim. Normal halinde bile sikilmekten ne kadar hoşlandığını bildiğimden, şimdi bir de afrodizyak etkisindeyken ne hale geldiğini tahmin edebiliyordum. Dünyadan kopmuş gibiydi. O anda içine girip çıkan sikten başka hiç bir şeye ilgi duymadığı belliydi.

Can, başını arkaya atmış, gözlerini kapamıştı. Ne kadar zevk aldığı yüzünden açıkça belli oluyordu. Durmadan pompalıyor, sikini, karımın artık iyice şişmiş ve içi tıkabasa bellerle dolmuş olması gereken amına sokup çıkarıyor, onu çıldırtıyordu. Manzara müthişti doğrusu. Seyretmeye doyamıyordum. Elimi sikime dokundurursam hemen patlayacağımın farkındaydım. Bunu mümkün olduğu kadar geciktirmek istiyordum. İçimden gelen bir ses, daha da müthiş şeyler seyredeceğimi söylüyordu sanki.

Daha bu düşünceler kafamın içinden tam geçemeden, Can’ın Şule’nin belindeki ellerinden birini çekip, hemen önündeki o yusyuvarlak kalçalara götürdüğünü gördüm. Önce birini avuçladı. Sonra da başparmağını aralarındaki yarığa sokuverdi. Karımın vücudunun elektrik çarpmış gibi titrediğini gördüm. Can’ın parmağı altındaki o küçük ve pembe göt deliğinin ne kadar duyarlı olduğunu benim kadar iyi bilen olamazdı. Onu kimbilir kaç kere yalamış, içine parmağımı, dilimi ve sonunda da sikimi sokmuştum. Kısacası o güzelim götü sikmeye bir türlü doyamamıştım. Şimdi ise orada bir başka erkeğin parmağı vardı.

Ama iş bununla kalmayacaktı tabii. Gerçi Can şimdilik yalnızca yoklama çekiyordu ama, karımın gösterdiği tepki nedeniyle, sikini bu iştah açıcı küçük deliğe de sokabileceğinden emin olmuştu bile. Bir taraftan da sikinin çevresine sımsıkı dolanmış olan amı sikmeyi sürdürüyordu. Sonra eli iyice haraketlendi. Artık başparmağını Şule’nin götüne sokup çıkarıyor olmalıydı.

Karım çıldırmış gibiydi. Kalçaları çalkalanıyor, dalgalanıyor, kıvranıyordu.

– “Ohhhh… Hadi götümden sik beni…” diye inlyedi birden. “Oh hadi götümden sik beni, n’olursun… Hadi götüme sok sikini…”

Can’ın o ana kadarki niyeti neydi, pek emin değildim ama, Şule’nin son sözleri, eğer varsa, kontrolü elinden kaçırmasına neden olmaya yetmişti. Kalçalarını geri çekerek, am suları ve bellerle sırısıl sıklam ıslanmış, pırıl pırıl parlayan sikini karımın amından çıkardığını gördüm. Sonra eliyle dibinden tutup, başını önündeki pembe göt deliğine dayayışını ve bastırmaya başlayışını, büyülenmiş gibi izledim. Yavaş yavaş giriyordu.

Şule’nin yüzü zevkten iyice çarpılmıştı. Yarı aralık gözlerle benim bulunduğum yere doğru bakıyordu. Ama hiçbir şey görmediğinden emindim. Can’ın kasıkları kalçalarına yapışıp, o çelik gibi sik tümüyle götüne gömüldüğünde, tüm vücudu sarsılmaya başladı. Ağzından küçük çığlıklar kaçırarak, kimbilir kaçıncı kez belini getiriyordu. Götü, Can’ın sikini bir mengene gibi sıkıştırmış olmalıydı. Sonra Can, karımın götünü sikmeye başladı. Yavaş ve uzun hareketlerle, sikini, o yumuşacık, ateş gibi yanan deliğe sokup çıkarıyor, sokup çıkarıyordu. Manzara, tek kelimeyle müthişti.

Belimin heran gelebileceğinin bilincinde ve bütün gücümle bunu geciktirmeye çalışarak, karımın sikilişini seyrediyordum. Sanki tepeden tırnağa, kocaman bir sik gibi hissediyordum kendimi. Tüm hayatım boyunca bu kadar çok tahrik olduğumu hatırlamıyordum. Bir taraftan da, Hakkı’nın mutfakta Can’a söylediği sözler kafamın içinde dansediyordu. Hakkı “karımı önce kendisinin sonra da Can’ın sikeceğini, en sonunda da birlikte sikebileceklerini” söylemişti. Şimdiye kadar seyrettiklerim, karımın gözlerimin önünde, ağzından, amından, götünden sikilmesi yetmezmiş gibi, şimdi de, büyük bir istekle bu sözlerin gerçekleşmesini bekliyor, umuyordum.

Bu arada Can da Şule’nin götünü sikmeyi sürdürüyordu. İki eliyle karımın ince belini sımsıkı kavramış, kalçalarının sert hareketleriyle ileri geri hareket ediyor, artık iyice kızarmış olan sikini sokup çıkarıyordu. Vücudunun adeleleri gerilip şişmişti. Onun da çok büyük bir zevk almakta olduğu açıkça belliydi. Gözlerimi biran için bile olsa onlardan ayıramadan, hiç bir ayrıntıyı kaçırmamaya çalışarak, büyülenmiş gibi seyrediyordum. Bu yüzden de, Hakkı’nın gelişini, hemen farkedemedim.

Tıpkı Can gibi, o da içerde soyunmuş, çırıl çıplak kalmıştı. O kocaman siki, yine kazık gibiydi. Sessizce gelip yanlarına sokuldu. Sonra da elini uzatıp, karımın sırtını okşamaya başladı. Şule’nin onun varlığından haberdar olması da, vücudunun üstünde dolaşan bu üçüncü el nedeniyle oldu. Başını çevirip Hakkı’ya baktığını gördüm. Sonra gözleri, o kocaman kıllı sike takıldı ve mümkünmüş gibi, daha da çok şehvet ve sabırsızlıkla parlamaya başladı. Tanrım, artık beklentim gerçekleşmek üzereydi. İkisi birlikte sikeceklerdi karımı.

Hakkı’nın da fazla sabırlı olmadığı kesindi. Koltuğun arka tarafına dolandı. Parmaklarını saçlarının arasına geçirip Şule’nin başını tuttu ve ona doğru sokuldu. O kocaman sik, şimdi karımın yüzüne değmeye başlamıştı. Büyük bir heyecanla, o öpmeye doyamadığım dudakların açıldığını gördüm. Hakkı biraz daha yaklaştı ve sikini biranda Şule’nin ağzına sokuverdi. Bu, karımın belinin bir kez daha gelmesi için yeterli olmuştu. Yine tüm vücudu sarsılıp dalgalanıyor, kalçaları sağa sola dansediyordu. Can hareketsiz kalmıştı. Siki, o küçük göt deliğinin içinde tekrar hapsolmuş olmalıydı.

Sonra duruldu karım. Aynı anda da, hem Can, hem de Hakkı pompalamaya başladılar. Biri götüne, öbürü ağzına sokup çıkarıyorlardı şimdi. Tıpkı Hakkı’nın söylediği gibi, önce ayrı ayrı sikmişlerdi karımı, şimdi de ikisi birden, iki taraftan sikiyorlardı. Artık kendimi tutmama olanak kalmamıştı. Elimi bile dokundurmadım sikime. Ama belim, birden fışkırmaya başladı. Başım dönüyor, gözlerim kararıyordu.

Yeniden içeriyi seyredebilecek kadar kendimi topladığımda gördüklerim yine müthişti. Can da, Hakkı da iyice hızlanmışlardı şimdi. Sikleri, birer piston gibi karımın götüne ve ağzına girip çıkıyordu. Şule ise kendini onlara bırakmış gibiydi. Gözleri sımsıkı kapalı, beli aşağı bükülmüş, kalçaları götüne girip çıkmakta olan sikin işini kolaylaştırmak için iyice havaya kalkmış, dudakları ağzına girip çıkmakta olan o kacaman kıllı sikin çevresine bir vantuz gibi yapışmış, sikiliyordu. Hem de ne sikiliyordu. İnlemeleri gerçi burnundan geliyordu ama, o kadar şiddetliydi ki, ben bile duyabiliyordum.

– “Ohhh, ağzın am gibi…” diye homurdandı Hakkı birden. “Ağzın am gibi orospu…”

Belini getirmek üzere olduğunun farkındaydım. Ama Can ondan çabuk davrandı. Birden dibine kadar geçirdi karımın götüne. Hayvani sesler çikarıyor, kalçaları kasılıyordu. Tanrım, belini Şule’nin o küçük götünün derinliklerine boşaltıyordu. Bir taraftan da, iki eliyle karımın dalgalanan, çırpınan vücudunu kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Sonra Hakkı da getirmeye başladı.

Şule, gırtlağına fışkıran ilk salvoyla birlikte kontrolden çıkıverdi. Hakkı’nın kocaman siki biranda ağzından çıktı ve ikinci salvoyu yüzünün tam ortasına yedi. Bu onu daha da çıldırttı sanki. Öyle ki, Can da tutmayı beceremedi karımı. Bir anda onun siki de çıktı dışarı. Ama hala fışkırmaya devam ediyordu. Beyaz erkeklik sıvılarının havada geniş bir kavis çizip karımın o baştan çıkartıcı kalçalarına yağması öylesine tahrik edici bir manzaraydı ki, sikim yeniden taş gibi oluverdi bir anda.Sonra ayrıldılar. Can bir koltuğa, Hakkı bir koltuğa oturdu. Şule de oturduğu koltukta hafifçe yan dönüp, bacakları altında, adeta yığılıp kaldı.

Artık her şeyin bitmiş olması gerektiğini düşünüyordum. Öyle ya, Hakkı üç, Can da iki kere patlatmışlardı. Ama rekor tartışmasız karımdaydı. Tam sekiz kez çıkmıştı bulutların üstüne. Orada koltuğun üstünde, tüm yorgunluğu ve sikilmişliğiyle öylece otururken o kadar güzel, o kadar sikilesiydi ki, başımı döndürüyordu. O anda en çok istediğim, az öncesine kadar siklerin girip çıktığı, bellerin dolduğu amıyla götünü görebilmekti ama, oturuş biçimi buna izin vermiyordu. Şimdi yerinden kalkıp içeriye, beni uyuduğumu sandığı odaya gelse ve o birbirinden güzel deliklerini bana gösterse, bütün o vıcık vıcıklıklarıyla, sikilmişlikleriyle, bir kere de benim sikimin oralara girip çıkmasına olanak verse ne güzel olur diye düşünüyordum. En iyisi ses çıkarmadan ve görülmeden odaya geri dönmem olacaktı galiba.

On saniye sonra odaya geri dönmüş, pencereyi kapamış ve yatağın üstüne oturup Şule’yi beklemeye başlamıştım. Yaklaşık on dakika kadar da bekledim. Ama bir türlü gelmiyordu karım. Doğrusunu söylemek gerekirse merak etmeye başlamıştım yeniden. Sonunda dayanamadım ve tekrar terasa çıktım.

Salonda her şey, bıraktığım gibi değildi artık. Gerçi Hakkı ve Can, hala koltuklarda oturuyorlardı ama, Şule yerinde değildi. Koltuktan kalkmış, tam ortalık yere, yumuşak halının üzerine, sırtüstü yatmıştı. Bacaklarını alabildiğine açmış ve dizlerinden bükerek göğsüne doğru çekmişti. Tabak gibi açıktı yani. Sol elini kalçalarının altından geçirerek getirmiş, orta parmağını, az önce Can’ın sikinin girip çıktığı, tohumlarını fışkırttığı götüne sokmuştu. Sağ elini ise önden uzatmış, yine orta parmağını, işaret ve yüzük parmaklarıyla şişmiş dudaklarını iyice açtığı amına sokmuştu. Gözleri yarı kapalı, Hakkı ve Can’ın önünde, kendini parmaklarıyla sikiyordu karım. Hem amından, hem götünden.

Tanrım, hala sikilmeye doyamadığı belliydi. Hakkı’nın afrodizyakı onu öylesine etkilemişti ki, tam sekiz kez belini getirmesine rağmen, hala doymamıştı sikilmeye. Olduğum yerde donmuş kalmıştım. Biraz önce görmek istediğim iki delik de, vıcık vıcık olup iyice açılmış amı da, götü de gözlerimin önündeydi şimdi. Seyrine doyulmayacak bir manzaraydı bu.

Sonra akledip Hakkı’yla Can’a baktım. Onlar da büyülenmiş gibi seyrediyorlardı Şule’yi. Eze eze, amından, götünden, ağzından sikip yine de doyuramadıkları karımı, alev alev yanan gözlerle seyrediyorlardı. Can’ın siki bir kere daha kalkmış, dimdik olmuştu. Hakkı ise yarı kalkık sikini okşuyordu.

– “Sikilmek istiyorum…” dedi karım birden… “Ohhh daha çok sikilmek istiyorum… Hadi gelin sikin beni… Hadi gelip sikin beni n’olur… Ohhh hadi… Ohhh hadi n’olur..? Ohhh n’olur…?”

Can bir anda fırladı yerinden. Halının üstünde, Şule’nin yanına diz çöktü. Ama karım bakmıyordu bile ona. Gözleri hala kapalı, parmakları amıyla götüne hızla girip çıkıyor ve konuşmayı sürdürüyordu.

– “Hadi sikin beni… Ohhhh sik istiyorum… Siklerinizi istiyorum… Hadi sikin beni… İkiniz birden n’olur… Ohhh ikiniz birden sikin beni hadi… Ohhh sikilmek istiyorum… Hadi sikin beni… Hadi sikin… Ohhh hadi… Sikin beni…”

Bu kadarı Hakkı’ya da yetmiş, o kacaman siki, tekrar kazık gibi olmuştu. Hızla yerinden kalkıp, karımla Can’ın yanına geldi. Şimdi son derece ilginç bir manzara vardı gözlerimin önünde. Şule pozisyonunu hala değiştirmemişti. Parmakları hala iki taraftan içine girip çıkmayı sürdürüyordu. Yalnızca konuşmaktan vazgeçmiş gibiydi. Şimdi yalnızca inliyordu. Bir taraftan da, yanındaki iki erkeği algılamıştı tabii. Bunun onu daha da çok heyecanlandırdığını, içindeki sikilme isteğini daha da arttırıp dayanılmaz hale getirdiğini farkedebiliyordum. Sonra birden beli gelmeye başladı. Dokuzuncu kez belini getiriyor ve can çekişen bir hayvanınkine benzeyen sesler çıkarıyordu. Vücudu gevşeyiverdi aniden. Parmakları içinden çıktı. Bacaklarını indirdi.

Aynı anda da Hakkı girdi devreye. Karımın yanına uzandı önce. Sonra da onu tuttuğu gibi üstüne çekti. Kalçalarının bir an için havalandığını gördüm. Elinin yardımına bile gerek duymadan, o kocaman sikini Şule’nin amına sokuverdi. Tek bir harekette dibine kadar geçirmişti.

– “Ohh ne güzel soktun…” dedi karım, “Ohhh ne güzel soktun bana… Ama yetmedi ki… Bir sik daha istiyorum… Ohhh bir sik daha istiyorum… Götüm boş kaldı bak… Ohhh bir sik de götüme istiyorum…”

Kulaklarıma inanamıyordum. Hayal edebileceklerimin en çılgınını istiyordu karım. Hakkı’nın üstüne uzanmış, o kocaman sikini dibine kadar amına almış, götüne girecek ikinci sik için yalvarıyordu. Başım uğulduyordu artık. Kendimden geçmiş gibi, Can’ın doğruluşunu ve Şule’nin arkasına geçişini izledim. Sikini getirip karımın götüne dayadı. Sonra da hiç zorlanmadan sokmaya başladı. Bir anda kasıkları, önündeki o baş döndürücü kalçalara yapışıverdi. Şimdi iki sik birden vardı karımın içinde. Biri amına, öbürü götüne girmişti. Dibine kadar.

Çığlığa benzer bir ses çıktı Şule’nin ağzından. İki erkeğin arasına sıkışmış vücudunu sarsılmaya, çırpınmaya başladı. Yine beli geliyordu. Onuncu kez.

Sonra Hakkı’ya Can, karımı sikmeye başladılar. Biri amından, biri götünden sikiyordu. Sikleri birer piston gibi giriyor, çıkıyor, giriyor, çıkıyordu. Şule ise zevkten çıldırmış gibiydi. Durmadan belini getiriyordu artık. Durulmaları en çok 15-20 saniye sürüyor, sonra yine vücudunu titremeye başlıyor, beli yine geliyordu. Artık saymama da olanak kalmamıştı. Çılgın bir şeydi bu. Seyretmeye doyamıyordum. Bu çılgın akşamın başlamasından bu yana tahrik olmadığım kadar çok tahrik olmuştum. Karımın, gözlerimin önünde, benden yalnızca bir kaç metre uzakta, iki çıplak erkek vücudunun arasına sıkışmış, hem amından hem götünden sikilişini seyrediyor ve uçuyordum.

Hepimiz zaman kavramını yitirmiştik herhalde. Ya da en azından bana öyle geliyordu. Bu nedenle, Can’ın birden bağırması beni beklemediğim kadar şaşırttı. Garibim, sikini bir mengene gibi sıkıştırıp saran o kadife yumuşaklığındaki götün etkisine daha fazla dayanamamış olmalıydı. Belini getiriyor, tohumlarını karımın götünün derinliklerine boşaltıyordu yine.

– “Ohhh fışkırt…” diye inledi Şule,bilmem kaçıncı kez kendi de belini getirirken, “Ohhh fışkırt götüme hadi… Ohhh doldur içimi yavrum… Doldur karnımı… Immmmnnnnnhhhh…”

Hakkı ise aşağıdan pompalamayı, sikini karımın amına sokup çıkarmayı sürdürüyordu. Ne de olsa, Can’dan bir kere fazla getirmişti belini o. Bu nedenle de hala dayanıyordu.

Sonra Can Şule’nin arkasından uzaklaştı. Karımın götü, içinden çıkan siki sanki bırakmak istemiyor gibiydi. Ama bunu başaramadı tabii. Can’ın yarı inmiş siki içinden çıktığında ise ürperdiğini farkettim. Birden doğrulup, kendi de Hakkı’nın üstünden kalkıverdi. Bir eliyle Can’ın elini tutmuş, gitmesine izin vermiyordu. Sırtını Hakkı’ya dönüp tekrar üstene oturduğu gördüm. Bu arada öbür elini aşağı uzatıp herifin o koca sikini tutmuş ve mosmor başını getirip götüne dayamıştı. Kendini bıraktı ve Hakkı’nın siki, Şule’nin götüne gömülüverdi. Can’ın elini de bırakmamıştı, bütün bunlar olup biterken. Hakkı’nın kıllı taşakları amının dudaklarına yapıştığında ise Can’ı kendine çekmeye başladı. Ağzı açıldı ve dudakları, götünden daha yeni çıkmış o yarı inik sikin üstüne kapanıverdiler. Hırsla emmeye başladı. Aynı anda da kalçaları hareketlendiler. Şimdi bir taraftan Can’ın tohumlarını içine henüz fırkırtmış sikini emiyor, bir taraftan da götünü dolduran o koca sikin üstünde oturup kalkıyordu.

Tanrım, gerçekten doymayacak gibiydi karım. Kendini sikişin labirentlerinde kaybetmişti sanki. Geri dönmeye de hiç niyeti yokmuş gibi görünüyordu.

Can dinlenememiş, kendine gelememişti bile. Ama Şule’nin ağzı o yarı inik sikine öyle şeyler yapıyordu ki, kendini yeniden kaptırmıştı. Giderek daha çok kalkıyordu siki. Sonunda iki eliyle karımın başını tuttu ve sikini hırsla sokup çıkarmaya başladı. Bu doymak bilmeyen kadınının ağzını sikme sırası ondaydı artık.

Karımı bu sefer de, bir sik götünde, bir sik ağzındayken seyrediyordum. Tıpkı daha önce olduğu gibi. Tek fark, bu sefer siklerin yer değiştirmiş olmasıydı. Gözleri sımsıkı kapalıydı Şule’nin. Zevkten kendinden geçmişti. Hakkı’yla Can da, yine transa girmiş gibiydiler. Dünyadan kopmuş, karımı sikiyor, sikiyor, sikiyorlardı.

Şule birden durup, Can’ın sikini ağzından çıkardı. Hayran gözlerle, dibinden sımsıkı kavradığı siki seyretti bir süre. Sonra vücudunu geriye verdi ve ellerini Hakkı’nın iki tarafından yere dayadı. Bacaklarını iyice açıp, dizlerini karnına doğru çekti. Manzara müthişti. Herifin o kacaman siki, dibine kadar gömülmüştü götüne. Onun üstünde de, vıcık vıcık olmuş, susamış bir ağız gibi açılmış amı görünüyordu. İçine yeni bir sik almaya hazır, hatta bunun için yalvarır gibi duran o güzelim am, başımı döndürdü.

– “Hadi sok…” dedi zevkten ağdalanmış bir sesle, “Hadi gel amıma sok sikini… Çabuk ol n’olursun… Hadi gel sik beni… Ohhh hadi… Yine amımdan götümden sikin beni n’olur…”

Hırsla saldırdı Can. Bir anda üç vücut birbirine girmişti yine. Aynı anda da, karım yine peşpeşe belini getirmeye başlamıştı. İki sik birden yemek, aynı anda iki erkeğe birden sikilmek, bir sikin amına, diğerinin götüne girip çıkması, onu zevkten çıldırtıyordu. İp tam anlamıyla kopmuştu artık. Üçünün de hareketleri giderek hızlanıyor, sertleşiyordu. Sanki dövüşür gibiydiler. İnlemeleri, haykırmaları, tam anlamıyla birbirine karışmıştı.

Can ayakları yere basılı, öne doğru eğilmiş ve kollarını Şule’nin bacaklarının altından geçirerek, onu omuzlarından kavramıştı. Güçlü kollarıyla yarı havada tutuyordu karımı. Sikini de büyük bir hırsla amına sokup çıkarıyor, neredeyse öldüresiye sikiyordu onu. Hakkı ise üstünden karımın ağarlığının kalkmasıyla rahatlamış, iki eliyle onu leğen kemiklerinden kavramıştı. Kalçaları bir motor hızıyla yerden havalanıp geri dönüyor, o koca siki Şule’nin götüne dibine kadar giriyor, ucuna kadar çıkıyor, tekrar dibine kadar giriyordu.

Sonra karımın vücudu, şimdiye kadar hiç görmediğim bir biçimde sarsılmaya başladı. Öyle ki, onu tutabilmek için, Hakkı da, Can da durmak zornda kalmışlardı şimdi. Beli kıvrulup bükülüyor, kalçaları sert hareketlerle sağa sola, yukarı aşağı oynuyordu. Bu sefer çok büyük geliyordu beli. Çıldırmış gibiydi. Üstelik bir türlü de durulmuyordu. İçindeki siklere acayip şeyler yapıyor olmalıydı. Ne Hakkı’nın ne Can’ın buna dayanamayacaklarına emindim. Sorun hangisinin önce patlayacağıydı. Herhalde Hakkı ilk olacaktı.

Ama yanılttılar beni. Çünkü birlikte patladılar. Biri amının öbürü götünün derinliklerindeki iki sikin aynı anda fışkırmaya başlaması, karımı da bitirdi.

Çığlıklar atarak, yığılıp kaldı.

Bense tepeden tırnağa sik kesilmiş bir halde kalmıştım olduğum yerde. Bu sefer onlar getirmiş, ben getirmemiştim. Şikayetçi de değildim. Çünkü artık karımı sikmek istiyordum. Saatlerdir sikildiği her yerinden ben de sikmek istiyordum onu.

İçerdekiler hala halının üstünde yatıyorlardı. Hakkı altta, karım onun üstündeydi. Can ise hemen yanlarında uzanmıştı. Bu sefer onları bıkarıp içeri gitmeyecektim. Bunu karımın odaya gelmeye kalkışmasından sonra yapmaya kararlıydım. Gerçi bu sefer her şey gerçekten bitmiş gibiydi ama, yine de emin olmak, bir şeyler kaçırmamak istiyordum.

On dakika kadar öylece yattılar içerdekiler. Sonra Şule kımıldadı ilk olarak. Hakkı’nın üstünden inip yere, ikisinin arasına oturdu. Gözleri bir Hakkı’nın, bir Can’ın sikine takılıyordu. Ama artık ikisi de inmiş, süklüm püklüm olmuştu siklerin. Sahiplerinin de, hiç bir şeye aldıracak halleri yoktu. Karım ellerini uzatıp ikisinin de siklerini okşamaya başladığında, hafifçe kımıldandılar, o kadar.

– “Sikilmek istiyorum…” dedi karım, “Daha sikilmek istiyorum…”

Can’ın yanıtı, yalnızca derin bir inlemeydi. Hakkı ise sesini bile çıkarmamıştı.

– “Heyyy, duymuyor musunuz..? Sikilmek istiyorum dedim size… Hadi kalkın bir daha sikin beni… Ohhhhh çabuk olun… Sik istiyorum…. Daha çok sik istiyorum…”

– “Pezevenk kocanı denesene…” dedi Hakkı, “İçerde uyuyor kocan… Biz burada orospu karısını sikerken, kocan içerde uyuyor… Git uyandır onu… Git ona siktir artık kendini orospu… Hadi git kocana ver artık… Böyle taze sikilmiş halinde git, onu uyandır, amını, götünü, ağzını ona da siktir hadi…”

Tam bir rüya aleminde gibi, karımla birlikte ben de dinliyordum bu rezil herifin söylediklerini. Ve tıpkı karım gibi benim üstümde de müthiş bir etki yapıyor, beynime işliyordu bu sözler. Çünkü sonuçta doğru söylüyordu Hakkı. Beni içerde uyuyor sanıyordu. Ve bu süre içinde karımı sikmişlerdi. Tanrım, hem de nasıl sikmişlerdi. Ama sonunda işleri bitmişti onların da. Karım ise bol afrodizyak etkisindeydi hala. Doymamıştı sikilmeye.

Şule birden kalktı ayağa. Saçı başı iyice dağılmış, giysisi vücudunun orta kısmında toplanmıştı. Onlara bakmadan içeri yöneldiğini görünce, ben de yıldırım gibi odama döndüm. Pencereyi kapadım, kapının kilidini açtım ve yatağın üstüne uzandım. Aynı anda da karım girdi içeri. O kapıyı kaparken, ben de başucumdaki küçük lambayı yaktım.

Üstünü başını düzeltmek zahmetine bile katlanmamıştı Şule. Bacaklarının iç tarafları, am suları ve bellerle sırılsıklam ıslaktı. Hakkı yüzüne fışkırttığı sırada saçlarına gelen beller kurumuştu. Gözgöze geldik.

– “Sik beni sevgilim…” dedi yavaşça, “Canım sikilmek istiyor…”

Sonra yürüyüp yatağın üstüne sokuldu. Elleri uzanıp içeri sokmaya fırsat bulamadığım, dim dik sikimi okşamaya başladı. Ama fazla dayanamadı. Bacaklarını açıp üstüme oturdu ata biner gibi. Yattığım yerden amını görebiliyordum. Şişmiş dudakları iyece açık, içinden peltelenmeye yüz tutmuş beller sızan amı başımı dördürdü. Biraz doğruluşunu ve sikimi dibinden kayvayıp amının altına getirişini izledim. Bir anda oturdu sikimin üstüne. Alışık olmadığım kadar gevşemişti amı. Bir anda, taşaklarıma kadar aldı beni içine. Ellerini göğsüme dayamış, gözlerimin içine bakıyordu. Amından sızan beller ılık ılık taşaklarıma akıyordu. Zevkten çıldıracak noktaya geldiğimi hissediyordum.

– “Canım sikilmek istiyor…” dedi şehvet dolu bir sesle, “Canım sikilmek istiyor kocacım…”

– “Doymadın mı..?” dedim.

Birden donup kaldı karım. Hala gözgözeydik ama artık hareket etmiyordu. Sorumu anlamaya çalıştığının farkındaydım. Kalçalarımı yukarı doğru bastırıp, sikimi biraz daha kökledim gevşemiş amına. Bu, vücudunun elektriklenmesine neden oldu. Sonra yeniden hareketlendi. Kalçaları şimdi üstümde dansediyordu.

– “Doymadın mı…?” diye tekrarladım sorumu…

– “Biliyorsun…” dedi, “Neler olduğunu biliyorsun…”

– “Biliyorum…”

– “Ama nasıl..?”

– “Seyrettim…”

– “Her şeyi mi…?

– “Her şeyi, en ince ayrıntısına kadar hem de…”

– “Kızmadın mı..?”

– “Saçlamala, aksine çok hoşuma gitti…”

– “Doğru mu söylüyorsun..?”

– “Evet… Çok hoşuma gitti…”

– “Neler yaptılar bana sevgilim…”

– “Siktiler…”

– “Ah evet sevgilim, siktiler beni… Hem de ne biçim siktiler… Ahhh ikisi birden siktiler beni ve zevkten uçtuğumu sandım… İki sik birden yemek o kadar güzeldi ki… Bir sik amımda, bir sik götümde… Ohhh öyle güzeldi ki… Dünyadaki hiç bir şey bunun yerini tutamaz biliyor musun sevgilim… Hiç bir şey… Yine istiyor canım…”

Hem konuşuyor, hem sikişiyorduk. Elimi götürüp orta parmağımı götüne değidirdim. Vıcık vıcık ve alabildiğine açıktı o küçük delik. Parmağımı sanki içine çekti. Birden vücudu yine titremeye başladı. Bir kez daha geliyordu beli. Ben de fışkırmaya başladım.

– “Ohhh canım çok sikilmek istiyor sevcgilim…” dedi durulduğumuzda, “Canım çok sikilmek istiyor sevgilim… İki sik birden istiyorum hem de… Biri amıma, öbürü götüme…”

– “Hadi yine git içeri o zaman…”

– “Faydası olmaz ki… O sikler kalkmıyor artık… İkisini de boşalttım… Bir daha kalkmayacak kadar boşalttım ikisini de…”

Şimdi yatakta oturmuş, sırtını duvara dayamıştı. Bacaklarını iyice açıp dizlerini toplamıştı. Hem konuşuyor, hem de amını okşuyordu.

– “O zaman talihine küs…” dedim, “Kalkmıyorlarsa, sen de siksiz kalacaksın demektir…”

– “Niye..?” diye sordu gözlerimin içine bakarak, “Dünyadaki tek sikler onlar mı sevgilim… Hadi gel gidelim buradan… Sokağa çıkalım ve bana sik bulalım… Bir sik daha bulalım, ikiniz sikin beni… Ya da daha güzeli, iki sik birden bulalım, üçünüz birlikte sikin… Ohhhh o daha da güzel olur sevgilim… Amımdan, götümden, ağzımdan aynı anda sikersiniz beni… Ohhhh o çok daha güzel olur sevgilim…”

Saate baktım. Neredeyse dörde geliyordu. “Neden olmasın” diye düşündüm kendi kendime. Türkiye’deydik, İstanbul’daydık. Burada abazan erkekten bol ne vardı ki..?

– “Hadi kalk o zaman…” dedim karıma, “Ama önce biraz üstünü başını düzelt… Bakalım neler bekliyor bizi sokakta…”

Sevinçle fırladı yerinden. Giysisinin askılarını omuzlarına geçirdi. Eteklerini biraz düzeltti. Odadan çıktık birlikte. Salonda Hakkı ve Can sızıp kalmışlardı. Şule sessizce içeri girip ayakkaplarını buldu ve yanıma geldi. Sırtını duvara dayayıp onları giyerken, gözlerim bacaklarının iç taraflarına takıldı. Hala sırılsıklam ıslak ve yapış yapıştılar. Nereye baktığımı görmüştü.

– “Böyle daha güzel sevgilim…” dedi, “Her gören sikildiğimi anlar böyle olunca… Yeni sikler istediğimi, aradığımı da…”

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Güvenli yer…

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Güvenli yer…

Müdür olacak şerefsizle kavga edip işten ayrıldığımın ikinci haftası.

Benim reyondan durmadan çamaşır eksik çıkıyormuş neden dikkat etmiyor muşum… Karıların kabinde başka şey denerken içlerine kat kat don giydiklerini buna yapabileceğim bir şey olmadığını söylediğimde bir araba laf etti, “yanlarında dur sende” dedi bende “elalemin karısıyla kabine giremem” dedim. Söylendi. ben de vurdum kapıyı çıktım ama sertleşmesindeki asıl neden başkaydı. Geçen ay yani işe girmemin ikinci haftasında beni kabinde görmüş yanıma girmiş ve kapıyı kapatıp elindeki sütyeni uzatarak “şunu bir denesen ya bak çok yakışacak” demişti.

Hiç konuşmadan kabinden dışarı çıkmıştım ve o günden beri bana düşmanca bakıyordu. Öbür çalışan kızlardan birine yemekte durumu anlattığımda hepsine aynı şeyi yaptığını bazılarının evet bazılarının da hayır dediğini ama iki halde de bir olumsuzluk doğmadığını anlatmıştı. Müdür zararsız sapıktı yani. Bu hale geleceğimi bilsem o zaman biraz meme gösteriverirdim.

Şİmdi de işsizliğin ikinci haftası ve kredi kartı limiti dolu, cebimde toplam 42 lira Kadıköydeki barda oturuyorum. Sağolsun barmen kankanın ısmarladığı bira önümde ve kira ödememe 4 gün kalmış durumda. Evde makarna filan stoğu daha bir süre yeter ama kira ne olacak? Annemden isteyemem, kocası olacak şerefsizden kurtulduğum zamandan beri eve gitmedim telefonda konuşuyoruz. Dört yıl ne kadar çabuk geçmiş. Onsekizi doldurduğum gün evden gitmiştim. Bekaretim yanımdaydı rezil üvey babam olacak herif ona dokunmamaya özen göstermişti ama başka özen gösterdiği konu yoktu.

Annem olacak kadın ise herşeyi domuz gibi biliyordu sonuçta tabii, büyük te olsa bir apartman dairesinde küçücük kızı götünden siken biri varsa üçüncü kişi de o kızın annesiyse herhalde farkına varır yani değil mi? Neyse geçmiş konular ve kafamdan sildiğim şeyler bunlar.

Kira ödemek gerek, aidat, gaz bok püsür bin lira gerek. Hemen gerek. Keşke şerefsize biraz meme gösteriverseydim. Şimdi maaş almış olurdum sorun kalmazdı.

Bira da bitmeye yaklaştı, kanka bir tane daha kıyak çıkar mı acaba?

Aa bir bira daha geldi bile, “ne iş” der gibi baktım gözüyle yandaki adamı işaret etti. “beyefendi ısmarladı”. Beyefendi buraların tiplerinden değil. Ceketli, kravatlı, eller manikürlü. Değişik. Başımla teşekkür ettim, o da eliyle bir şey değil dedi. Hareketindeki kararlı zariflik ilginç. Göz ucuyla daha dikkatli baktım hoş herif ve evli. Kanka “kim kız bu” diyor sessizce. “Bilmiyorum” deyip biramı bitiriyorum.

İki birayla sarhoş olacağımı sanmadığına eminim ama yanıma geliyor. “Şimdi adını söyleyip havadan sudan hangi salatalardan hoşlandığımdan dem vuracak amına koyayım” diyorum içimden. Öyle yapmıyor. elimden tutup “gel benimle” diyor gözüme bakarak. Ayaklarım onun kontrolunda elinden elime geçen sıcaklık aklımı bulandırıyor. Onunla gidiyorum.Çıkarken kankanın hayretle arkamdan baktığını görüyorum. Bu bardan tanımadığım biriyle ilk çıkışım değil ama bu kadar çabuk olanını görmemiş, şaşkınlığı normal. “Sana gidiyoruz” diyor “evin nerede” Yalnız yaşayıp yaşamadığımı, sevgilim olup olmadığını, neler sevdiğimi ya da sevmediğimi, hangi kitapları okuduğumu, dizileri ve hatta adımı sormuyor. Evimi soruyor ve oraya gidiyoruz diyor. Elim hala elinde.

Kirası ödenmek zorunda olan ev çok yakın. İki adım sonra eski apartmanın giriş katındaki dairenin kapısındayız. Anahtarı bulup çıkartmam bir yıl sürüyor, kapıyı açıp içeri girmek bir ömür.

Kapının arkamdan kapanmasıyla tokatın suratımda patlaması aynı an. Şaşkınlıktan acıyı hissedemiyorum. İkincisi diğer yanağımda ve çok daha sert. Dişim dudağımı kesiyor. Kaçmaya çalışıyorum ama saçlarımdan yakalamış kıpırdayamıyorum. Sürükleyerek yatak odasına götürüyor. Şoktan bağıramıyorum bile.

“Ses çıkartmayacaksın” diyor. O sırada aklımdan geçen saçma bir şekilde “ses çıkartırsan gebertirim” filan demedi “çıkartmayacaksın” dedi “kim ulan bu herif” düşüncesi. Donmuş kalmış olduğumun farkındayım ama tırnaklarım kendiliğinden yüzüne geçiyor. Umursamadı bile, sadece bileğimi kırarcasına acıtarak arkaya büktü ve dizini bacak arama bastırarak kıpırdamayacak hale getirdi. “Tecavüze uğruyorum” dedim içimden “ne saçma şey zaten verecektim ben buna”. “Lütfen” dedim “ne istersen yaparım” Gülüyor. Kravatını nasıl çıkardı ne zaman bileklerimi bağladı eteğimi nasıl sıvadı bilmiyorum. İkinci kere yalvarmayı denediğimde donumu ağzıma tıkıyor artık altım çıplak. Hayal gibi aklımdan geçen reglime kaç gün olduğu ve dükkandan durmadan aşırdığım donlardan hangisinin ağzımda olduğunu hatırlama çabası. Şartlanmalarımız geçmiyor.

Ses çıkartmıyorum, debelenmiyorum, kaderime razıyım, acı sevmiyorum annem orospusunun kocasının o hastalıklı tipiyle küçücük pipisini götüme soktuğu zamanlar öğrendim bunu. Direnirsen acı gelir ve acı kötüdür.nasılsa birazdan geçecek ve ben yine unutacağım. Kafamın içinde küçücükken oluşturduğum o güvenli yere çekilmeye çalışıyorum. Oradayken bana bir şey yapamazlar.

Güvenli yere gitmeme bile izin yok. Bir hamlede içime giren sik çok büyük değil gibi ama ben kuruyum hala ve canım acıyor. Gidip gelmeleri çok hızlı değil. Sindire sindire sikiyor ve lanet olsun bedenim ihanet ediyor, ıslanıyorum kıçım kendiliğinden havaya kalkıyor, üstümdeki şerefsiz bunu anlamayacak adam değil iki eliyle götümden tutup kendine çekiyor, köklediğini hissediyorum ilk orgazmım yakında ve bedenimden bir kere daha nefret ediyorum.Yaşlar tuzlu tuzlu ağzıma geliyor, ağlamamın nedeni acı ya da aşağılanma ya da korku değil. Bedenimin ihanetine kızgınlık. bacaklarım istem dışı beline dolanıyor. Donu ağzımdan çıkarıp dudağımdan öpse ya.

Şimdi boşalır da gider artık derken ben kasılarak orgazm oluyorum. Bu kadar çabuk mu? Ne kadar zaman geçti? Beş dakika olmamıştır. İçimde kaç kere gidip geldi, of ya içime mi boşalacak bu? Bir daha köklüyor ritmi hızlandı boşaldığımın farkında değil mi? Genellikle ben orgazm olduğumda adamlar da patlar bu öyle değil. İkinci orgazmım birinciden zayıf, inliyorum. Hala gidip geliyor içimde. Gözlerimle ifade etmeye çalışıyorum artık işbirliği içinde olacağımı, hiç oralı değil. Beni bebekmişim gibi tutup çeviriyor. Biliyorum sıra götümde. Amımın ıslaklığı orayı da ıslatmış tabii kolayca giriyor götüme ve gidip gelmeye başlıyor. “Lütfen eliyle amıma dokunsun” diyorum içimden ama ellerim bağlı ve geceler boyu annem sesimi duymasın diye yastığı ısırırken elimle amımla oynamayı öğrendiğim zamanlar aklıma geliyor. Orgazm çok yakın hissediyorum ama sadece götümü sikerken boşalamam ki ben. On git gelden sonra kendimi yalancı çıkartıyorum. Tanıdığımı inkar etmeye çalıştığım o küçük kıza dönüşüyorum yine. Haftanın iki gecesi üvey babası bekaretini koruyacak şekilde itinayla tecavüz ederken orgazm olmayacağım diye inatlaşan ama her seferinde inadı bozulan o küçük kız.

Dizlerim karnıma çekili yan yatıyorum soyunuğum perdenin arasından ışık gelmiyor o kadar geç mi oldu bardan çıktığımızda gündüzdü. Don ağzımdan çıkmış ve ellerim bağlı değil. Zıplayarak kalkıyorum. Ev boş gibi. Amımdan ve götümden akan şeyler en az iki kere boşaldığının kanıtı, Ne zaman boşaldı? Ben neredeydim. Ağzımda bir tat var, evet iki kere boşalmamış, üç. Ne kadar kendimden geçmişim bilmiyorum. Kimdi?

Her yanım ağrıyor ama içimde garip bir doygunluk var, adam üç kere geldiyse ben kimbilir kaç kere boşaldım. Genelde ben bir gelirim adam da boşalır ve kıçını döner uyur ben de bir mast yapıp herifi evden kovarım. Olayın bu sefer böyle gelişmediği belli.

Duşa gidiyorum masanın üstünde bir demet para var. Saymıyorum bile bir kaç aylık kiranın çıktığı belli. Güvendeyim.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Çarka Çıkmıştım

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Çarka Çıkmıştım

Pasif gayim. 21 yaşındayım. Çok parlağım. İlk ilişkimi 18 yaşında yaşadım ve gay dünyasına adım attım. O zamandan beri seks yapmadan duramıyorum. Birkaç kez sürekli ilişkim olan aktif oldu, ancak hepsi kıskançlık yaptığı ve bana kocalık taslamaya kalktığından bu ilişkiler uzun sürmedi. Değişik erkeklerle birlikte oluyorum. Çoğu “tek gecelik aşk”. Genelde sürekli doluyum. Beni yapmış aktiflerden siki kalkanlar sık sık arıyor. Bazen bıkıp cebimi kapatıyorum. Zaman zaman vücudumu dinlendirip bir iki ay kimseyle seks yapmadığım da oluyor. İyice azınca, ya esk**en tanıdığım aktiflerden birini arıyor veya yeni birisini buluyorum.
Hafta sonuydu. Bir aydır seks yapmamıştım. Sıcak bir gündü. Telefonu açmıştım ama akşama kadar arayan olmamıştı. İyice azmıştım. Çarka çıkmaya karar verdim. Yıkandım, her yerimi temizledim, içime seksi tangalarımdan birini çektim. Vücuduma oturan dar açık mavi jeanimi çektim. Jean kalçamı sıkı sıkı sarıyor, kıvrımları dışarıdan belli oluyordu. Aynaya baktım, popomu oynattım. Çok seksi duruyordu. Üste de içimi gösteren ince beyaz bir gömlek giydim. Üst düğmeleri kaymak gibi göğsüm görünsün diye açık bıraktım. Boynuma da beyaz, tek sıra mini boncuklardan yapılmış bir kolye taktım. El çantama birkaç prezervatif, birkaç kağıt peçete ve bir tüp krem koydum.

Parka geldiğimde hava kararmaya başlamıştı. Birkaç tur attım. İlgimi çeken birisi olmadı. Tam umudumu kesmiştim ki, karşıdan üç gencin geldiğini gördüm. Doğrusu üçü de birbirinden çekiciydi. Ulan neden tek tek karşıma çıkmadılar diye aklımdan geçirirken yanımdan geçtiler. Geçerken birisinin bana dikkatle baktığını gördüm. Tam geçtikten sonra içlerinden birinin durduğunu hissettim. Arkama bakınca durup beni izlediğini gördüm. Popomu kıvırtarak yürümeye devam ettim. Bana bakan gencin arkadaşlarına “ulan yavruya bakın” dediğini duydum. Arkadaşlarından biri “hadi lan yürü gidelim, saçmalama” dedi. Bana bakan “gelin takılalım yavruya sikeriz belki” dedi. Arkadaşlarından biri “saçmalama, iş çıkarma başımıza” dedi. Benimki “siz gidin ben peşine takılıcam, sizi sonra ararım” dedi. Biraz daha yürüdüm, arkama baktım. Genç, arkadaşlarından ayrılmış arkamdan geliyordu.

Biraz yürüdüm. Parkın kuytu bir yerine geçtim. Boş banklardan birine oturdum. Benimki çevremde iki tur attıktan sonra geldi yanıma oturdu. Apaçi denilen ipsiz sapsız tipte gençlerdendi. Kaba saba duruyordu ama çok seksiydi. Yanıma oturunca yüzüne baktım, gözleriyle beni soyup yiyor gibiydi. “Hoş geldin” dedim. Bu rahatladı. Olayın farkında olduğumdan emin olsun diye “arkadaşların gitti mi” dedim. Bu iyice rahatladı. “Seninle tanışmak istedim” dedi. Artık biraz oynaşma zamanı gelmişti. “Neden ki” dedim. Bu biraz gerildi, hemen yanıt veremedi. Onu rahatlatmak için gülümsedim. Bu çorabının içinden bir sigara paketi çıkardı, ağzına bir sigara soktu, paketi bana da uzattı. Ben sigara kullanmam ama hatırın için yakayım dedim. Sigaramı yakarken elini okşadım. Beyaz bakımlı ellerimi, manikürlü uzun tırnaklarımı görünce bu iyice rahatladı. Sohbet ederken bu elini önüne dayadı, yarağını okşuyor, ara sıra iyice sıkıyor. Göz göze geldik, elimi önüne uzattım elledim, siki iyice kalkmıştı. “Kalkmış seninki” dedim. “Götünü görünce kalkmaya başlamıştı” dedi. Güldüm. “Beğendin mi yarağımı” dedi. “Güzelmiş” dedim. “Senin gibi yavrulara hasta” dedi. Seksi herifin beni istemesi, beni de iyice azdırmıştı.

Pantolonunun düğmelerini açtım. Yarağını dışarı çıkardım. Bu pantolonunu dizlerine kadar indirdi. Yarağını elime aldım, sıktıkça avucumda büyüdü, taş gibi oldu. 18 cm civarında düzgün kalın bir yarağı vardı. Ben onun yarağını okşarken o elini arkama götürdü popomu okşamaya başladı. “Haydi indir pantolonunu” dedi bana. Arkamı ona döndüm. Pantolonu İndirdim. Kalçamı tümünü gösteren avuç içi kadar tangalarımdan birini giymiştim. Bu kudurdu beni öyle görünce. “Kucağıma gel” dedi. Pantolonu çıkardım. Kucağına geçtim. Bacaklarımı iki yana açıp yarağının üstüne oturdum. Buna kucak dansına başladım. Ben oynadıkça bu kalçamı sıkıp avuçluyordu. Sonra elini altıma soktu, deliğimi okşamaya başladı. Hoşlandığımı anlayınca parmağını deliğime sokup oynamaya başladı. İyice azmıştım. Bu dudaklarıma yumuldu öpmeye başladı beni. İyice yumuşamıştım ben. “Götün istiyor mu yarağımı” dedi. “Çok istiyor” dedim. Beni kaldırdı, tangamı çıkardı. Yandaki ağaca gittik. Ellerimi ağaca dayadım. Bu eğildi kalçamın kanatlarını iki yana açtı. Deliğimi dillemeye başladı. İyice kopmuştum. “Çantamda kremle prezervatif var, dur getireyim” dedim. “Götüne akıtıcam prezervatif istemem, kreme de gerek yok” dedi, eline tükürdü, sikine sürdü. Yine tükürdü, deliğimi tükürükledi sonra. Sikinin ucunu deliğime dayadı. Deliği serbest bıraktım. Yarağını deliğime soktu. Ben kıvranmaya başladım. Bu belimden yakaladı kökledi. Taşakları dibime değiyordu. “Ne olur yavaş yap” dedim. “Daracıkmış götün, dağıtıcam götünü yavru” dedi. İçimde gidip gelmeye başladı. Yarağını hızla deliğimden çekiyor, dışarı kaçırmadan tüm gücüyle köklüyordu. Çoktandır böyle sert sikilmemiştim. Sonra beni belimden tutup yarağını çıkarmadan beni kaldırdı. Boyu benden uzundu, ayaklarım yerden kesildi. Sonra beni birden bıraktı. Hızla yarağına geçmiştim. Bunu birkaç kez daha yineledi. Ben inledikçe “Nasıl zevk alıyor mu götün anam” diyordu. Sonra yine domaltıp pompalamaya başladı. Pompaladıkça daha da kudurdu, sonunda kökleye kökleye götümün içine boşaldı.

Çevrede dolaşanlar vardı, beni siktikten sonra hemen giyindik. Dudaklarımdan öptü beni. ”Memnun kaldın mı anam” diye sordu. “Nefisti” dedim. “Sen de nefis yavrusun” dedi. Cep no. sunu verdi. “Götün yarak isteyince ara” dedi. Parktan çıktık. O günden sonra azınca aradığım, favori sikicilerimden birisi oldu. O da siki kalkınca arıyor tabii. Yaşadıklarımızı arkadaşlarına da anlatmış. İnanmamışlar. Sonra beni onlarla da tanıştırdı. Kıskanç da değil, onlara da siktirdi beni. Yaşadıklarımı başka öykümde anlatırım.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

KAZADAN SONRA(ALINTI)

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

KAZADAN SONRA(ALINTI)
Merhaba ben Gökhan, eşimin adı ise Serpil, belki beni çok yadırgayacaksınız ama eşimle birbirimizi severek evlendik. Önceleri çok, ama çok mutluyduk. Birbirimizi deliler gibi seviyor, her konuda, ama her konuda çok iyi anlaşıyorduk. Taki o talihsiz kazayı geçirene kadar…

Bir erkeğin başına gelebilecek en kötü hadiseyi yaşamak beni hayattan tamamen kopartmıştı. Yemeden içmeden kesilmştim. Hiç konuşmuyordum, hep bir boşluğa bakıyor, böyle kadere lanet ediyordum. Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen hayat devam edecekti. Ve ben bunu bir türlü kabullenemiyordum. Bir gün tüm gücümü toplayarak çok ama çok sevdiğim eşim Serpil’i karşıma aldım ve beni dinlemesini söyledim. “Henüz 24 yaşında olduğunu, benim gibi sakat vede en önemlisi cinsel gücünü kaybeden bir erkekle beraberliği istemeye hakkım olmadığını” söylediğim anda başladı ağlamaya…

Aynı şeylerin kendisinin de başına gelebileceğini, yaşamın ortak olduğunu ve bu kavgayı sonuna kadar birlikte yürütmek istediğini söylemesi beni hem onurlandırdı, hemde ona karşı olan sevgim bir kat daha arttı. O kötü olayın ikinci yılını yaşıyoruz. Söylediği gibi hep yanımda oldu.

Bu yaz birlikte tatile gittik, herkes deniz kenarını tercih ederken, biz yayla turizminin yapıldığı, Trabzonu tercih ettik. Gittiğimiz mesire yerinde küçücük villa tipi bir eve yerleştik. Bol oksijen, buz gibi pınar suyu, alabalık ve kuzu eti mis gibiydi. Bir gün öğle yemeğinden sonra kaldığımız yerden 1 km. falan uzaklaştık. Her taraf çam ormanı ve mis gibi kokuyordu. Ben sakat arabamda oturuyordum, karım Serpil ise çimenlere uzanmıştı.

Bir çıtırtı duyduk, arkamızda iri yarı, sakallı ve gür bıyıklı biri belirdi. Önce selam verdi, bana “Geçmiş olsun kardeş.” dedi. Kendisini tanıttı, adı Metin idi. Ben de, “Ben Gökhan, bu da eşim Serpil.” dedim. Memnun olduğunu belirtti ve geçirdiğim kazayı sordu. Ben de anlattım ve tam iki yıldır bu halde olduğumu belirttim. Şaşırdı, “Bu kadar güzel bir kadına halen sahipsin ya, sen dünyanın şanslı insanlarından birisin.” dedi.

Metin’in bu kadar içten hareket etmesi, bir an için beynimi kurcaladı. Haklıydı, güzel karım Serpil’in cinsel ihtiyaçlarını hepten unutmuştum ve onu da kendim gibi cinsel açlığa mahkum etmiştim. Buna hakkım yoktu. Ama eşim boşanmayı da kabul etmiyordu. O zaman fedakarlık yapma sırası ve zamanı bana gelmişti.

Eşimin ihtiyacı olan cinselliği bu adamla, hiç vakit kaybetmeden yaşamasını istiyordum. Bunu hiç çekinmeden bir çırpıda söyleyiverdim. Hem eşim, hemde Metin şaşırmışlardı. Ama ben ısrar edince, Metin’in canına minnetti. Metin’e, eşimin cinsel ihtiyaçlarını gözlerimin önünde hemen gidermesini söyledim.

Metin yerinden kalkarak eşime yaklaştı ve sarılarak birden dudaklarına yumuldu. Eşim kaçmak istedi ama Metin çok güçlüydü, eşim de çaresiz bir şekilde gözlerini kapatarak kendini Metin’in kollarına bıraktı. Metin deliler gibi karımın dudaklarını emiyor, bir taraftan da eteğinin altından bacaklarını okşuyordu…

Az sonra Metin kendi gömleğini ve pontolunu çıkardı, yalnızca külodu ile kalmıştı. Siki sanki külodunu yırtacakmış gibi, kazık gibi duruyordu. Karım birden dizlerinin üstüne çökerek Metin’in külodunu aşağıya çekti, ve sikini ağzına alıp deliler gibi yalamaya başladı.

Bir anda ikisi de karşımda çırılçıplaktı. Metin çimenlere sırtüstü uzanmış ve karım Metin’in üzerine oturmuş, sikini çoktan amının derinliklerine almış, çılgınlar gibi üzerinde oturup kalkıyordu. Metin işini çok iyi biliyordu, karımı ritmik bir şekilde sikerek, karımın ard arda üç kez boşalmasını sağladı.

Daha sonra karım Metin’in önüne domalarak, Metin’e götünü de siktirmek istediğini belirtti. Ve hemen Metin’in sikini götüne sokmasını istedi. Acı falan umurunda değildi. Metin öyle bir abandı ki zavallı karım acıdan kıvranıyor, götü kanıyordu. Metin’de artık hiç insaf kalmamıştı. Bu iş tam üç saat falan sürdü.

Her ikisi de perişan bir haldeydiler. Villaya döndük, onlar banyoya gidip birlikte yıkandılar. Sonra hep birlikte yemek yedik. Beni yatağıma yatırdılar ve gözlerimin önünde tekrar sekse başladılar… Metin tam bir hafta boyunca bizimle villada kaldı, ve karımı sürekli amından ve götünden sikti.

Şimdi hayatımız üç kişilik, Metin de ailemize katıldı, üçümüz birlikte yaşıyoruz ve çok mutluyuz. Ve ben ikisini de çok seviyorum. Çünkü karımın genç yaşta sexsiz yaşaması çok acımasız olacaktı. Ve en güzeli de, tüm sikişlerini benim yanımda yapıyorlar, bu da beni çok mutlu ediyor

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Dominant Eski Karım ve Kız Kardeşi – 1

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Dominant Eski Karım ve Kız Kardeşi – 1

İşyerinden birkaç hafta izin almış eve dönüyordum. Ceketimin cebine koyduğum telefona bakmadan önce bir sigara yaktım, eski karım arıyordu. Boşanalı 3 yıl oldu, iki çocuğumuz var ama yaşları büyük. E çocuk vesilesiyle buluşmuyoruz bir de yeniden evlendim haliyle boşandığımız günden beri pek görüşmedik. Sigaradan bir fırt daha çekince bu alışılmadık telefonun üzerine aklım birden eski günlere gitti. Benimle devam etmek istemediğini söylediği günü hatırladım birden, bir de yüzümde gülücükler açtıran büyük meme uçlarını. Aptal aptal gülümserken telefonun hala çaldığını fark edip cevap verdim.

Dışarıda olup olmadığımı sorduktan sonra biraz sohbet etmek için beni kız kardeşinin restoranına çağırdı. Eve gitmekten vazgeçip restorana gitmeye karar verdim. Kardeşi bana içeride sadece ailenin girebildiği, yalnızca birkaç masanın olduğu odada, duvar dibinde köşede bir masa açtı, geldiğimde Eylül henüz gelmemişti. Kahvemi içerken biraz kafein biraz heyecan derken ufaktan karnımda kelebekler uçuşmaya başladı. Şimdiki karımı sevmiyor değilim ama bu biraz mantık evliliği gibi, Eylül’ü ise bırakmayı ben istememiştim.

Saatime bakıyor sigaramı içiyordum. Babaları onlar daha küçükken ölmüş, onları anneleri yetiştirmiş. Anneleri de ilginç, farklı havası olan bir kadındı. Bundan mıdır bilmiyorum Eylül gibi kardeşi de hatta kardeşi daha dominant bi kadındı. Göz göze gelmeye çekindiğim biri.

Kahveden bir yudum daha aldıktan sonra Eylül’ü görüp bir sigara daha yaktım. Dar deri bir etek giymiş, üstünde yine bir deri, yarım bluz vardı. Gelip karşıma oturdu ona da bir kahve söyledik. Biraz çocuklar hakkında konuştuk sonra konuşma ona döndü.

Bana yeni sevgilisini anlatmaya başladı. Bana onun nasıl biri olduğundan bahsederken dizlerimde bir sertlik hissettim. Bacaklarını birbiri üstüne atmışken topuklularından biri önce dizime sonra bacak arama doğru hareketlenip oynamaya başladı. Bacaklarımı biraz geri çekmek isteyince tabanlarını kaldırıp topuğunu aletimin başına dayadıktan sonra toplarımın üstünde gezinmeye başladı. Taş gibi oldum, durmasını istediğimden bacaklarımı geri çekmeyi kestim. Topuğunu indirip aletimin üzerinde yine topuklusunun tabanıyla gezinmeye ve sevgilisinden bahsetmeye başladı. Sohbetin başında bana nasıl tanıştıklarından bahsediyorken şimdi bana onun ne kadar geç boşaldığını, penisinin ne kadar uzun olduğunu anlatıyordu. Artık dayanamayıp sikimi topuklusuna bastırmaya başlayınca gülerek ayağını geri çekti.

Sonra yine tabanlarıyla penisime vurarak “Konuşmamıza devam ederken buna devam etmeni istiyorum.” dedi. Bir elimi indirip pantolonun üstünden benimkiyle oynamaya başladım. Ne istiyorsa yapacağımı biliyordu. Onun bu haline bayılıyordum. Sandalyesini biraz öne çekip eğilerek göğüslerini gösterirken “Devam et.” dedi, köpekler gibiydim. Pantolonuma patlamak üzereydim, onun için her şeyi yapardım. Biraz daha yaklaşıp eski günlerin hatırına eğer onu düşünerek boşalmak istiyorsam yalvarmam gerektiğini söyledi. Dediği gibi yaptım, pantolonuma patlamak için ona yalvardım ama o “Hayır” dedi. Kız kardeşi gelmeden önce bana dönüp boşalmama izin vermesi için ondan da izin isteyebileceğimi söyledi.

Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Kız kardeşi içeriye girdi ve kapıyı kapatmadan önce başını restorandan yana çevirdi. Sadece bakınıyor muydu yoksa kapıdaki birine bir şeyler mi anlatıyordu bilmiyorum. Omuzlarına dökülmüş uçlarını sarıya boyattığı koyu kahverengi saçları, bileklerini saran siyah topukluları vardı. Kapıyı kapatıp masamıza doğru ilerlemeye başladı. V yaka diz kapaklarına kadar inen tek parça siyah bir elbisesi vardı. Yalnızca çizgili olduğunu belirtecek kadar gri, dik çizgileri olan siyah bir elbise. Dudakları zeminin duvardan duvara halısı gibi koyu kırmızıydı. Yürürken topuklarından çıkan tok sesler beni deli ediyordu. Yanımdaki sandalyeye oturup bacaklarını birbiri üzerine attı. Eylül gözleriyle kardeşini işaret ediyordu ama bunu yapmaya çekiniyordum.

“Terlemişsin” dedi kardeşi. Eylül karşımda durmuş dilini yanaklarında dolandırıyor gözlerini kapatıyordu.

“Pantolonuma patlamak üzereyim.”

“Ne?”

“Pantolonuma patlamak üzereyim. Bana boşalmam için izin verir misin?” diye sordum.

İkisi birden kahkahalar atmaya başladı. Kendimi çok zor tutuyordum. Sonra tanıdık bir hisle yine bacaklarımda bir sertlik hissettim. Bu kez kardeşi İdil’di, toplarımın üzerinden başlayıp yavaş yavaş penisimin başına ulaşana kadar sürdü topuklusunu, tabanları daha sertti. Tüm bunları, büyük bir sakinlikle, Eylül gibi bana yaklaşmadan, kahverengi saçlarının boynuna dökülmüş sarı uçlarının bir tekini bile yerinden oynatmadan yapıyordu. Dilimi ısırıp patlamamaya çalışıyordum. Bana dönüp, “Dizlerinin üstüne çökebilir misin?” diye sordu. Nasıl bir soruydu bu? Sandalyemden kalkıp dizlerimin üstüne çöktüm. Bu sırada karımın ne yaptığını göremiyordum.

“Bakmayı aklından bile geçirme. Boşalma.” dedi art arda. Tek parça elbisesi üst üste attığı dizlerinin üst tarafında kalmıştı. Büyükçe yutkundum, kulaklarım tıkandı, yutkunduğumu bütün oda duymuş gibi hissedip İdil’in bir şey demesinden korktum. Nasıl yapacağımı bilmeden dilimi dizinin üstünde duran ayakkabısına götürdüm. İkinci kez yalamak için ayakkabılarına yaklaşıp sütun gibi bacaklarına bakarken,

“Diğeri.” dedi.

Yere basan ayakkabısını yalamaya başladım. Bu sırada İdil Eylül’le sohbet ediyordu. Nihayet konuşması bitip kahvesinden bir yudum aldı ve garsonlarından birini arayıp kahvesinin soğumuş olduğunu söyledi. Ne yapmam gerektiğini kestiremedim İdil’in ayakkabısını yalamaya devam ediyordum. Kaliteli tahta bir masanın altındaydım, örtüsü yoktu. İdil ayağıyla birkaç kez yere vurdu, durdum. Birbiri üstüne attığı bacaklarını değiştirdi, yerde olan diğerini yalamaya başladım. Sonra kapı açıldı, garsonun birkaç adımından sonra ayak sesi kesildi. Beni görüp durmuş olmalıydı.

kav23

bu biraz kısa oldu ama fırsat buldukça devamını getireceğim.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Annem (9) Final

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Annem (9) Final
Merhaba arkadaşlar bu hikayenin son bolumune geldik artik bu hikayeden sonra devam eder miyim bilmiyorum sizin yazacaginiz yorumlara bagli iyi veya kotu yorum yapin veya istek konu belirtin ama ana konumuz yine anne ogul olucak ona gore konu belirtirsiniz iyi okumular,
X. Demek kocan yatakta pek iyi degil ?
Y.Evet aramizda kalsin
X.Tabiki,senin gibi bakimli guzel bir bayana bu haksizlik,dis giyimin bile cok sexy ic giyiminde oyledir 🙂
Y.:D sende biraz sabıklik var galiba
X.Fantezi diyelim biz ona ic giyimin nasil 🙂
Y.Tatilde tanga giyiyorum ipli adet gormedigim icin ama normalda slip tarzi yani inanamiyorum muhabbet benim ic giyimime nasil geldi 🙂
X. Bunda birsey problem yokki biraz zevkli muhabbet ediyoruz 🙂
Y.Peki tamam
X.istersen yarin gece bulusalim gizlice ?
En onemli kisma gelmistim acaba ne diyecekti,kabul eserse cok bambaska yerlere gidicektik.
Y.Nasil olucak ki kocam oglum burda hem 2 aile geldik ?
X ben otelde kaliyorum odama gelirsin gece yarisi bir yalan bulursun artik 🙂
Y.tamam peki gelicem
X.Gelirken en guzel ic giysilerini giy ve yuzune bir maske al bende takicam bu tek gecelik birsey cunku bende evliyim ve konusmakta yok tamam mi canim sadece vucutlarimizi konustaralim
Y.Tamam canim
X hadi yarin gece gorusuruz,ben sana yarin burdan mesaj atarim hangi otel ve oda numarasini
Y.Tamamdir
Ve konusmamiz bitti herseyi baglamistim,annem azginliktan 1 gecelik babami aldatmayi kafasina koymustu,simdi yarin sabah kahvaltidan sonra 2 isim vardi ilk isim hotele gidip odayı kiralamak ve bir maske almak.Sabah oldu annemler kahvalti v.s hazirladilar ettik annemde bir degisiliklik vardi heyecanli ve endiseli gibi dusunceli bi ara anne iyi misin dedim -iyiyim canim sagol ya yakin arkadasim gelmis Fatma bayadir gormuyordum onu ziyarete gidicem bu gece-he tamam git git dedim annem belli kafaya koymus artik gittim hotel isini hallettim maske aldim 2 tane ne olur ne olmaz bir tane kondom aldim kendi ustume yeni bir t shirt boxer ve sort aldim ben oldugumu tanimasin giysilerden bari,saatler gecmek bilmiyordu,saat aksam ustu 6 gibi oldu bende bir yalan uydurup gitmem gerekiyordu bu gece , babama gordum ona yalan atmak daha kolaydi okuldan arkadaslarim gelmis tatile ailesi ile birlikte bu gece onlarla kalabilir miyim dedim zaten tamam dedi alkolden herseye tamam diyordu 🙂 anneme mesaj attim otel odasini ve oteli
Tamam canim yazdi orospu yaniyordu resmen saat oldu 12 ben gittim otel odasina bir şise viski söyledim 450 tl verdim ama degerdi buna zaten Saat oldu 1 civari ben hazirdim maskemi taktim kapi caldi,kalbim kut kut atiyordu kapiyi actim annemde almis v for vannette nin maskesini iceriye aldim annemin ustunde bir transparan bir t shirt altinda dar bir kot vardi 2 ser bardak viski ictik benim maskem orumcek adam maskesi oldugu icin rahattim dudaklarim acikti annem resmen kendini bana birakmisti sirt ustu uzandi kafasida olmustu kot pantolunu cikardim altinda am bolgesi acik tanga giymis ustundekini de cikardim sutyen patlicak gibiydi bembeyaz löpür löpür du onuda cikartim altinda tanga kaldi sadece bende soyundum yapistim boynuna kulak memesine kadinlar burdan cok zevk aldigini duymustum oylede oldu annem inliyordu , indim bacaklarina yaliyorsum baldirlarini cildirmisti eliyle kafami amina goturdu basladim yalamaya tertemizdi amı biraz tuzluydu tadi 5 10dk arasi yaladim agzim birden su gelmeye basladi annem bosaliyordu ne kadar dolmustu,kiloritisi iyice sismisti sikim zaten kazik gibi olmustu yalamasina gerek kalmadi sikimi soktum ami zaten sirilsiklamdi basladim pompolamaya resmen ici cayir cayir yaniyordu 2 3 dk onu amindan siktikten sonra kondom taktim sikime ne olur ne olmaz hamile kalmasin daha yasi genc cunku sikimi cikardim ben uzandim o cikti ustume resmen sikimi kiricakti ziplarken bende o sallanan memelerini yaliyordum 4 5 dk oyle siktikten sonra artik geliyordum ve bosalmistim iyiki kondom takmistim,cikardim sikimi kondomu degistirdim hala sikim tas gibiydi birer bardak viski daha ictik domalttim onu tangasi cok sexy di siyah renk i gotu cok guzel duruyordu daracik belliki daha ordan hic yememisti cikardim kondumu sikimden tukurukledim gotune sokmaya basladim ama cok dardi annem bagriyordu orasi olmaz kocama bile vermedim -o oyle dedikce ben daha cok zevke geliyordum o acili bagirmalar 1 2 dk icinde ohh lamalara dondu 7 8 dk oyle siktikten sonra bir kez daha gotune bosaldim annemin artik iyice enerjim bitmisti elim ayagim titriyordu zaten annemde rahatlamisti bosaldiginda saat 3,30 4 e geliyordu annem uzandi yataga o haliyle zaten kafasida cok guzeldi uzandim yanina cikardim maskesini yapistim dudaklarina cok acayip bir zevkti dilimi koparicak sandim 7 8 dk opustukten sonra ben banyoya gittim annem hala yatiyordu,hemen giyindim saat 4.30 civariydi hemen gittim eve otelden ayrilip eve vardim herkes yatiyordu bende uzandim saat 10 da kalktim annem evdeydi dusunu almis yuzunde gulucukler saciyordu bu benim onunla aramda olene kadar kalicak olan bir sırrdı ama o asla bilmeyecekti..

Iyi yada kotu bolca yorum..

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Kayınpeder damadını kadın kıyafeti içinde g

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kayınpeder damadını kadın kıyafeti içinde g
Merhaba,

Bundan yaklaşık 2 sene kadar önce yani 21 yaşımda görücü usulü ile evlendirildim. Yani bir bakıma aile zoru ile çünkü kızlardan pek hoşlanmam, en sonunda bizimkiler senden köy kasaba olmayacak galiba diyerek ahbabımız olan Levent beylerin kızı ile Hande evlendirdiler. Evlendiğimiğizde Hande 18 yaşındaydı. Kayınvalidem Naciye 38 kayınpederim Levent ise 40 yaşındaydı.
Evlenmek istiyor muydum tabi ki hayır ama daha sonra bunun benim için güzel bir fırsat olduğunu anladım. O ana kadar hep annemin elbiselerini giyiyordum şimdi ise karımın da elbiselerini giyebiliyorum.
Evlendikten sonra zaman içerisinde kendi istediğim kıyafetleri yavaşta olsa karıma aldırmaya başladım en büyük şansım karımın biraz şişman olması olsa gerek çünkü bedenlerimiz nerede ise birbirine çok yakın oluyordu. Karımın evde olmadığı zamanlarda da kıyafetlerini gayet rahat giyiyordum.
Bir gün karım klasik bir aile geleneği olan altın gününe gideceğini söyledi benimde çalışmam gerekiyordu ama işim erken bitti telefon edip akşama ne yapılacağını sordum geç vakte kadar komşuda kalacaklar sonra da annesine yani Naciye kayınvalideme gideceklerdi. İş yerim kayınvalidelerin evine çok yakın olduğu için bana da istersen gel anahtarı al oradan anneme gidersin dedi bende kabul ettim. Yaklaşık yarım saat sonra kayınvalidelerdeydim. İçeri girdim haliyle kimse yoktu. Biraz oturup televizyona filan baktıktan sonra kayınvalidenin yatak odasına gittim. Dolaplarını karıştırmaya başladım. Geçen yaz tatilde giydiği çok güzel çiçekli bir kıyafeti vardı. O elbiseyi buldum. Acaba yakalanır mıyım korkusu vardı ama yine de giymek istiyordum. Çekmeceleri karıştırıp iç çamaşırı ve sutyen de buldum
Bir süre sonra kayınvalidenin elbisesini giymiş ayna da kendime bakıyordum. Kayınvalidenin boyu biraz kısa olduğu için elbise diz üzerime kadar gelmiş mini etek gibi olmuştu. Çok hoştu.
Mutfağa gittim ve kendime kahve yapmak için suyu koydum. Bu sırada kapı açıldı. Panik olmuştum. Mutfağın kapısından baktığımda kayınpederim Levent’in gelmiş olduğunu gördüm. Hiç aklıma gelmemişti onunda cumartesi çalışmadığı. Kayınpederim içeri girdi mutfaktaki ışığın yandığını görünce ilerlemeye başladı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kapıdan girince beni gördü ve
-Memduh bu ne hal böyle ne yapıyorsun sen ???
-Eee şeeey Levent baba yani
-nedir bu halin deli misin?
-yaa Levent baba yanii
-sus bana baba filan deme
Çok kızmış gibi görünüyordu sinirlenmiş gibiydi
-şuraya bak yaaa senden torun bekleyendeymiş kabahat hale bak
-şeeey baba
-Memduh manyak mısın nedir bu halin yaaaa
-şeeey walla baba yaniii
-geç içeri geç
Salona geçtim oda peşimden geldi. Koltuğa oturdum karşıma oturdu. Farkına olmadan bacak bacak üzerine atmıştım
-Memduh oğlum nedir bu halin neden giyindin böyle
-eee şeeey Levent baba yani nasıl söylesem
-neyi nasıl söyleyecekmişsin yaaa açıklaması nedir bu kıyafetin
-yaanii şeey baba merak ediyordum annemin bu kıyafeti bende nasıl durur diye
-yaa Memduh böyle bir şey merak edilir mi?
-ama şey yaniii
-yaa hayret bişi yaaa peki daha önce de giyindin mi hiç böyle
-şeey evet baba
-tahmin etmiştim zaten ben
-nasıl yanii baba
-hareketlerinden bişiler olduğunu sezmiştim sende ama konduramıyordum
-ama yanii baba
-yaa sus yaa bana baba diyip durma
-peki, ama ne diim ki
-uuff bak şimdi canım çok sıkıldı yaaa
-şeey yani canınızı sıkmanıza gerek yok gerçekten ben sadece yanii böyle giyinmeyi seviyorum o kadar başka bir şey yapmadım hayatımda sadece giyindim
-nası yanii ibnesin işte yaa kızıma nasıl söyleyeceğim ki bunu
-şeeey baba ben ibne değilim gerçekten hiç ilişki yaşamadım bir erkekle sadece giyindim o kadar
-gerçek mi?
-evet, yemin ederim sadece böyle giyinmeyi seviyorum
-neyse bu da bir şey en azından
-şeey evet yaniii
-bir an çok tedirgin oldum yani insanının damadının ibne olması filan
-yok, gerçekten yok yaniii, şeeeeyyy kahve yapayım mı Levent baba size
-hale bak yaa ne kadar rahatsın
-ama ne yapabilirim ki baba artık gördünüz beni böyle ne diyebilirim ki
-e hadi yap bakalım
-tamam, şunu bir çıkarayım kahve yaparım
-yok, yok çıkarma öyle yap bakalım
Şaşırmıştım. Ayağa kalkıp mutfağa gittim ve iki Türk kahvesi yapıp geldim salona kayınpederim Levent üçlü koltukta oturmuş beni bekliyordu. Tepsi ile kahveyi uzattım fincanı aldı bende kendi fincanımı sehpaya koyup kayınpedere bir zigon çıkarttım. Karşısına geçip oturdum. Kahve içmeye başladık. Neden böyle giyindiğimi ne hissettiğimi kızına karşı duygularımı vs soruyordu bende kayınpederime kızını sevdiğimi görücü usulü evlenmemize rağmen ondan hoşlandığımı ancak esk**en beri bu tipte bayan kıyafetleri giymeyi çok sevdiğimi ve bundan vazgeçmeye uğraştığımı ama yapamadığımı anlattım. Kahvenin ve muhabbetin sonunda
-bak Memduh bugün gördüğümü kimseye söylemeyeceğim ama bilmeni isterim ki eğer bir erkekle ilişkin olduğunu duyarsam kötü olur
-şeey baba ben zaten öyle bir şey yapma taraftarı değilim
-e ama böyle giyiniyorsun
-sadece hoşuma gidiyor baba başka bir şey değil kendimi aynada seyretmekten hoşlanıyorum ve sana çok teşekkür ederim kimseye söylemeyeceğin için. Biran çok korkmuştum. Yani ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim.
-neyse hadi git toparlan gel anlaşıldı seninle artık erkek erkeğe muhabbet yapamayacağız
-yaa öyle deme Levent baba yaaa
-hadi hadi git giyin.
Rahatlamıştım en azından şimdilik kimseye bir şey demeyeceğini söylemişti ama biliyordum ki elinde artık bir koz vardı…
Aradan bir hafta geçti akşam yemeğine kayınvalidelere gittik. Oturduk muhabbet sohbet ve yemek. Sonrasında kayınvalidem Naciye kahve yapıp getirdi önce kayınpedere verdi sonra bana sonrada karıma ve kendi aldı oturdu TV seyretmeye başladı. Kayınpeder kahveden bir yudum aldı, yanında oturuyordum bana dönüp oldukça kısık bir sesle,
-senin yaptığın daha güzeldi dedi ve birde göz kırptı. Şaşırmıştım bende aynı şekilde kısık bir ses ile
-teşekkür ederim diyebildim.
Kayınvalidem ve eşim oturmuş televizyona bakarken kayınvalidem döndü ve
-Levent… Biz haftaya hamama gideceğiz işlerini ona göre ayarla dedi
Kayınpederimde homur homur homurdanarak bişiler söyledi. Bende eşim Hande’ye baktım.
-evet, Memduh bende gideceğim dedi
-ohooo işimiz iş yaniii ne kadar sürer bu hamam sefanız? Kayınvalide lafa karıştı hemen
-yan komşunun nişanı var hamamda yapılacak herhalde 4-5 saat sürer
-ohoo baba yaa şu hale bak bunlar bize sormadan hamam sefaları falan
-ne yapalım damat bizde erkek erkeğe takılırız
-aaa olabilir tabi ben haftaya cumartesi çalışmıyorum neden olmasın. Balığa filan gideriz dedim
Yoğun bir haftadan sonra cumartesi geldi. Sabah karımla beraber kayınpederlere gittik kahvaltıya. Kahvaltıdan sonra saat 12 gibi hanımlar evden hamama gitmek için ayrıldılar. Bizde kayınpederim ile baş başa kaldık. Biraz televizyon seyredip gazete filan okuduktan sonra kayınpederim
-Memduh bir kahve yap da içelim dedi
-olur, baba hemen yapayım dedim ayağa kalktım
-nasıl yapacaksın kahveyi
-eee şey sen sade içersin Levent baba genelde ama nasıl istersen öyle yapayım yani
-yok, yok onu demedim
-anlamadım baba
-yani bu kıyafetle mi yapacaksın?
Şaşırmış ve birazda utanmıştım aslında. Biraz bekleyip
-sen nasıl yapmamı istersin babacığım diye sordum
-sen bilirsin nasıl yapacağını
Peki deyip içeri gittim zaten mutfak ile kayınvalidenin yatak odası yan yana idi. Direk odaya yöneldim dolabı karıştırdım ve kayınvalidenin düğünümde giydiği krem renkli etek ceket takımı buldum. İçine kısa askılı bir bluz giydim tabi iç çamaşırlarını da giymeyi ihmal etmemiştim. Sadece çorap bulamadım çok aradım ama bulamadım. Sonrada mutfağa gidip kahveyi hazırladım. Tepsiye koyup içeri geçtim yanında da küçük bardakta soda götürdüm kayınpederim Levent’e. Salondan girdim kayınpederim şöyle baştan aşağı beni bir süzdü ve gülümsedi.
-aferin bak ne güzel getirdin kahveyi dedi
-teşekkür ederim babacığım dedim
Tepsiyi uzattım kahveyi ve sodayı aldı tepsiyi sehpaya koyup hemen kayınpederime bir zigon çıkartım. Sonra kendi kahvemi de alıp karşısına geçip oturdum. Kahveden höpürdeterek bir yudum aldı ve
-ooohh çok güzel yapmışsın kıııızzz dedi
Şaşırdım ve kızardım ama ilginç gelmişti bu şekilde hitap etmesi
-sağ ol Levent baba teşekkür ederim dedim
-aferin sana elin bu konulara çok yatkın benim karıdan daha güzel yapıyorsun kahveyi wallaaa
-şeeyy teşekkür ederim utandırıyorsun beni baba
-yok, yok öyle deme gerçekten bak. Zaten benim karı bir getiriyor kahveyi elime tutuşturup gidiyor
-evet, geçen gün fark ettim bir sehpa bile çıkartmadı
-yaa evet yaaa bak senin de hemen dikkatini çekmiş
-tabi baba çekmez mi sonuçta o senin karın yani sana hizmette kusursuz olması gerek
-ah ah gel de onu benim karıya anlat,
-olur, mu canım öyle şey? Bence bir erkeğin karısı onun karşısında her zaman güzel ve hazırlıklı olmalıdır
-neye hazırlıklı olmalı?
-şeeey yani kocasının istediklerini yapmaya tabi baba
-hıııımmm
-tabi baba yaa yani bir kadın kocasının karşısına eşofman veya pijama ile çıkmamalı bence
-nasıl çıkmalı
-ne bilim seksi olmalı biraz haksız mıyım?
-haklısın haklısın… Senin gibi mi mesela
-ay Kadiiir baba ben seksi miyim kiiiii
-değil misin?
-şeeey bilmem kiii öyle miyim?
-kalk bakiyim şöyle bir ayağa
Kalktım kahveyi sehpaya bıraktım bir dizimi hafifçe kırarak kayınpederimin karşısında durdum
-dön bakiyim dön şöylece
Kendi çevremde döndüm iki tur
-eveeeett bence oldukça seksi görünüyorsun Memduh
-aayy Levent babaaa kıkır kıkır
-kıkırdama kıııızz
-şeeey pardon baba birden içimden geldi de
Bu arada koltukta eşofmanları ile oturan kayınpederimin önünün şişmiş olduğunu gördüm. Kayınpederim bana bakarak ereksiyon olmuştu. Şaşırdım mı utandım mı heyecanlandım mı anlayamamıştım. Ama gözüm takılmıştı bir kere. Oturdum karşısına ve bacak bacak üzerine attım.
-yok, yok gerçekten çok seksi görünüyorsun
Elimle eteğimi toparladım
-kapamasana kız eteğini
-ama şey babaa
-ne olacak kıızzz… Kapama bakim gözümüz gönlümüz açılsın biraz
-eee şey yaaa içerde çorap bulamadım da o yüzden belki güzel görünmüyordu diye düşünmüştüm…
-hııımm yok yok bence güzel görünüyor
bu sefer diğer bacağımı bacak bacak üzerine attım hatta biraz yavaş attım ki dekolte olsun diye uğraştım
-ooohhh
-aaay baba çok enteresansın yaniiiii
-neden kıızzz?
-yani ne bileyim beni seksi buldun da hatta bacaklarıma bakıyorsun yani ay bilmem kiiii bir tuhaf geldi
-walla Memduh bana da bir tuhaf geliyor ama ne yapabilirim ki demek ki uzun zamandır bişi yapmamanın verdiği bir durum bu
-aaaa neden Levent baba artık sevişmiyor musun kiii?
-karıştırma Memduh
-aaaa neden ama Levent babaaaa
-bak sus zaten 42 yaşındaki adamı baştan çıkartıyorsun
-ama sende baştan çıkmaya razı gibisin değil miiiii?
-şiiişştt sen biçim konuşuyorsun bakiiiimm
-şeey pardon babacığım haklısın özür dilerim… Kahven bittiyse boşlarını alayım mı?
-al al tabi kaldır önümden
-aaayy kıkır kıkır babaaaaa
-ne oldu yineee?
-ne söyledin sen öyleee?
-ne mi söyledim?
-hı hııı dedin ya kaldır önümdekini diye komiğime gitti
-lan var yaaa sen harbi sapıksın Memduh haaa
-ay nedeeeenn
Artık iyice zıvanadan çıkmış işveli işveli filan konuşuyor konuşmalarımı uzatıyor ve fingirdek laflar sokuyordum araya konuşurken de dudaklarımı büzüyor kollarımı omzumu kıvırtıyordum. Kayınpederim Levent gittikçe kızarıyor yutkunuyor ve sanırım kalp atışları çok artıyordu. Eşofmanında ki şişliği saklamaya çalışmasından belliydi bu zaten.
-yaa baksana neler diyorsun diye devam etti Levent
-ama ben bişi demedim kiiii Levent babacııımm sen söyledin yaa önümdekini kaldır diye benimde komiğime gitti işte
-tamam, yaptıkların hadi neyse ama birde dediklerimi yanlış anlayıp beni çıldırtma olur mu?
-aaa ama Levent babaa neden çıldıracaksın ki?
-ya bak halen konuşuyor yaaaa
-ne yapiim ki başka Levent baba konuşuyoruz işteee
-ya evet haklısın konuşuyoruz konuşmasına ama sonu pek iyiye gitmiyor gibi
-iyiye gitmiyor derken
-neyse sus Memduh tamam zaten bacaklarını da açıp kapıyorsun her yerin bir yerlerde
-eeeee
-ne eesi yaaauu çıldırdım ulan burada
Tekrar bacak bacak üzerine atıp arkama yaslandım eteğin baldırlarımın sonuna kadar sıyrılmasını sağladım. Kayınpederim gözlerini kocaman açarak baktı
-yaa yok artık yaaaa git giyin artık yeter Memduh
Bacaklarımı düzeltip hafifçe yana doğru kırarak
-neden Levent?
-yaaa lütfen yapma artık çok şey oldum yaniii
Ayağa kalktım ve kayınpederin önüne gelip fincanı aldım sehpadan sonra kırıta kırıta içeri yürümeye başladım.
-bak önündekini kaldırdım işte gördün mü?
-uuf yaa Memduh
-ne o kalkmadı mı yoksa daha
-kalkmaz olur mu kalktı kalktı
Kayınpederim arkamdan ayağa kalktı eşofmanın önü dimdik durumdaydı. Başımı arkaya doğru çevirip şöyle bir baktım ve gülümsedim elimdeki fincanı masaya koyup geri kayınpederime doğru döndüm. Bir an duraksadı kayınpederim kızardı ve bana bakarak
-eeee şey sen mutfağa gidiyordun ya ondan kalktım yaniii
-bence iyi ki kalkmışsın… Ama baksana sadece sen kalkmamışsın başka yerlerinde kalkmış sanki
-ee tabi yanii kaldırdın işte ne diyebilirim ki sana
-ama böyle çok rahatsız görünüyorsun babacığım
-eee evet yani haliyle yani rahat değil tabii
Yanına yaklaştım bu arada aramızda iki adımdan az mesafe vardı.
-nasıl rahatlayacaksın peki?
-Memduh bak beni deli ettin zaten birde bu tipte konuşup daha çok çıldırtma lütfen ne demek nasıl rahatlayacaksın 40 yıldır ne yapıyorsam aynı şekilde tabi kiii
-yani tuvalete gideceksin ya da akşam karını bekleyeceksin öyle mi?
-akşam karımı bekleyemem walla…
-o zaman doğru tuvalete mi Levent baba
-yaa var ya beni gerçekten çıldırtmaya başladın Memduh tamam giyindiğinde çekici oluyorsun ama birde konuşarak beni daha fazla heyecanlandırma…
-peki, babacığım ama bir şey merak ettim… Tuvalette kuru kuruya güzel olacak mı?
-tabi olmayacak Memduh tabi ki olmayacak
-peki, eğer kızmazsan sana bir şey teklif edebilir miyim ???
Kayınpederimin gözleri büyümüştü hafifçe sırıttığını hissettim
-tabi et bakalım bu durumdan sonra kızacak halim mi kaldı ???
-şeeeyy tuvalette yapacağın şeyi bana bakarak yapmak ister misin ???
Kayınpederim gülümsedi eşofmanının üzerinden aletini okşadı biraz
-evet, ama geçen günkü kıyafeti giyersen
-oluuurrr tabi hemen hemde
Koşar adımlarla içeri gittim. Dolaptan kayınvalidenin çiçek desenli kıyafetini çıkarttım ve hemen giyindim. Tam odadan çıkacakken aynanın önündeki makyaj malzemelerini gördüm. Hemen dudağıma ruj sürdüm. O sırada orada durmakta olan beyaz şal desenli başörtüsünü gördüm hemen başıma taktım ve içeri salona gittim. Kayınpederim üçlü koltukta oturmuş gözleri fal taşı gibi açık beni bekliyordu. Salona girdiğimde
-hııııımmm çok güzel olmuşsun kıızzz harika dedi ve eşofmanının üzerinden aletini okşamaya başladı. Karşısındaki kanepeye oturdum. Sol bacağımı sağ bacağımın üzerine koyup bacak bacak üzerine attım. Ellerimi uzatıp bileklerimden tutarak yavaşça yukarı doğru bacaklarımı okşamaya başladım. Kayınpederim hırıltılı sesler çıkartarak bana bakıyor ve eşofmanın üzerinden aletini okşuyordu. Ellerimi yukarı eteğin bittiği yere kadar sıvazlarcasına çıkardım sonra da usulca eteğimi yukarı sıyırmaya başladım.
-ooohh Memduh harika görünüyorsun dedi.
Bacaklarımı hafifçe aralayarak iki elimi bacaklarımın arasına sokup baldırımı okşamaya başladım.
-uuufff dayanamayacağım diyerek kayınpederim ayağa kalktı ve eşofmanını aşağı sıyırıp karşımda doğruldu. Esmer kıllı vücudu ve kalın irice aleti ile karşımda duruyordu
-ooohh babaaaaa bu ne böyleeeee
-beğendin mi ???
-hı hıııı eveeet çoook hem de kocamaaann diyebildim gözlerimi alamıyordum kayınpederim Levent’in aletinden. Kayınpederim aletini eline alıp yavaşça sıvazlamaya başladı bana bacaklarıma ve suratıma hatta gözlerimin içine bakıyordu. Çok heyecanlanmıştım. Titreyen ellerimle elbisenin üzerinden bacaklarımı ve memelerimi okşamaya başladım
-uuff yaa Memduh tıpkı karı gibisin çok güzeell ooohh
-çok mu beğendin babacııımmm
-uuuff baba diyen dillerini yesinler
-yesinleeeeerrrr babacıııııımm
Bana doğru bir kaç adım attı en fazla iki adım önümde duruyor ve 31 çekiyordu. Bir yandan da hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.
-ooh evet çok iyi çok iyi
-karın Naciye gibi miyim yoksaaaa onun kadar beğendin mi beni
-oooh sen daha güzelsin Memduh uuufff
-babaaa
-oohh efendim kızım…
-içerden sabun getireyim mi öyle kuru kuruya zor olmuyor mu ???
-sabun mu ??? Boş versene kim ne yapacak sabunu sen devam et ben şimdi tükürür ıslatırım onu
Bir an duraksadım derin bir nefes aldım, iç geçirdim ve
-şeey benim ıslatmamı ister misin?
Hiç konuşmadan yanıma yaklaştı zaten aramız çok fazla değildi.
-hadi ıslat bakalım tükür üzerine deyip aletini bana doğru uzattı.
Kafamı kaldırıp Levent’e baktım karşısında koltukta oturuyordum o da aletini bana uzatmış karşımda ayakta duruyordu. Elimi uzattım ve en dibinden aletini tuttum
-oooohh Memduh ne yapıyorsun ???
-ıslatacağım babacığım
-uuufff hadi ıslat o zaman
Daha önce hiç bir erkeğin aletini eline almamış ve bu kadar yaklaşmamıştım. Heyecanla bir kayınpederin aletine birde kayınpedere baktım ve sonra… Usulca dudaklarımı uzatıp aletinin ucuna bir öpücük kondurdum. Kayınpederim duraksadı ve geriye gitti.
-ne ne ne yapıyorsun sen diye kekeledi… Dibinden tuttuğum aletini kendime doğru çektim ve kafamı kaldırıp kayınpederim Levent’e baktım. Hiç bir söylemeden kayınpederim Levent’in sikine doğru yaklaştım. Ve dudaklarımı hafifçe aralayıp sikinin ucunu dudaklarımın arasına aldım. Daha önce hiç yapmadığım bir şeydi hafif pütürlü sıcak sikinin kokusunu hissedebiliyordum. Kayınpederim
-Memduh dur ne yapıyorsun dedi ise de ben duraksamadan dilimle sikinin ucunda daireler çizmeye başladım. Yavaşça sikinin dibindeki elimle de kayınpederime 31 çektirmeye başladım çok kısa bir süre sonra kayınpederimin inlemeye başladığını duyunca sikinin mantarını ağzımdan çıkardım ve kayınpederime baktım o da bana bakıyordu. Gülümseyerek sordum.
-böylesi daha güzel değil mi ???
-oohh Memduh ne ne ne diyebilirim ooohhh
-devam edeyim mi Levent ???
-uuuf Memduh saçmalıyorum galiba yaaaa
-nedeeeen ??? Diyerek elimle aletini sıvazlamaya başladım
-uuufff Memduh
-devam edeyim mi Leveennt
-ooohh evet evet devam et
-ama sonra kızıyorsun banaaaaaa
-ben sana kızamam devam et hadi durmaaa
-peki, ama sende durma olur muuuu
-ooohh Memduh
-efendim Levent.
Dudaklarımı aralayıp sikinin kafasını tekrar dudaklarımın arasına alıp elimle 31 çektirmeye başladım. Kayınpederim başörtümün üzerinden başımı tutup kendine doğru bastırmaya başladı. Dudaklarımı daha da araladım ve sikini alabildiğim kadar ağzıma almaya başladım. Kayınpederin sikini ağzıma aldıkça daha fazla bastırıyordu başımı. En sonunda sikinden kurtardım dudaklarımı
-biraz yavaş ol babaaaa beni karınla karıştırdın galiba… Daha ilk defa tadına bakıyorum ben
-ooohh Memduh Naciye hiç ağzına almaz ki durma devam et oooohh
-nasıl yaaaa nasıl hiç mi saksafon çekmez sana
-yok, Memduh yok nerdeee.. Hadi durma devam et çok güzel uuuuuhhhh
-inanmıyorum sana nasıl olur kayınvalidem nasıl senin bu mükemmel sikini ağzına almaz kiiii
Uzanıp iştahla sikini yalamaya başladım kayınpederimin. Kayınpederim Levent kendinden geçmişçesine hırlayarak ağzımı sikmeye başlamıştı artık. Kalçasını ileri geri oynatarak sikini iyice ağzıma sokup çıkartıyordu. Benimde çok hoşuma gitmeye başladı Levent’in sikinin ağzımın içinde olması. Levent’in sikini artık dibine kadar ağzımın içine almaya başladım. Bir yandan yalıyor bir yandan emiyor bir yandan da taşaklarını sıvazlayarak 31 çektiriyordum. Kısa bir süre sonra…
-ooohhh Memduh ooohh geliyorum geliyorum diye inlemeye başladı kayınpederim.
Sikini ağzımdan çıkarttım ve Levent’e bakarak sikini sıvazlamaya devam ettim
-gel Leventciğim gel…
-ooohh geliyorum
-hadi gel, fışkır üzerime, hadi durma fışkır rahatla
Levent, gerildi. Bana bakmaya başladı ve birden sikinin ucundan menileri fırladı. İlk fırlayan meni büyük bir hızla suratıma çarptı. Yanağımda bir sıcaklık hissettim. Bir yandan homurdanıyor bir yandan fışkırmaya devam ediyordu. Levent’in siki elimin içinde demir kadar sertleşmişti. İçinden geçen menileri avucumda hissediyordum. Sonra ikinci parti fırladı ucundan üzerime çiçek desenli elbiseye geldi. Uzandım ve hep yapmak istediğim şeyi yaptım en sonunda kayınpederim Levent’in sikini dudaklarımın arasına alıverdim. Ağzımın içinde fışkırmaya devam ediyordu. Meniler yavaşça ağzıma dolmaya başladı.
-ooohh Memduh ooohhh harikaaa, çok güzel oooohhh
Ağzımdan sikini çıkartamadığımdan konuşamıyordum. Emmeye başladım sikini. Emdikçe sanki meniler daha çok geliyordu ağzımın içine. Ağzım doldu ve dudaklarımın yanlarından menileri yavaşça taşmaya başladı. Duraksadım ve ilk yutkunmayı yaptım. Boğazımdan aşağıya kayınpederim Levent’in menileri yavaşça akarak gitti. Midem bulanır gibi oldu ama önemsemedim. Tadı çok hoşuma gitmişti. Ağzımda kalanları tekrar yuttum ve sikini ağzımdan çıkarttım. Gülümseyerek kayınpederime baktım.
-ooh Memduh acayip bir şey bu.
-bence de Leventciğim bence de.
Siki halen elimin avucumun içindeydi. Yavaşça okşamaya devam ediyordum. Ucuna gelen menileri dilimle yaladım.
-hoşuna gitti mi Levent baba?
-hemde nasıl çok hoşuma gitti. İyi ki seni böyle yakalamışım
-evet, Levent baba bence de iyi ki yakalamışsın.
Sikini okşuyor ve taşaklarını sıvalıyordum. Uzandım tekrar ağzıma aldım
-yeter Memduh kalp krizimi geçirteceksin bana
-hiçte öyle bir şey olacakmış gibi değilsin baba hem baksana sanki daha var mı diyor seninki
-hayret bişi ama evet diyor
-istiyor mu yani
-evet, çok istiyor Memduh
Yanağımdaki, dudağımın kenarındaki ve elbisenin üzerindeki menileri parmaklarımla toparlayıp sikine sürdüm Levent’in. Gülümseyerek tekrar yaladım. Levent başörtümü çıkarttı. Ayağa kalktım. Artık yüz yüze bakıyordum siki halen elimdeydi nefesini hissediyordum.
-lan damat var ya deli ettin beni.
-böyle bir kayınpederim olduğunu bilseydim daha önce deli ederdim
Boynumdan öpmeye başladı. İnanılmaz bir ürperti kapladı içimi. Kirli sakalı ve azda olsa bıyıkları batıyordu. Elbisenin açık kalan kısımlarından omuzlarımı öpmeye başladı.
-uuff baba
-bana baba deme
-peki Leventciğim
-işte öyle de
-peki, Leventciğim peki erkeğim
-ooohh bir daha söyle bakiiimmm
-peki erkeğim
Omzumu dişledi.
-ama canımı acıtma Levent.
-acıtmam Memduhçuğum
-ıııhhhhmm Leveeenntt
Hafifçe dişlemeye devam ediyordu omzumu. Sonra memelerimi sıkmaya başladı. Elbisenin fermuarını açarak geriye doğru çekildi. Levent’e bakarak omuzlarımdan aşağı sıyırdım elbiseyi. Sutyen ve külot ile kaldım karşısında. Sikini okşayarak
-uuff be tam karı gibisin
-beğendin mi Leventciğim
-ooohh bayıldım
Yaklaştı ve sarıldı. Siki baldırıma vücuduma değiyordu. Saçlarını okşayama başladım. Memelerimi sıkıyor ve inliyordu bir yandan da kalçasını bana doğru ileri geri oynatarak sikini sürtüyordu. Kıllı göğsünde parmaklarımı dolaştırmaya başladım. Bir adım kadar geri gitti ve memelerimden tutarak arkaya itti beni. Arkamdaki 3’lü kanepeye oturdum. Sikini sıvazlayarak geldi ve bacak arama diz çöktü. Ne yapacak diye merakla bekliyordum. Ayaklarımı bileklerinde tutup yukarı doğru kaldırdı.
-baba
-…….
-Levent
-…….
-Levent ne yapıyorsun
Cevap bile vermiyordu. Kendinden geçmişti. Bacaklarımı iyice yukarı kaldırıp sikini külotumun üzerinden popoma ve pipime sürtmeye başladı.
-lan birde ibne değilim diyorsun
-ama Levent
-baksana kuşun bile kalmamış
Hayretler içerisinde pipime baktım evet hiçbir kalkma durumu söz konusu değildi.
-ama ben
-sikildin mi lan daha önce haaa
-hayır, baba gerçekten hiç
-ulan bu pipi ile kızımı nasıl sikiyorsun
-ama baba yani şimdi öyle oldu anlamadım
-ulan kalkmayan pipi ile karı sikilir mi lan
-ama gerçekten yani bilmiyorum neden kalkmadığını
-ibnesin sen işte
-ama Levent
-sus bak şimdi öğreteceğim sana
-neyi Levent?
-nasıl karı sikilir onu öğreneceksin
-anlamadım
Külotumu yana doğru sıyırdı.
-ama Levent yapma
-ne oldu lan ibne
-ama Levent lütfen
-sus lan sus 18 yaşından beri ilk defa boşaldıktan sonra sikim inmedi zaten
-ama baba… Ama yani…
-Memduh öyle bir azdırdın ki lan beni
-baba lütfen… Dur yapma
Homurdanıyordu gözleri dönmüş bacaklarımı okşuyor sikini popoma sürtmeye denk getirmeye çalışıyordu. Ama iki bacağımı birden yukarıda tutup yapması çok zor oluyordu. Uzandım ve kıllı göğsüne dokunup elimi yavaşça aşağıya doğru indirmeye başladım. Hırıltılı sesler çıkartarak bana baktı.
-yoksa sikecek misin beni Levent?
-sen kızımı sikemiyorsan ben seni sikeceğim tabii
-ama böyle değil
Şaşırmıştı. Durdu. Bacaklarımı bıraktı. Koltukta doğruldum
-eğer beni istiyorsan daha nazik olmalısın. Ne de olsa sen benim ilkim olacaksın Levent.
Pis pis sırıtmaya başladı.
-gerçekten sikilmedin mi?
-hayır, Levent ama şu anda seni çok istiyorum
Elim en sonunda hedefine ulaştı. Sikini avuçladım Levent’in. İrkildi ve doğruldu. Koltukta yayıldım iyice sol bacağımı koltuğun kenarına koydum sağ bacağımı Levent’in omzuna doğru kaldırdım. Kalçamı koltuktan dışarı doğru çıkarttım hafif. Levent dizlerinin üzerinde doğruldu. Sağ bacağımı diz altından tutup yukarı doğru kaldırdı. Kalçasını hafifçe ileri uzattı. Siki külotumun üzerinden popoma değiyordu. Kasıldım.
-ooohh Memduh bu manzara çok güzel
Uzandım belinden tutup kendime doğru çektim Levent’i. Artık siki iyice bastırmaya başlamıştı popoma. Kalçamı oynatarak sikinin ucunu deliğime doğru hizalamaya çalıştım. Levent ne yapmak istediğimi anlamıştı
Külotumu yana doğru sıyırdı. Kalçasını öne çıkardı. Sikinin ucunun sıcaklığı artık popo yanaklarımdaydı. Bir eliyle bacağımı tutuyordu diğer eliyle sikini eline aldı ve deliğime değdirmeye başladı.
–ooohh Levent… Ooohh Levent baba lütfen yavaş ol
-uuff Memduh götün harika görünüyor
Deliğime sürtmeye başladı sikini yukarı aşağı doğru. Sonra tam deliğimde durdu. Sikini dibinden tutup yavaşça bastırmaya başladı. Kalbim deliler gibi çarpıyordu. Kayınpederim beni sikmek üzereydi. Kendimi gevşetmeye çalıştım ama heyecandan ne yapacağımı bile bilmiyordum. Sikinin sıcaklığını deliğimde hissetmeye başladım. Usulca yüklendi Levent. Sikini kafası deliğimi zorladı. Titredim. Yavaşça mantarı süzülerek deliğime girdi. Belimi tutan bileklerini sıkarak Levent’in yüzüne baktım. Sikini ayarlamaya çalışıyor bir sikine bir bana bakıyordu. İtekledi sikini. Gözlerim karardı. Alt dudağımın sol kısmını koparırcasına ısırmaya başladım. Canım yanmıştı. Bileklerini bırakıp koltuğun minderlerini sıkmaya başladım. Biraz daha yüklendi. Derin bir nefes aldım.
-acıdı. Diyebildim kısık bir ses ile… durdu yüzünde pis bir sırıtma vardı. Çekildi sikinin bir kısmı çıkarttı sonra yavaşça tekrar soktu. İnledim. Yavaşça sokup çıkartmaya başladı sikini. Her seferinde biraz daha giriyordu siki içime.
-ııımmggghhhh acıyor. Diyebildim. Ama sesim soluğum kesilmişti. Sesim titrek ve kısık çıkıyordu. Boğazım düğümlenmişti sanki konuşamıyordum. Yine hafifçe dışarı çıkarttı sikini. Mantarının bir kısmı içimdeydi. Bana baktı ve sırıtarak birden bire yüklendi. Siki kayarak dibine kadar içime girdi bir anda. Kasıldım ve titredim dayanamadım
-AAAAHHHHHhhhhhhhh Leeevveeeennttt yavaaaaaaşşş. Diye çığlık attım. İçimde kaldı belimden kalçamı yukarı doğru kaldırdı. Gidip gelmeye başladı.
-Levent yavaş lütfen aaaahh baba yavaş ol diyebiliyordum ama durmaya niyeti tabii ki yoktu.
-sus kız sus götünü siktiğim sus. Dedi azarlar gibi. Götümü sikmeye devam etmeye başladı. Canım acıyor ama sesimi çıkaramıyordum. Hırlayarak sikiyordu. Sikerken götümü avuçluyordu. Herhalde 18-20 defa girip çıktıktan sonra deliğim alışmaya başladı. Artık hoşuma gidiyordu.
-ooohhh baba yavaş sik.
-sikiyorum orospu. Sikiyorum ibne.
-ıııımmmhhh eveeett beni sikiyorsun Levent. Dedim inleyerek. Götüme girip çıkarken
-oohh beee damadımı siktim dedi.
-ııımmmhhh evet Levent damadını sikiyorsun dedim.
Uzandı memelerimi okşamaya başladı. Yorulmuştum. Bacaklarım ağrımıştı. Aşağı indirdim bacaklarımı ve beline doladım Levent’in.
-oha orospu gibi yapıştın sikime dedi.
-durma Levent devam et
Gidip gelmeye devam ediyordu. Sonra çıkardı sikini ve beni koltuğun üzerinde ters çevirdi. Tam anlamıyla domalmıştım önünde. Hiç zorlanmadan sikini deliğime soktu.
-ooohh nasılda girdiiii. Diye inledim.
Belimden kavrayıp köküne kadar sikini sokup çıkartmaya başladı. Taşakları çarpıyordu siki dibine kadar girince. Hızlıca çıkartı sikini deliğimden.
-dön dön çabuk dön diye bağırdı.
Anlamamıştım. Döndüm oturdum yere ayağa kalkıp sikini yüzüme yaklaştırdı ve birden fışkırmaya başladı. Bir yandan sikini sıvalıyor bir yanda da müthiş bir şekilde fışkırıyordu. Yüzüm alnım gözüm ve dudaklarım menileri içince kaldı. Son damlaları süzülürken sikinin ucundan suratıma sürtmeye başladı.
-ooohh Memduh acayip karı olurmuşsun sen.
-ama sen tam bir erkeksin Leventciğim.
-ulan Naciye’yi bile bu şekilde sikmedim hiç. Dedi. Menilerini temizlemeye çalışıyordum ama her yanıma bulaşmıştı. Gülümsedim.
-gelme damat gülme. Bundan sonra benden kaçarın yok. Dedi
-anlamadım diyerek şaşkın bir şekilde baktım
-daha duuurr bundan sonra seni çok sikeceğim dedi. Gülerek.
Anlaşılan kayınpederim Levent ile yaşayacaklarım daha yeni başlıyordu.

Not : evli değilim ama gün gelirde birgün evlenirsem kayınpederim ile böyle Bir şey yaşamak isterim kesinlikle… sevgilerimle

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Boynuzlandım

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Boynuzlandım
Merhaba ben Işık 37 yaşındayım. Karım Niran ise 35 yaşında.
10. evlilik yıl dönümümüzde, karım Niran’a sürpriz yapmak istiyordum. Çocukları annemlere bırakarak hep istediği, ama bir türlü götüremediğim İstanbul’a gittik . Yıldönümü gecesi normalde bütçemizin çok üstünde, yeni açılmış ünlü bir bara götürdüm. Maddi durumum elvermediği için, bunun için karımdan habersiz bankadan ihtiyaç kredisi çekmiştim. Ama o gece barın özel bir parti için kapalı olduğunu öğrenince üzülmüş, kapıdaki görevliyi ikna edip girmeye çalışıyorduk. O sırada yanımızda birden yanımızda beliren ünlü playboy Kıvanç Bey, kapıdaki görevliye, “Onlar benimle beraberler!” deyince, görevli elindeki listeye bile bakmadan yana çekildi…

Kıvanç Beyle birlikte içeri giriverdik. Çok sevinmiştik. İltimaslı bir durumda olmak da çok hoşumuza gitmişti. Niran’la birbirimize bakıp gülüyorduk. Karım Niran varlıklı bir ortamda büyümüştü. Lakin ev, araba kredileri derken yıllar akıp geçiyordu. O, zengin rahat hayat aslında onun en doğal hakkıydı. Ben de Niran’ın hak ettiği hayatı yaşamasını istiyordum. Onun için buraya girmiş olmak bizi özellikle mutlu etmişti. Kalabalığın çok seçkin olduğu belliydi…

İçerde Kıvanç Bey’e gülümseyerek elimizi uzattık. “Ben Işık!” dedim. Karım da, “Ben de Niran!” dedi. Beni tanıyorsunuz zaten diyerek benimle el sıkıştı. Sonra da karımın gözlerinin içine bakarak, iki eliyle tuttuğu elini öptü. Niran’ın ürperdiğini gözlerimle gördüm…

Bardaki parti, yayına yeni başlayan bir derginin tanıtımı içinmiş. Kıvanç beyle sohbete başladık. Eski bir İstanbul ailesinden geldiği belliydi. Yakışıklı değildi, ama başka bir çekiciliği vardı. İçkiler su gibi içildikçe samimiyet artıyor, ama ilişkinin dengesi hiç değişmiyordu. Biz ona hep Kıvanç Bey diyorduk, o da bize Niran ve Işık. Kıvanç beyin 34 yaşında ve iki yıllık evli olduğunu öğrendik, biz de 10 yıllık evli olduğumuzu söyledik. “Hiç de öyle 10 yıllık evli görünmüyorsunuz, özellikle siz Niran, çok genç görünüyorsunuz.” dedi.

Kıvanç bey anlattığı hikâyelerde çapkınlığı konusunda hiç çekingen değildi. Ama direkt olarak da Niran’a asılmıyordu. Sakin ve ağır tavrı ona gittikçe daha çok saygı duymamızı sağlıyordu. Karım bu tür erkeklere her zaman ilgi duyardı. Kıvanç beyin esprilerine gittikçe daha çok gülüyor, anlattığı hikayelere gereğinden fazla olumlu tepki gösteriyordu. Her halinden onu etkilemeye çalıştığı belliydi. Kıvanç bey garsona sürekli içkilerimizi tazelemesini söylerken, bize gösterdiği ilginin benim de hoşuma gittiğini hissettim…

Kıvanç bey bir ara bize, “Siz keyfinize bakın, ben biraz ayrılacağım!” dedi. Yakınımızdaki bir grubun yanına gitti. Onlar konuşurken uzaktan seyretmeye başladık. Herkes ne kadar saygı gösteriyor, önem veriyordu Kıvanç beye. Karım gözlerini ona dikmiş, “Ne kadar etkileyici biri. Üstelik çok da yakışıklı. Karısı ne kadar da şanslı!” dedi. O anda artık benim engelleyebileceğim bir şey olmadığını biliyordum. Karım kıvırtarak benden uzaklaştı. Dans eden kalabalığın arasına karıştı. Herkesin ilgisini çekmesi fazla vakit almadı.

Niran’ın üstündeki mavi dar mini elbise sütun gibi bacaklarını cömertçe sergiliyordu. Etrafta başka çekici kızlar olmasına rağmen, bütün erkeklerin ilgisi ondaydı. Dans ederken incecik kumaşın altında titreyen diri göğüslerinin sutyensiz olduğu belliydi. Etrafındaki erkeklerin sayısı kısa zamanda üç olmuştu. Uzun dalgalı sarı saçları dağılırken ışıkta parlıyordu. Yuvarlak çıkık poposu her salınışında başka bir güzel görünüyordu. Niran etrafındaki erkeklere pas vermezken, ara sıra da Kıvanç beye çapkın bakışlar atıyordu. İstediğinin Kıvanç Bey olduğu aşikârdı.

Kıvanç bey bir süre sonra içinde olduğu gruptan ayrılıp yanıma geldi. Benimle beraber karımı seyretmeye başladı. Bana dönüp, “Karın tam bir felaket. Çok seksi. Taş gibi!” dedi kendinden emin bir gülümsemeyle. Sanki karımdan değil de, başka birinden bahsediyordu. Çocukça bir sevinçle gülümseyerek, “Teşekkür ederim. Öyledir benim karım!” dedim. Sevincim karımın istediği oluyor diye miydi, yoksa benim de saygı duyduğum biri ondan hoşlandı diye miydi bilemedim.

15-20 dakika sonra Kıvanç Bey gözünü ayırmadan izlediği karıma eliyle gel işareti yaptı. Karım dans etmeye devam ederek diğer erkeklerin arasından süzülüp yanımıza geldi. Yüksek sesli müzikten sesini duyurabilmek için karımı belinden tutup kulağına bağırarak, “Ne kadar güzel dans ediyorsun sen!” dedi. Niran müziğin ritmiyle halen oynatıp durduğu kalçalarında okşarcasına dolaşan ele aldırmadan, “Güzel dans ederim. Özellikle hoşuma giden bir erkeğin önünde olursam!” diyerek yanıtladı. Kıvanç bey sanki anlamamış gibi, “Kimmiş o şanslı erkek?” diye sordu. Niran elini uzatıp Kıvanç beyin kalçasını okşayan kürek gibi elini tuttu, sımsıkı poposuna bastırdı ve gözlerinin içine bakarak, “Sizin!” dedi.

Kıvanç bey zaten görebildiği şeyi karımın ağzından duymaktan mutlu gülümsedi. Ne benden, ne de etraftakilerden çekiniyorlardı. Niran artık konuşurken ona dokunuyor, gözlerinin içine bakıyor, genç kız gülücükleriyle ve arada isterik kahkahalar ile süslüyordu sözlerini. Bu hale geldiğinde karımın karşısındaki erkeğe teslim olduğunu biliyordum. Bu yakışıklı playboyun da bunu benden çok daha iyi bildiğinden hiç şüphem yoktu.

Kıvanç beyin arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim bir yaşıtı bir erkek yaklaşıp, “Nasılsın Kıvanç?” diyene kadar bir birlerine kur yapmaya devam etiler. Kıvanç bey arkadaşını başından çabuk savmasını bildi. Sonra da karımın elinden tutup, “Gelin çocuklar, daha sakin bir yere gidelim!” dedi. Kıvanç bey Niran ile el ele, ben de yanlarında, çıkışa doğru yürüdük. Şef garson yanımıza gelince, Kıvanç bey karımın elini bıraktı, cebinden kalın bir cüzdan çıkardı. Nerdeyse benim 2 aylık maaşım kadar olan hesabı ödedi. Sonra da garsonundan vestiyerine kadar Yüzlük banknotlar halinde bahşişler dağıta dağıta mekânın kapısına kadar geldik.

Kıvanç beyin arabası hemen geldi. Son model, kocaman, siyah bir arabaydı. Şoför arka kapıyı açtı. Kıvanç bey Niran’ı nazikçe arabaya bindirdi. Karım son derece hoşnut, mini eteğinin kasıklarına kadar açılmasına, şoför dahil hepimizin külotuna kadar görmemize aldırmadan rahat hareketlerle geçti, oturdu. Kıvanç bey kendisi de bindi. Ben de arkalarından binmeye yeltendim, ama şoför kibarca beni ön koltuğa yöneltti, “Burada daha rahat edersiniz beyefendi!” dedi. Biraz bozularak, “Ha, tabii…” dedim. Ön koltuğa oturdum. Araba yeni deri kokuyordu.

Şoför kapımı kapattı. Kendisi de bindi, “Villaya mı beyefendi?” diye sordu. Evet cevabını alırken hareket etmiştik bile. Arabanın sessizliğine rağmen Kıvanç beyin o buğulu sesini duyuyor, ama çoğu zaman ne dediğini anlamıyordum. Karımın ara sıra (Evet, Hayır) dediğini ve gülüşlerini duyuyordum.

Sesleri kesildiğinde öpüştüklerini anladım. Yan gözle şoföre baktım, yüzünde pis bir sırıtmayla dikiz aynasından arkada olanları izliyordu. Kendimi kötü hissettim. Benim azgın fingirdek karım, ucuz bir fahişe gibi, şoföre ve bana aldırmadan başka bir erkekle arka koltukta fingirdiyor, sevişiyordu. Bense boş verdim her şeye, kendimi deri koltuğun rahatlığına bıraktım.

Yol fazla sürmedi. 15 dakika sonra demir bir kapıdan girip, güzel bir villanın önünde durduk. Şoför hemen inip arka kapıyı açtı. Önce Kıvanç Bey indi, elini uzattı ve Niran’ın inmesine yardım etti. Ben de indim arabadan. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bekçi olduğunu tahmin ettiğim bir adam evin yan tarafından koşarak geldi, “Hoş geldiniz Kıvanç bey!” dedi, villanın gösterişli ön kapısını açtı. Kıvanç bey Niran’ın beline sarılıp içeri girdiler. Ben de arkalarından girmeye yeltenirken, Kıvanç bey, “Seni ben sonra çağıracağım. Şimdilik burada bekle!” dedi.

Bir şey söylemeden aptal aptal durdum, arkalarından baktım. Kapı kapandı. Şimdi geriye dönmem gerekiyordu, ama şoförle yüz yüze geleceğimi düşünerek utandım. Onun da bekleyeceği belliydi. Şoförün, “Gel koçum arabada otur!” diyen sesiyle kendime geldim. Artık bana beyefendi demiyordu. Patronu yoktu ortalıkta. Bu duruma aşina olduğu besbelliydi. Pek fazla göz göze gelmemeye çalışarak arabaya girdim. Onunla muhatap olmak istemiyordum. Süklüm püklüm, konuşmadan oturdum.

Sessizliği o bozdu, “Yenge de pek hoşmuş. Karın mı?” dedi. İsteksizce, “Evet…” dedim. Şoför, “Kıvanç bey böyle dolgun kalçalı olgun hatunlara bayılır. Çoğu zaman böylesi çıkmıyor. Onun için keyifli görünüyor bu akşam…” dedi. Karımın güzelliği, seksiliği onun da hoşuna gitmişti sanki. Hoş, Niran’ın, aynı anda hem masum bakire, hem seksi fahişe olabilen görüntüsünü görüp de iç geçirmeyecek, siki kalkmayacak erkeğe rastlamak mümkün değildir…

Şoför, “Kıvanç Bey senin hatundan hoşlanırsa seni de ihya eder!” dedi. Sustum. “Sessiz olursan seni onları duyabileceğimiz yere götürürüm.” dedi. “Peki…” dedim uysalca. Eliyle gel işareti yaparak yürümeye başladı. Arkasına takıldım. Evin arkasına doğru yürüdük. Etrafta başka bir ev olmadığı için sessizliğin içinde karımın haykırmaları duyulmaya başladı. Hafif bir ışığın geldiği ikinci kattaki pencerenin altındaydık. Ne çabuk başlamışlardı. Nasıl hemen karım böyle bas bas bağırır hale gelmişti?

Karım normalde sikilirken inlerdi, ama böyle bağırdığı pek nadirdi. Zevk haykırışları yükseldikçe sikimin kalktığını, sertleştiğini hissettim. Şoförün de eli apış arasına gitmişti. Pantolonunun üzerinden sikini düzeltti. Sonra da sessizce, “Üff… Ulan senin orospu iyi bağırıyor!” dedi ve pantolonunun üstünden yarağını avuçlayıp oynamaya başladı. Sonra daha fazla beklemedi, pantolonunun kemerini çözdü, donuyla birlikte aşağı indirdi. Elini tükürükleyip, dışarı çıkan yarrağına asılmaya başladı.

Öyle garip, anlatılmaz bir durumdu ki! Kendimi tanıyamıyordum. Bugüne kadar hiç tanımadığım bu adamla yan yana, pencerenin altında karımın sikilirken çıkardığı seslere 31 çekişini izliyordum. Şoför kulağıma yaklaşıp, “Kıvanç bey boşalmadan uzun uzun siker senin karıyı! Tadını çıkar!” dedi. Bir şey söylemeden başımı salladım. Kulaklarımda karımın çığlığı ve vücutlarının birbirine çarpmasının sesiyle kendimden geçiyordum…

Birazdan karımın haykırmaları arttı. “Aahhh! Kıvanç’ım! Erkeğimmm! Sik beni!” diye bağırdı. Artık sadece çığlık atıyordu. Karım geliyordu. Bir kaç dakika sürdü gelmesi. Onun böyle kendini kaybetmiş bir halde boşaldığını hiç duymamıştım. Kıvanç bey, “Offff… Amına koduğumun orospusu!” diye soluya soluya basıyordu karıma. “Daracıksın amcık! Şimdi beni de getireceksin…” dedi, hemen ardından da böğürürcesine sesler çıkartarak boşaldı. Sonra sesleri duruldu.

Şoför hızla pantolonunu toparlamaya başladı. “Hassiktir! Senin orospu karın patronu çabuk getirdi! Toparlan, gitmemiz lazım hemen!” dedi. Şoförün paniğini anlamadım, ama ben de telaşlandım. Sessizce kaçtık oradan. Evin önüne geldiğimizde, “Kıvanç bey asla bu kadar çabuk gelmezdi, senin karının muamelesi çok iyi olmalı! Kıvanç bey bir şey istemek için telefon eder bazen, onun için korktum. Pencerenin altındayken benim telefon çalsaydı boku yemiştim!” dedi.

Kıvanç beyden telefon gelecek diye bekleyerek bir daha arkaya gitmedik. İki saate yakın konuştuk. Şoförün adı Kenan’mış. Kıvanç bey çok güvenirmiş kendisine. Ben de kendimden bahsettim. Karımın Kıvanç Bey’den ne kadar hoşlandığını ve benim bunu bilerek evlendiğimi anlattım. Aklı almadı, ama dinlerken eğlendiğini hissettim. Benden birkaç yaş daha büyüktü. Bekardı. Şimdi gönlünü eğlendiriyordu. Ama temiz bakire bir kız bulup evlenmeye niyetliydi. “Ben namusuma düşkünüm! Karı dediğin evinin, erkeğinin kadını olur. Bir erkeğe yan gözle baksın öldürürüm valla. Kıvanç bey de öyledir. Bakma, önüne gelene kayar, ama karısının yeri başkadır. Sen de biraz karına sahip çık diyeceğim, ama geç kaldın galiba!” deyip gülmeye başladı. “Senin karı mal canım… Sen ona sahip çıkamazsın zaten! O yolun yolcusu o!” derken, ben sadece dinliyordum.

Sonunda Kenan’ın telefonu çaldı. Hemen açtı. “Tabii Kıvanç Bey!” dedi. Birkaç defa daha, “Tabii… Tabii…” dedi. Telefonu kapatınca, bana, “Gel bakalım!” deyip kapıya doğru yürüdü. İçeriye girdik. Gösterişli bir antrenin ardından loş aydınlatılmış büyük ve etkileyici salona girdik. Zenginlik evin her köşesinde hissediliyordu. Modern, beyaz ağırlıklı dekorasyon çok hoşuma gitmişti.

Merdivenin ardındaki bölümü göstererek, “Bak burası bar…” dedi. İçkileri, bardakların yerlerini gösterdi. “Ben bir şey istemiyorum!” dedim. Güldü, “Senin için değil salak! Kıvanç bey talimat verdi. O istediği zaman götüreceksin!” dedi. Bunu düşünemediğim için kendime kızdım. Mutfağı ve diğer yerleri gösterdikten sonra üst kata çıktık. Heyecanlanmaya başlamıştım. Yanlarına gidiyorduk galiba. Nasıl davranacaktım? Ne yapacaktım? Nasıl konuşacaktım? Ağzım kurumuştu heyecandan. Holün sonunda, hafif ışık gelen odaya yaklaştıkça kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Az önce altında karımın sikişme seslerini dinleyerek şoförün 31 çektiği oda olmalıydı bu.

Kenan öksürerek geldiğimizi belli etti. İçeriden, “Gelin, gelin!” diyen Kıvanç beyin sesini duyduk. Kenan önde ben arkada içeri girdik. Kocaman yatak odasının ortasında onunla orantılı büyüklükte bir yatak vardı. Odanın içinde yoğun bir seks kokusu vardı. Yarı oturmuş vaziyetteki Kıvanç beyin göğsüne başını dayamış olan karım çok mutlu görünüyordu. Narin elleri onun kıllı göğsünü okşuyordu. İkisi de göğüslerinin üstüne kadar örtülüydü. Herhalde biz gelmeden örtmüşlerdi üstlerini. Saçı başı dağınıktı karımın. Dudaklarında ruj kalmamış, bulaşmıştı. Bana bakıp yorgun yorgun gülümsedi. Kıvanç beye ayıp olmasın diye karşılık veremedim.

Kıvanç bey bir eliyle karıma sarılmıştı, diğeriyle omzunu okşuyordu. Muhabbetlerini kesmiş gibi suçluluk duydum, ama kendisi çağırmıştı bizi. Kıvanç bey kendinden emin, ama artık daha sevecen sesiyle bana, “Kenan sana her şeyin yerini gösterdi mi?” dedi. “Evet, Kıvanç bey.” dedim. “Hadi bakalım o zaman bana bir buzlu Viski getir!” dedi. Karıma da bir şey içmek istiyor mu diye soracaktım ki, “Niran’a de aynısından getir!” dedi. Sonra da karıma döndü, “Seni istediğim gibi yeniden yaratacağım!” dedi gülümseyerek. Karım da kıkırdayarak kıllı göğsüne öpücük kondurdu ve “Ben bilmem, erkeğim bilir!” dedi.

Kıvanç bey bana, “Hadi bakalım, git getir şimdi!” deyip, Kenan’a da, “Işık içkileri hazırlayıncaya kadar bekle, bir yanlış yapmasın, sonra evine gidebilirsin!” dedi. Kenan, “Tabii Kıvanç bey!” dedi. İkimiz tam odadan çıkıyorduk ki, “Dur bak, seninle biraz oyun oynayalım. Aşağıda soyun ve Niran’ın külotunu giy, öyle gel!” dedi. Etrafa bakınıp karımın külotunu aradı. Bulamayınca, “Durmayın orada! Arasanıza!” diye kızdı. Kenan’la ben yatağın etrafında dolaşıp karımın külotunu aramaya başladık. Sonunda Kenan yatağın dibinde buldu, “Buldum Kıvanç bey!” dedi.

Karımın minik pembe külotu Kenan’ın elinde, beraberce odadan çıktık. Aşağıya ininceye kadar Kenan karımın külotunu koklayıp, “Off, çok güzel kokuyor yaa!! Halen sırılsıklam!” deyip durdu. Aşağıdaki bara indiğimizde, “Hadi Işık, giy bakalım karının külotunu!” dedi. “Sen gittikten sonra giyerim…” dedim. Ama ısrarlarına sonunda daha fazla karşı koyamadım. Kenan şu anda bana burada destek olabilecek tek kişiydi. Soyunmaya başladım. Gömleğimi, pantolonumu, külotumu, çoraplarımı tek tek çıkardım. Çırılçıplak Kenan’ın önünde duruyordum. Sikim kalkmaya başlamıştı. Elimi uzatıp, “Ver de giyeyim bari…” dedim.

“Dur bekle!” dedi, kemerini çözdü. Pantolonunun önünü açtı. Yarrağını çıkarttı, karımın külotuna sürtmeye başladı. Dışarıda azıp da boşalamamanın acısını çıkartacaktı belli ki. Ara sıra da bana bakarak, “Ohhh, Işık karın tam sikilecek bir karı! Tam bir orospu!” diye fısıldaya fısıldaya 31 çekmeye başladı. Çok sürmeden karımın külotuna fışkırttı döllerini ve “Ooohhhhh!” çekti. Sonra da dölleriyle vıcık vıcık olmuş külotu elime verdi ve pantolonunu toplamaya başladı. Gülerek, “Giy hadi!” dedi. Öylece durduğumu görünce, “Giysene lan gavat!” dedi.

Tek ayağımla mermer zemin üstünde dengemi sağlayarak bir bacağımı geçirdim. Sonra da ötekini. Külotu belime kadar çektiğimde, Kenan’ın ılık dölü sikime, taşaklarıma bulaştı. Bu, nedense sikimin daha da kalkmasına sebep oldu. Kenan’ın bunu fark etmesi ihtimalinden rahatsız oldum. Kalkmış sikimin ucu karımın külotundan dışarı taşıyordu. Arkasındaki ip ise popumun arasına girmişti. Kenan’ın karşısında gerçekten utandığımı fark ettim. O ise bana bakıp eğleniyordu, “Dön şöyle bir de arkadan bakayım!” dedi. Gayri ihtiyari dediğini yaptım. “Ohhh yavrum, göte bak!” deyip kıçıma bir şaplak attı. Hafifçe yana kaçtım. “Genç kız gibi cilvelisin valla! Hadi içkileri götür gecikmeden, yoksa kızacak Kıvanç bey sana!” dedi.

Haklıydı. Ellerim titreyerek bardaklara Viskiyi, buzlarını koydum. Bardakları Kenan’ın verdiği tepsiye yerleştirdim, ona bir şey demeden arkamı dönüp, üstümde sadece karımın minik pembe külotu olduğu halde, yalın ayak, serin mermerin üstünde yürümeye başladım. Kenan’ın arkamdan halen baktığını biliyordum. Merdiveni çıkarken külotun sürtünmesiyle Kenan’ın dölü iyice bulaşıyordu. Hole geldiğimde kalbim tekrar hızlı hızlı çarpmaya başladı. Odalarına yaklaşıyordum. İçerden seslerini duymaya başladım. Seks sesleri değildi. Konuşuyorlardı.

Odanın açık kapısına geldiğimde durdum. Onların odasına giriyordum, izin almam gerektiğini düşündüm. Beni hemen fark ettiler. Kıvanç bey, “Gel Işıkcığım!” dedi. Geç kaldığıma kızmadığı için sevindim. Yanlarına gittim, tepsiyi uzattım. Ama Kıvanç Bey kendi eline daha yakın olduğumu fark etti ve “Önce bayanlara sunulur!” dedi. “Haklısınız, özür dilerim!” deyip tepsiyi karıma uzattım. Niran bardağı alırken beni süzerek, sevimli bir tavırla, “Kocacım, çok yakışmış külotum sana!” dedi. Ardından Kıvanç Bey aldı içkisini. Bardaklarını tokuşturup birer yudum aldılar.

Kıvanç bey bana, sandalye çekip yatağın yanına oturmamı söyledi. Dediğini yaptım. Diken üstünde, dimdik sandalyeye oturdum. Yatakta biraz daha doğruldular. Artık biz bize olduğumuz için üstlerini örtmeye çalışmıyorlardı. Karımın güzel göğüsleri ortaya çıkmıştı bile. Onlara bakmak istiyordum, ama Kıvanç Bey’den çekiniyordum.

Kıvanç bey, “Işıkcığım…” diye söze başladı ve “Durum şöyle… Niran’dan çok hoşlandım. Çok güzel, taş gibi, işveli, cilveli…” deyip, beni tartmak ister gibi yüzüme baktı. Tepki göstermediğimi, can kulağıyla dinlediğimi görünce devam etti, “Hadi daha açık konuşayım. Karın sevişmesini, sikişmesini de çok iyi biliyor. Daracık amcığı var karının… Bitirdi beni… Metresim olmasını istedim, karın da bunu severek kabul etti!” dedi.

Bana sormadan kabul ettiği için karıma kızmama rağmen, karımın bu güçlü zengin erkeğin metresi olacağı düşüncesi hoşuma gitmişti. Bir yandan da bunun hayatımızı nasıl değiştireceğini, ne zorlukları olacağını bilemediğim için korkuyordum. Yine de olumsuz bir şey demeye cesaret edemedim, “Siz nasıl uygun bulursanız…” dedim. Karım duygularımı biraz fark etmiş olmalı ki, “Güzelim, ben senin karın olarak kalacağım. Çekineceğin bir şey yok. Sadece Kıvanç beyin kadını olacağım. Tabii bazen seninle olamayacağım. Ama onun karşılığında lüks, rahat bir hayatımız olacak!” dedi.

Kıvanç bey, “Sikinin haline bakılırsa hoşuna da gidiyor zaten!” deyip güldü ve “Hadi itiraf et Işıkcım, karının pembe külotunu giyip yanımıza gelmeyi kabul ettiğine göre, karını becermeme, metres yapmama hiç bir itirazın yok senin!” dedi. Adam doğru söylüyordu. Karımın pembe külotundan fırlamış sikimle orada öylece oturmuş, başımı sallayarak, az önce karımı siken adamın dediklerini onaylıyordum. Kekeleyerek, “Şeyy… Niran’ın yıllardır hayallerini süslüyorsunuz. Ben de onu kaybetmek istemiyorum. Onun mutlu olması her şeyden önce geliyor. Bir yerden sonra hoşuma gitmeye başladı diyebilirim. Haklısınız, karımı sikmenizden, sevişirken seslerinizden zevk alıyorum, ne yalan söyleyeyim…” diye içinde bulunduğum durumu anlatmaya çalıştım.

Bu sırada Niran, örtünün altında kalan elini hareket ettirerek, “Aaaaa! Bu kocaman olmuş yine!” diye kıkırdadı. Eliyle o kocaman olmuş siki okşadığını, kavradığını anladım. Kıvanç beye, “Hadi sevgilim, bırak konuşmayı artık! Bu koca şeyi yerleştir bana!” diyerek kıvrandı yattığı yerde. Kıvanç bey benimle konuşmayı bırakıp karıma döndü, “Bebeğim, Niran’ım, sana doymuyor o kocaman şey!” dedikten sonra isterik karımın dudaklarına yumuldu. Bir yandan da eliyle memesini avuçlamaya başladı. Üstlerindeki ince örtü hareketleri arttıkça açılıyordu. Karımın çıplak, güzel vücudu tamamıyla ortaya çıkmıştı. Kıvanç bey de üstünü örten son kısmını ittirerek üzerinden attı.

İlk defa vücudunun ne kadar yapılı olduğunu gördüm. Yarrağı çok heybetliydi. Kalın, uzun ve iştah açıcıydı. Damarlarını görebiliyordum oturduğum yerden. Karımın narin eli sımsıkı kavramıştı yarrağının gövdesini adeta kaçmasından korkar gibi. Az sonra Kıvanç Bey karımı altına aldı. Niran bacaklarını aralayıp dizlerini kaldırdı. Kıvanç bey eliyle koca yarrağını tutup karımın amına dayadı. Dudaklarını karımın dudaklarından ayırıp gözlerinin içine baka baka ittirmeye başladı…

Karımın yüzünde bir gerginlik oldu. Saatlerce girip çıkmasına rağmen halen büyük geldiği belliydi. Karım koca yarrağı içine tamamıyla alır almaz bir, “Ohh!” çekti, ardından bacaklarını kaldırıp iki yandan erkeğinin beline doladı. Kırmızı ojeli küçük güzel ayaklarını birbirine dolayıp kilitledi. “Seninim erkeğim! Seninim! Kökle dibine kadar!” diye soludu arzuyla…

Kıvanç bey zaten bekleyecek değildi. Poposunun, karımın bacakları arasına doğru alçaldığını seyrederken içim cız etti. Karımın bir başka erkek tarafından sikilmesini izlemekten aldığım büyük zevke rağmen, kıskançlık ve burukluk duygusu da yok değildi içimde. Karımın aldığı zevki tekrar tekrar isteyeceğini, ona bağlanacağını biliyordum. Kıvanç beyin kalçaları aşağı yukarı hareket etmeye başladığında bu düşünceleri unutup önümde gerçekleşen muhteşem çiftleşmeye konsantre oluvermiştim. Yumuşak başlayan hareketler gittikçe daha sert ve acımasız oluyordu. Adeta Niran’a acı vermek ister gibi sikiyordu artık.

Niran onun altında zangır zangır sarsılıyor, nefes nefese inliyordu. Kırmızı ojeli küçük ayakları Kıvanç beyin poposunun üstünde fırtınada sallanan yapraklar gibiydi. O kocaman yarrağın biricik aşkımın amına girip çıkmasını kıpırdamadan seyrediyorum. Adeta büyülenmiştim. Karım kolları yettiğince ona sımsıkı sarılıyor, dişlerini sıkarak altında debeleniyordu. Başını iki yana sallayarak haykırmaya başladığında geldiğini anladım. Ama duramıyordu. Kıvanç bey de durmuyordu. Karım, “Yeter! Yeter!” diye yalvarmaya başladı.

Kıvanç bey daha gelmemişti. Dakikalarca daha hayvan gibi sokup çıkardı. Karım tekrar deliler gibi bağırmaya başladı. Yine geliyordu. Vücutların birbirine çarpma sesine Kıvanç beyin küfürleri eşlik etmeye başladı. “Amına koyuyorum kaltak! Daracık deliğini sikiyorum! Amına koduğumun orospusu!” diyerek o da kendini kaybetmişti. Öyle güçlü koyuyordu ki, karıma bir şey olacak diye korktum. Karım artık ona sarılamıyor, altında boş bir çuval gibi duruyordu. Az önce Kıvanç beyin beline kilitlenen ayaklarını salmış, adam yarrağını dibine vurdukça bacakları kukla gibi iki yana sallanıyordu.

Sonunda Kıvanç Bey böğüre böğüre karımın içine boşaldı. Bütün ağırlığıyla, nefes nefese yatan karımın üstüne yığıldı. Sonra yavaşça yana kaydı. Yumuşamış, ama halen kocaman yarrağı karımın amından kayarak çıkmıştı. Pırıl pırıldı. Sırt üstü uzandı. O da nefes nefeseydi.

Biraz sonra karımın güzel amından Kıvanç beyin dölleri dışarıya taşmaya başladı. Gecenin kim bilir kaçıncı boşalması olmasına rağmen Kıvanç beyin döllerinin bu kadar çok olduğuna şaşırdım. Gözlerim, karımın amından yavaşça süzülen döllere kilitlenmişti. Kim bilir daha ne kadarı karımın rahmindedir diye düşünürken, Kıvanç beyin yattığı yerden sesini duydum. “Amına koduğumun orospusu bitirdin beni!” dedi. Halen nefes nefeseydi. Niran’ımın ise cevap verecek hali yoktu, yarı baygın hareketsiz yatıyordu sırtüstü. Diri, dolgun memeleri inip kalkıyordu sadece. Terden sırılsıklamdı. Loş ışıkta parlıyordu. Ter ve seks kokusu iyice sarmıştı odayı…

Ben sesimi çıkartmadan onlara bakıyordum. Sikim de halen dimdikti, sızlıyordu. Elime alıp boşalmak için deli oluyordum, ama bir yandan da kızacaklar diye korkuyordum. Kıvanç beyin, “Işık, git bize birer bardak soğuk su getir!” sözüyle kendime geldim. Konuşacak halde değildim. Hemen kalkıp odadan çıktım. Mutfağa doğru pür telaş yürürken, olanları tekrar yaşıyordum kafamda. Hemen geri dönmek için acele ettiğimi fark ettim.

Odaya elimde tepsiyle geri döndüğümde, Niran daha tam kendine gelmemişti, bardağı alacak durumu yoktu. Kıvanç beye içine buz da attığım soğuk suyunu verdim. Kana kana içti. Karıma tepsideki diğer bardağı alıp uzattı, “Bebeğim, su iç, biraz kendine gel!” dedi. Yine o kibar beyefendi olmuştu. Karım hafifçe gülümsedi. Güçlükle doğrulup, Kıvanç beyin elinden suyu içti. Bitap görünüyordu. Suyu içip kendini tekrar bıraktı, sırtüstü, çırılçıplak.

Kıvanç bey bana dönüp baktı ve gülümsedi. O an utandım. Karımın külotundan fırlayan sikimi görmüştü. “Bizi sikişirken izlemek seni iyice azdırdı galiba Işık. 31 çekmek ister misin?” diye sordu. Yüzüne bakmadan utana utana başımı salladım. “Hadi çek o zaman! Karına baka baka çek! Haa, avucunun içine boşalacaksın. Bir yeri kirletirsen çok kızarım. Tamam mı?” deyip güldü.

Tamam anlamında başımı salladım. Avucuma tükürüp, küçülmüş haliyle bile benimkinden büyük bir yarağın önünde 31 çekmeye başladım. Karımın, içinden halen döl sızan güzel kılsız amına bakıyordum. Daha ikinci sıvazlamada sessizce boşaldım avucuma. Herif yattığı yerden, bir çocuğun yaptığı marifeti seyredermiş gibi eğlenmişti 31 çekmemden. “Hadi şimdi git temizlen. Sonra şu karşıdaki kanepeye uzan uyu. Bir şey istersem uyandırırım seni!” deyip, yerdeki yatağın örtüsünü fırlattı bana.

Efendisinin emrinde bir köle gibi emirlerine itaat ettim. Banyodan döndüğümde ikisi de uyumuşlardı. Çırılçıplak yatıyorlardı. Adamın iri gövdesi ile, ona sımsıkı sarılan karıcığımın narin bedeni ve bembeyaz teni çok güzel görünüyordu. Başını adamın göğsüne koymuş, sarı uzun saçları adamın göğsüne dalgalar halinde yayılmıştı. Eli, inikken bile hayli iri görünen sikin üzerinde, bir bacağını Kıvanç beyin üstüne atmış, minik pembe amcığı, içinden süzülen zevk sıvıları ve adamın dölleriyle halen ıslak ıslak parlıyordu. Öyle güzel bir manzaraydı ki!

Kıvanç beyin dediği gibi, kanepeye uzandım, örtünün altında büzülüp uyuyakalmışım.
Sabah gün ağarırken karım ve Kıvanç Beyin öpüşme seslerine uyandım. Daha önce karımın o saatte hiç bu kadar isterik olduğunu görmemiştim. Demek ki bunda kabahat benimmiş. Öpüşürlerken karım Kıvanç Bey’in kulağına bir şey fısıldadı. Kıvanç Bey kafasını evet anlamında salladı, karım ise ona “Emin misin?” diye sordu. “Eminim, bununla ilgili bir problemim yok” diye cevap verdi. Neden bahsettiklerini çok merak ettim.
Karım Kıvanç Bey’in önünde diz çökerek onun sikini ağzına aldı ve iştahla yalamaya başladı. Bir yandan da bana bakıyordu. Daha sonra bana parmağı ile işaret ederek yanına çağırdı. Yanına gidince dizlerimin üzerine çökmemi söyledi. Kıvanç Bey’in sikini eliyle bana doğrultarak “Hadi öp onu” dedi. Kıvanç Bey’in siki de taşakları da benimkinden çok daha iriydi. Önümde kocaman aleti görünce bir an ne yapacağımı bilemedim. Tereddüt ettiğimi gören karım eliyle başımın arkasına hafifçe bastırarak kafamı onun sikine doğru ittirdi. “Hadi canım çok defa yapay penisle bunu yaptırmıştım şimdi gerçeğini yaparken seni görmeyi çok istiyorum. Karını düzecek sike güzel bir öpücük ver” dedi. Çekingence öptüm. Karım “Beni bu denli mutlu eden erkeğim daha fazlasını hak ediyor, hadi kocacım korkmadan güzelce öp onu. Onu öpmekten hoşlandığını göster bize” dedi.
Karımın sözleri beni çok tahrik etmişti. Karım bir yandan da sikimle oynamaya başladı. Çekingenliğimi atarak daha istekli öpmeye başlayınca “Aferin sevgilim, çok güzel, böyle işte” diyerek beni daha da teşvik ediyordu. Karım bir eliyle Kıvanç Bey’in sikini dudaklarıma sürttürüyor diğer eliyle de benim sikimle oynuyordu. Ben de dudaklarıma değen siki öpüyordum. Karım bir süre sonra tekrar başımı sike doğru biraz daha ittirerek “Hadi aç ağzını sevgilim” diye fısıldadı. İtiraz edecek çizgiyi çoktan geçmiştim. Ağzımı açmamla birlikte, karım kafamı sike doğru yavaşça bastırmaya başladı. Bir yandan “Hadi al ağzına, yala onu. Sevgilimin sikini hazırla bana. Güzelce em onu. Bugüne kadar sana vermediğim bir şeyi sunacağım Kıvanç’a. Götümün kızlığını Kıvanç bozacak ve onu sen hazırlayacaksın” diyordu. Karım giderek kafamı daha fazla ittiriyordu. Kıvanç Bey’in siki ağzımın derinliklerini zorluyordu. Kıvanç Bey de bu sözlerden tahrik olmuş, sikini ağzıma hızlı hızlı sokup çıkarmaya başlamıştı. Karım “Aferin sana. Sevgilimin sik yalayıcısı oldun godoşum” dedi.
Kıvanç Bey’in siki ağzımda taş gibi olmuştu. Karım yatağa domaldı ve götünü yalayarak ıslatmamı ve Kıvanç Bey’in yarağına hazırlamamı emretti. Ben götünü yalarken bu sırada Kıvanç Bey’in yarağının tadına kendisi bakmaya başlamıştı. Bir süre yaladıktan sonra daha fazla dayanamayan karım, Kıvanç Bey’i arkasına doğru çekti, benim elimi tutarak Kıvanç Bey’in sikine götürdü ve bana “Hadi yerleştir onu içime” dedi. Kıvanç Bey’in koca sikini karımın göt deliğinin ağzına bir kaç kez sürttürdüm. Kıvanç Bey biraz iteleyince, dil darbelerimle sırılsıklam ıslattığım karımın götüne o kaca yarağın kafası kayarak giriverdi. Karımdan derin bir “Ohhhhh” sesi çıktı. Karımın aşırı derecede tahrik olduğu her halinden belliydi. Gözlerini kapatmış Kıvanç Bey’in darbeleriyle inliyordu. Kıvanç Bey karıma sokup çıkarmaya başlar başlamaz çığlık çığlığa inlemeye başlamıştı.
Kıvanç Bey temposunu hızlandırarak karımı sikmeye devam etti. Ben de karımın boynunu öpüyor ve memlerini okşuyordum. Karım bir ara kulağıma “Seni seviyorum” diye fısıldadı. “Ben de seni” diyerek onu daha bir iştahla öpmeye başladım. Kıvanç Bey giderek hızlanmıştı. Karım yatağı, çarşafları parçalıyor, Kıvanç Bey’in altında zevkten kıvranıyordu. Amcığını yalamam için saçlarımdan tutup aşağıya doğru ittirdi ve Kıvanç Bey’da inlemeye başlamış orgazmın eşiğine gelmişti. Yarrağını karımın götünden çıkarıp amcığına sokuyor. Bir müddet pompaladıktan sonra çıkarıp tekrar götüne giriyor ve birazda götünü pompalıyordu.Her giriş çıkışın daşşaklarının çarpma sesi odada şaklıyordu. Karım “Geliyoruuumm Kıvaaaanç” diye inlemeye başladığında Kıvanç da böğürerek karımın göt deliğine akmaya başladı.
Altlarında her anını, her ayrıntıyı izliyordum. Boşalmanın etkisiyle kafamın üzerine yığıldılar. Neredeyse nefessiz bir şekilde altlarında yatarken, boşalmam için sikimi üç dört kez sıvazlamam yetti. Daha önce bu kadar kuvvetli bir şekilde boşaldığımı hatırlamıyorum. Üzerimden kalktıklarında karımın bana bakıp, adeta “Gördün mü sana neler yaptırdım” dercesine haince gülümseyişini unutamıyorum.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized
istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj eryaman escort taksim escort escort ankara Hacklink Hacklink panel Hacklink panel bursa escort ankara escort hurilerim.com Escort izmir Escort alsancak Escort bornova Escort buca Escort gaziemir Escort izmir otele gelen Escort izmir rus Escort karşıyaka Escort şirinyer Escort üçyol Escort beylikdüzü escort escort keçiören escort etlik escort çankaya escort mamasiki.com bucur.net hayvanca.net lazimlik.net cidden.net Escort bayan Escort bayan escortsme.com anadoluyakasikadin.com kadikoykadin.com atasehirkadin.com umraniyekadin.com bostancikadin.com maltepekadin.com pendikkadin.com kurtkoykadin.com kartalkadin.com istanbulspor.net şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy ankara travesti By Casino bursa escort görükle escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort adana escort ankara escort adıyaman escort afyon escort aydın escort ağrı escort aksaray escort amasya escort antalya escort ardahan escort artvin escort bodrum escort balıkesir escort bartın escort batman escort bayburt escort bilecik escort bingöl escort bitlis escort bolu escort burdur escort bursa escort çanakkale escort çankırı escort çorum escort denizli escort düzce escort diyarbakır escort edirne escort elazığ escort erzincan escort erzurum escort gaziantep escort giresun escort hatay escort ığdır escort ısparta escort kahramanmaraş escort kastamonu escort